İlber Ortaylı ile emekli büyükelçiler arasında "İlter Türkmen ve AB" polemiği var: Selim Kuneralp Ortaylı'ya "Tarih belgelere dayanarak yazılmalı" yanıtını verdi.
Ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın eski Dışişleri Bakanı ve Büyükelçi İlter Türkmen’in “Türkiye’nin Avrupa Birliğine tam üyeliğinin başvurusunu engellediğine” yönelik ifadeleriyle ilgili tartışma sürüyor. Söz konusu iddiasına ilişkin olarak Türkmen’in eşi uluslararası ilişkiler profesörü Füsun Türkmen, emekli büyükelçiler Selim Kuneralp ve Daryal Batıbay tarafından gönderilen tekzip metnine köşesinden yanıt veren Prof. Dr. Ortaylı “Sloganla ‘Kimse onun kadar bu davayı savunmamıştır’ demeyin; farklı görüşlerini bilen bir sürü insan vardı” dedi. Emekli Büyükelçi Kuneralp de Ortaylı’nın bu yanıtına “O sıralarda Ankara’da dahi olmayan İlter Bey’in bu süreçte herhangi bir rolü olduğunu, 40 yıllık meslek hayatımın önemli bir bölümünü geçirdiğim AB ile ilişkilerle iştigal ettiğim sırada ne İlter Bey’den ne de başkasından duydum” ifadeleriyle yanıt verdi. Kuneralp “Tarih bu tür beyanlara değil, belgelere dayanarak yazılmalıdır. Ama Sayın Ortaylı’dan farklı olarak tarihçi olmadığım için belki bu konuda yanılıyor olabilirim” diye ekledi.
Tarihçi Ortaylı 13 Nisan’da Hürriyet gazetesinde Türkiye-AB ilişkileri hakkında yazmış ve “İlter Türkmen diplomatik hayatının umulmaz bir hatasını yaptı. Avrupa Birliği’ne müracaat etmememizi ısrarla önerdi. Geri çekildik. Yunanistan ise müracaat etti. İkimiz etseydik Yunanistan’ı da dışarı çekerdik. İki devlet de alınmazdı ama Yunanistan tek başına girdi. O günden beri de kâbusumuz oldu” demişti. Türkmen’in eşi uluslararası ilişkiler profesörü Füsun Türkmen, emekli büyükelçiler Selim Kuneralp ve Daryal Batıbay da Ortaylı’nın yazısına karşı Hürriyet gazetesine bir tekzip metni göndererek İlter Türkmen’in o dönemde New York’ta görev yaptığını hatırlatmış ve “Ankara’da olsaydı başvuru yapmamız için elinden geleni ardına koymazdı” demişti.
Ortaylı’dan yanıt: Türkmen, iyi bir plan yapamamanın çerçevesi içinde kaldı
Hürriyet gazetesine gönderilen tekzip metnine ünlü tarihçi İlber Ortaylı’dan yanıt geldi. Ortaylı, üç ismin gönderdiği tekzip metnine verdiği yanıta “Kendilerini aradım, ulaşamadım. Onlar da bana dönüş yapmadılar. O yüzden bu tekzib cevabını yazıyorum” ifadeleriyle başladı.
İlter Türkmen’le ilgili olarak “(…) sevdiğim, sevilmemesi mümkün olmayacak kadar son derece neşeli, zeki ve kibar bir diplomattır. Her memlekette bulunur bürokratlardan değildir” ifadelerini kullanan Ortaylı, “Maalesef o zamanki adıyla Ortak Pazar’a davet, gerek Genel Sekreter Émile Noël’in gerekse Türkiye’de hepimizin daima iyi anılarla andığı Gian Paolo Papa’nın ısrarına rağmen yapılmadı. Müracaat etseydik alınamayacağımız da belliydi. Çünkü o zamanki Türkiye’nin, bugünkü kadar bir gücü de yoktu. Avrupa’nın da burnu daha büyük yerlerdeydi ama en azından Yunanistan’la birbirimizi daha aşağıya çekecektik; bu işin birlikte dışında kalacaktık” dedi.
“Maalesef İlter Türkmen Bey, orada Ortak Pazar ve Türkiye’nin katılımı hâlinde geleceğe dair iyi bir plan yapamamanın çerçevesi içinde kaldı” diyen Ortaylı şöyle devam etti:
“Hiçbirini şahit gösterecek hâlim yok. Çünkü başta Tevfik Saraçoğlu olmak üzere herkes, İlter Bey’in nasıl bir tutum izlediğini biliyor. ‘Yeni kurulan şirketlerin durumu zor olur’ diyen Vehbi Koç (kendince haklıydı), onu destekleyen askerlerin ve Ecevit’in paralelinde demeçlerde bulundu. Bunu herkes bilir.”
Ortaylı: Farklı görüşlerini bilen bir sürü insan vardı
“Bana 1974’ten sonra konuşan İlter Türkmen’i delil olarak gösterip daha evvelki tutumunu unutturmayın; bu, doğru bir tarih yazım tarzı değildir” uyarısında bulunan Ortaylı, yazısını şöyle sürdürdü:
“Herkes yanlış yapabilir. Yanlışı da, doğruyu da yazdım. İlter Türkmen’in övülecek yanlarını hepimiz biliyoruz. Sloganla ‘Kimse onun kadar bu davayı savunmamıştır’ demeyin; farklı görüşlerini bilen bir sürü insan vardı.
Size şimdi ‘Gian Paolo Papa’ya sorun’ diyemeyeceğim. Hayatta değil. Émile Noël de yok. Tevfik Saraçoğlu da yok. Büyükelçi Semih Günver ve Coşkun Kırca da yok. Ama yakınlarındakiler belki hatırlarlar ve siz belgelere daha kolay ulaşırsınız, iş çözülür.”
Kuneralp’ten yanıt: Tarih beyanlara değil belgelere dayanarak yazılmalıdır
“İlter Türkmen: Diplomasi Ustalığından Kanaat Önderliğine” kitabının yazarlarından ve Hürriyet gazetesine tekzip gönderen isimlerden biri olan emekli büyükelçi Selim Kuneralp’ten Ortaylı’nın tekzibe yanıt verdiği köşe yazısıyla ilgili olarak bir yanıt geldi.
“İlber Hoca’nın hem kitabın yazarları olarak bize hem de rahmetli İlter beye haksızlık ettiğini düşünüyorum” diyen Kuneralp “İlter Bey’in Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve genellikle Batı ile ilgili görüşlerini hem onu tanıyan kişilerin kaleminden çıkmış yazılara hem de Hürriyet gazetesinde çıkmış kendi yazılarına dayanarak yansıttık” ifadelerini kullandı.
Kuneralp, Daryal Batıbay’ın 12 Eylül 1980 darbesinden hemen önce Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen’in CHP ve MSP oylarıyla (Avrupa Birliği’nin eski adı) AET’ye üyelik başvurusunda bulunmaya hazırlandığı gerekçesiyle gensoru ile devrildiğine İlter Türkmen’in “nasıl üzüldüğüne şahit olduğunu” anlattığını söyleyerek şöyle devam etti:
“Bence tarih bu tür beyanlara değil, belgelere dayanarak yazılmalıdır. Ama Sayın Ortaylı’dan farklı olarak tarihçi olmadığım için belki bu konuda yanılıyor olabilirim. Yine de bu tür beyanlara değil de belgelere dayanarak kitap yazmamızın ‘doğru bir tarih yazım tarzı’ olmadığı konusundaki İlber Hocanın görüşüne katılmam mümkün değil.”
“İlter Bey’e haksızlık ediyor, sorumluluk dönemin iktidarına aittir”
İlber Ortaylı’nın yazısında İlter Türkmen’e de haksızlık ettiğini savunan Kuneralp, “AB ile bütünleşme maceramızı incelemiş olan herkes, 1963 yılında imzalanmış Ortaklık Anlaşmamız ile 1970 yılında imzalanan Katma Protokolün gereklerinin o dönemlerde gelen geçen hiçbir hükümet tarafından yerine getirilmediğini bilir,” diyerek şu ifadeleri kullandı:
“1963-1970 arasında geçen hazırlık döneminde o zamanki adıyla AET’ye hiçbir uyum faaliyeti yapılmamış, 1970’ten sonra da ilk 1-2 gümrük vergisi indirim dilimi yapıldıktan sonra petrol krizleri bahane edilerek takvim askıya alınmış, sonra da yapılan indirimler geri alınmıştır. 1990’lı yıllara kadar da ne mevzuat uyumu ne de gümrük vergisi indirim ve uyum yoluna gidilmiştir”
Bu politikaların sorumluluğunun o sırada iktidarda olan Adalet Partisi ve CHP’ye ait olduğunu ifade eden Kuneralp “Zaten o tarihlerde, özellikle CHP döneminde devleti yönetenlerin politikasının Avrupa ile bütünleşmek değil, tersine NATO’dan uzaklaşmak, bağlantısızlık ve üçüncü dünyacılık olduğu hatırlanacaktır” dedi. Emekli büyükelçi, Yunanistan’ın üyeliğiyle ilgili olarak da “Yunanistan 1974 yılında sayemizde demokrasiye döndükten sonra AET’ye üyelik müracaatında bulununcaya kadar konu üzerinde ülkemizde durulmamış, ondan sonra da adım atılmamıştır” ifadelerini kullandı.
“İlter Bey’in bu süreçte rolü olduğu ne kendisinden ne de başkasından duydum”
İlter Türkmen’in AET ülkelerinde bile olmadığını; sırasıyla 1968-72 arasında Yunanistan, 1972-75 arasında SSCB ve daha sonra New York’ta 1979’a kadar Birleşmiş Milletlerde Büyükelçi olarak görev yaptığını hatırlatan Kuneralp, “Yani Ankara’da dahi olmayan İlter Bey’in bu süreçte herhangi bir rolü olduğunu, 40 yıllık meslek hayatımın önemli bir bölümünü geçirdiğim AB ile ilişkilerle iştigal ettiğim sırada ne İlter Bey’den ne de başkasından duydum. Keşke İlber Hoca’nın bahsettiği kişiler yazılı bir şey bırakmış olsalardı da biz de bilgilenmiş olsaydık,” ifadelerini kullandı.
“Daryal Bey ilk elden şahittir”
Kuneralp yanıtını şu ifadelerle sonlandırdı:
“İlter Bey, 1990’lı yıllarda Bodrum’da evi olan Daryal Bey’i yaz aylarında sıkça ziyarete gelir ve aynı sitede evleri bulunan E. Büyükelçiler Tevfik Saracoğlu ve Coşkun Kırca ile uzun sohbetlere katılırmış. Bu sohbetlerde İlber Hoca’nın tahminlerinin aksine, Yunanistan 1970’li yıllarda adım adım Avrupa Birliği üyeliğine doğru ilerlerken, Türkiye’nin bu sürece dahil olmasının Ecevit tarafından engellendiği hususunda üç büyükelçinin mutabık olduğuna Daryal Bey ilk elden şahittir.”