Yeni ekonomi yöneticileri için Kemal Derviş profili

Ekonomi gazeteciliğinin deneyimli ismi Erdal Sağlam artık köşe yazılarıyla 10Haber'de. Sağlam ilk yazısında dün hayatını kaybeden eski bakan Kemal Derviş'i anlattı. Sağlam, Derviş'in kişilik özelliklerinin ekonomiyi 20 yıl önce krizden çıkarmakta nasıl rol oynadığını yakın tanıklığıyla aktarıyor.

9 Mayıs 2023

Dün yitirdiğimiz Kemal Derviş, ekonomi yönetiminin başında kısa süre kalmasına rağmen, Türkiye’nin ekonomi tarihine damgasını vuran bir isim oldu. Derviş’in bakanlığı, yeni dönemde ekonomi yönetiminde görev alması beklenen Millet İttifakı bakan ve bürokrat adayları için dersler alınması gereken bir süreçti.

Derviş’in görevden alınmasından önce 2000 yılı başında uygulamaya giren yeni bir IMF programı vardı. Dönemin Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay ve deneyimli bürokratlar, tıkandığı artık kesinleşen ekonomide yeniden istikrar sağlamak için IMF ile program yapmaya çalıştılar. IMF yönetimi, 1994’te Tansu Çiller’le imzaladıkları anlaşma kısa süre içinde terkedildiği için, yeni anlaşma konusunda Uluğbay’ı çok zorladılar. Güven verebilmek için önden yüklemeli radikal kararlar alındı ve sonunda IMF anlaşması imzalandı. Ancak özellikle bankacılık istemi için gereken kaynak sağlanamadığı için bu program kısa sürede tıkandı. Bunun üzerine göreve çağrılan Derviş ile birlikte yüklü dış kaynak temin edildi ve ekonomik istikrarın sağlandığı bir döneme girildi.

Kemal Derviş Başbakan Bülent Ecevit tarafından Merkez Bankası Başkanlığı teklif edilmek üzere Ankara’ya çağrılmıştı. Ancak Derviş’in Türkiye’deki kamuyu da iyi bilen ekonomist arkadaşları, kendisine ekonominin patronluğuna gelmediği takdirde “eksik kalacak siyasi destek nedeniyle başarı şansının azalacağını” belirterek, ekonominin sorumluluğunu istemesi gerektiğini söylediler. Derviş de başbakandan bu görevi istedi ve üçlü koalisyon liderleri bunu kabul etti.

Uzun yıllar Dünya Bankası’nda görev almış, kurumun başkan yardımcılığından gelen Derviş’in uluslararası camiadaki etki alanı çok genişti ve görevi sırasında bu ilişkiler hem kendisine hem Türkiye’ye katkı sağladı. Özellikle ihtiyaç duyulan finansmanın sağlanmasında Derviş’in uluslararası kişiliği önemli rol oynadı. Türkiye’ye geldiği zaman, karizması ve çağdaş görünümü ile “popstar” muamelesiyle karşılaşan Derviş’in içerideki popülaritesi de görevinin bir parçası haline geldi. Hem yaptığı işler hem özel hayatı yakından izlenmeye başladı.

“Güçlendirilmiş ekonomi programı”nı yürürlüğe koyup uygulamaya başlayan Kemal Derviş, başta koalisyon ortağı MHP’nin lideri Devlet Bahçeli olmak üzere, siyasi kişiliklerle çatışmalar yaşadı ve bu tartışmaların çoğunu gizleme ihtiyacı bile duymadı. İşler iyi gitmeye başlamış, atılan adımlar sonuçlarını vermeye başlamıştı ki; Bahçeli, daha seçime 1,5 yıl kalmasına rağmen erken seçim açıklaması yaptı. Uygulanan acı reçetenin yarattığı rahatsızlık henüz tazeyken gidilen erken seçimde üçlü koalisyon hükümetini oluşturan tüm partiler baraj altında kaldı. Derviş bir ara yeni parti girişiminde bulundu ama sonradan CHP çatısı altında seçime girerek milletvekili oldu. Ancak görev süresini doldurmadan, BM Uluslararası Kalkınma Programı (UNDP) Başkanlığı teklifi alınca milletvekilliğinden istifa ederek ülkeden ayrıldı.

Başarı nasıl geldi?

Geçtiğimiz süre içinde uyguladığı politikaları övenler olduğu kadar, Derviş’in uyguladığı politikaları, özellikle sosyal politika ayağının eksik olması nedeniyle eleştirenlerin sayısı da bir hayli fazla idi. Son dönemde yeni uygulanacak program tartışılırken bu eleştiriler sıkça gündeme geliyor. Ancak o dönemde hem küresel iklimin hem içerideki büyük tıkanmanın niteliği göz önüne alındığında, acı reçetenin uygulanması kaçınılmaz görülüyordu. O nedenle uygulanan politikaların eksiklerinden çok, o dönemde, hem de üçlü koalisyon hükümetiyle bu başarının nasıl geldiği üzerinde durmak daha doğru olabilir.

Sağlanan başarıda Derviş’i uluslararası üst düzey bir bürokrat olmasının sağladığı avantaj yanında, liyakatlı ve teknik yönü ağır basan ekonomi kadrolarının kritik koltuklara getirilmesinin ve Derviş’in katılımcı ve uzlaşması yöneticiliğinin önemli rolü olduğunu söylemek gerekiyor.

Derviş uluslararası arenada tanınan bir kişi olmasına rağmen insan ilişkilerinde  yumuşak, kompleksiz ve uzlaşmacı idi. Popüleritesine rağmen hiçbir zaman “kibirli” bir kişi olmadı. Görevi sırasında, özellikle program için toplumsal kesimlerin ikna edilmesinde önemli bir başarıya imza attı. İşçi sendikalarıyla da, esnafla da, daha çok orta ölçekli işletmelerin hakim olduğu ticaret ve sanayi odalarıyla da, büyük patronların derneği TÜSİAD’la da uzun uzun toplantılar yapıp onları ikna etme yolunu seçti. Çiller’in 1994’deki IMF programının kısa süre sonra, o dönemki TOBB Başkanı Yalım Erez’in baskısıyla bozulduğu ve bunun 2000 yılındaki tıkanmanın ana nedeni olduğunu iyi biliyordu.

Derviş bir ekip adamıydı. Yaptığı işi iyi bilen, doğru bildiğini açık açık savunan, takiyye yapmayan kişilikli bürokratlarla çalıştı. Merkez Bankası’nda Süreyya Serdengeçti, Hazine Müsteşarlığında Faik Öztrak, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Engin Akçakoca ve kamu bankaları ortak yönetim kurulu başkanı Vural Akışık yakın çalışma arkadaşlarıydı. Bu kişiler ve altındaki liyakatlı teknisyen kadroların çabalarının ortak sonucu olarak ortaya çıkan metinler uygulanıyordu. Çünkü Kemal Derviş, üçlü koalisyonu oluşturan parti liderlerinin bazı itirazlarına rağmen, bürokraside ortak oluşturulan tedbir ve düzenlemeleri sonunda kabul ettiriyor ve uyguluyordu.

Bazen daha önce benzer deneyimleri yaşamış ülkelerin, arkadaşı olan üst düzey yetkililerini arayıp deneyimlerini sorduğu oluyordu. Bundan rahatsız olan bürokratlar da oluyordu ama sonunda kurumlardaki bürokratlar, Türkiye’ye özgü çözümlerin uygulamaya sokulduğunu görüyor, bu da motivasyonlarını sürekli tazeliyordu. Derviş uygulamada çeşitli kesimlerin rahatsızlıkları olduğunda sorunu kendilerine iletmeleri için açık kapı imkanı sağlamıştı. Hiç gocunmadan sorunları olan toplumsal kesimlerin örgütlerini ziyaret ediyor, uzun uzun alınan kararların getiri götürülerini anlatıyordu. Kurumların ve bunların sözcülerinin Derviş ile konuştuktan sonra ikna olduklarına, bunu kamuoyuna açıkladıklarına sık sık şahit olduk.

Koordinasyon ve iletişim

Millet ittifakı kazandığı takdirde oluşması beklenen ekonomi yönetiminin liyakatlı kişilerden oluşacağı kesin gibi gözüküyor. Bu kadroların o dönemin uygulamalarından ve Derviş’in yöneticiliğinden almaları gereken derslerin oldukça fazla olduğunu düşünüyorum. Ekonomi masasının fiili koordinatörü olacak gibi görünen CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak ve Deva Partili İbrahim Çanakçı da -BDDK Başkan yardımcısı olduğu için- bu döneme yakından şahit oldular. Bu isimlerin Derviş deneyiminin başarılı yönlerini yeni masaya taşımaları gerekiyor. Bu noktada koordinasyon ve iletişim politikasının çok iyi dizayn edilmesi hayati bir öneme sahip olacak.

Ekonomi yönetiminde yer alacak tüm isimlerin, böylesine kritik bir dönemde, egolarını bir tarafa bırakarak ortak hareket etme çabasına samimi olarak  girmeleri gerekiyor. O dönem üçlü koalisyon hükümeti idi şimdi ise altılı bir ittifaktan söz ediyoruz. Meclis’te oluşacak tabloya göre çok daha geniş mutabakatlar içine girilmesi de gerekebilir. Bu dönemin başarıyla atlatılması için ekonomi yönetiminde olanların samimi bir koordinasyonu içlerine sindirmeleri lazım. Bununla birlikte mensup oldukları siyasi parti yönetimlerinden gelebilecek baskıları, ekonomi yönetimine yansıtmayıp koordinasyonu bozabilecek hareketleri baştan önlemeleri de çok yerinde olabilir.

Özetle; Kemal Derviş nitelikli, konforunu bırakıp elini taşın altına sokacak kadar ülkesini seven, çağdaş bir yurttaştı. Eksikleri ya da yanlışları bir kenara, Türkiye ekonomi tarihine başarılı bir ekonomi yöneticisi olarak geçti. Umarım yeni dönemin ekonomi yöneticileri de böyle bir başarıya imza atabilirler.

10Haber bültenine üye olun, gündem özeti her sabah mailinize gelsin.