Önce Amerikan dışişleri Bakanı Rubio, sonra da Başkan Trump, Rusya-Ukrayna barışı için sonsuza kadar gayret göstermeyeceklerini söylediler. Rubio'ya göre "Birkaç gün içinde" bir sonuç alınmazsa Amerika kendi yoluna gidecek. Ama Rusya'ya bir ceza gelip gelmeyeceği belli değil.
Amerika’daki Başkan Donald Trump yönetiminin büyük bir hevesle girdiği Rusya-Ukrayna barış anlaşması ihtimalinden ümidini kestiğine dair kuvvetli belirtiler ortaya çıktı. Dün önce ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio Ukrayna’daki savaşı erdirmenin mümkün olmaması halinde ABD’nin çabalarına son verip “yoluna devam etmesi gerektiğini” söyledi. Ardından Başkan Trump da barışı sonsuza kadar kovalamayacaklarını söyledi.
Amerikan tarafının bu açıklamalarının bir pazarlık taktiği olup olmadığı, bırakın barışı henüz ateşkese bile yanaşmayan Rusya’yı masaya çekmek için yapılıp yapılmadığı belli değil. Ancak Trump yönetiminin kendi isteklerini yerine getirmeyenlere mutlaka bir dizi tehdit savurduğu biliniyor. Bu son vakada ateşkese yanaşmayan Rusya’ya yönelik tek bir eleştirel kelime bile gelmemesi kafaları karıştırdı.
Paris’te Avrupalı mevkidaşlarıyla Ukrayna’daki barış çabalarını konuşmak için bir araya gelen Amerikan Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Fransa’dan ayrılmadan önce gazetecilere yaptığı açıklamada “Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek mümkün değilse, yolumuza devam etmeliyiz. Bunun yapılıp yapılamayacağına çok hızlı bir şekilde karar vermemiz gerekiyor, birkaç günden bahsediyorum,” dedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre de ABD tarafından hazırlanan bir barış planı taslağı, görüşmelerde “cesaret verici bir yanıt” aldı. Açıklamada Rubio’nun Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile de görüştüğü ve aynı taslağı ilettiği belirtildi.
Rubio, Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile birlikte Paris’e “savaşı sona erdirmek için nelerin gerekebileceğine dair daha spesifik ana hatları konuşmaya başlamak” ve bunun sona erdirilebilecek bir savaş olup olmadığını tartışmak üzere geldiklerini söyledi. “Eğer bu mümkün değilse, eğer birbirimizden bu kadar uzaktaysak, o zaman Başkan’ın muhtemelen işimiz bitti diyeceği bir noktada olduğunu düşünüyorum” ve “Bu bizim savaşımız değil. Biz başlatmadık. Amerika Birleşik Devletleri son üç yıldır Ukrayna’ya yardım ediyor ve bunun sona ermesini istiyoruz ama bu bizim savaşımız değil,” diye ekledi.
ABD Dışişleri Bakanı, “Başkan 87 gündür hükümetin en üst düzeyinde bu savaşı sona erdirmek için defalarca çaba sarf etti. Şimdi bunun mümkün olup olmadığına karar vermemiz gereken bir noktaya ulaşıyoruz. Bu nedenle her iki tarafla da temas halindeyiz,” dedi.
Bu açıklamalardan birkaç saat sonra Beyaz Saray’da Mehmet Öz’ün göreve resmen başlamasıyla ilgili törende gazetecilere konuşan Başkan Donald Trump da aynı yönde konuştu, “Bu işi en iyi şekilde çözeceğiz. Eğer herhangi bir nedenle taraflardan biri güçlük çıkarırsa, ‘Aptalsınız, korkunç insanlarsınız’ diyeceğiz ve bu işten vazgeçeceğiz. Umarım bunu yapmak zorunda kalmayız” dedi.
Bütün bu sözler, Amerika’nın savaşta Ukrayna’yı yalnız bırakacak olması anlamına geliyor olabilir; çünkü Amerikan yönetimi hala gerek savaşın başlangıcı konusunda ve gerekse bugün ateşkese bile ulaşılamaması konusunda Rusya’yı suçlamaktan özenle kaçınıyor.
Nitekim bu özenli kaçınma The New York Times’ta tam da bu konuyu kapsamlı bir haber analiz olarak kaleme alan gazetenin tecrübeli dış politika yazarı David E. Sanger’ın da dikkatini çekmiş. Sanger yazısında Trump yönetiminin Rusya’yı karşısına almak istememesine dikkat çekiyor, bu ülkeye gümrük vergisi bile uygulanmadığını, buna karşılık Ukrayna’nın vergilere tabi olduğunu hatırlatıyor.
Amerikan Başkanı Trump daha önce bir kriz anında Ukrayna’ya askeri yardım yapmayacaklarını ama istenen askeri malzemeyi Avrupalıların parasını ödemesi halinde satmaya devam edeceklerini söylemişti.