Usta şair Haydar Ergülen yeni kitabı 'Yel Yepelek'te bir sözlük gibi A'dan Z'ye suyun izinden gidiyor. Edebiyatın suya, suyun edebiyata karıştığı bir denizler sözlüğü, denizler kitabı, deniz üzerine denemeler kitabı da denilebilir 'Yel Yepelek'e.
Biri “Heyamola” diye seslense, eski bir arkadaşına sarılır gibi sarılır ona Haydar Ergülen. “Heyamola” demek, “Gel arkadaş olalım” demektir onun için. Geniş bahçelerden, hevesten, gerektiğinde göğsündeki kuş ölülerinden biliriz şairi. Şairdir Haydar Ergülen, bir terzinin yanında çıraklık eder gibi ‘eskiden’ uzun uzun iğne çekerek sözcükleri ömrüne teyellemeyi öğrenmiştir.
Yakın zaman önce ‘Yayan Yapıldak’ kitabını okumuştuk, denemelerine ‘Yel Yepelek’ ile devam ediyor ve yeni denemeler yazacağını müjdeliyor bize Haydar Ergülen. Cemal Süreya ’99 Yüz’deki denemelerinin pek çoğunu ‘şemsiye’ ile bağlar. Zeki Müren için “Şemsiyesi morumuş!” demektedir misal.
Haydar Ergülen ise her denemenin sonuna bir başlık açar, bir madde koyar ve şiir de nasiplenir bundan. Ali Cengizkan ‘Palamar’da söze girer, bağışlanmaz kusurunu telafi eder Haydar Ergülen böylelikle. Ankaralı bir şairden aşk olsun için dizeler aktarır. ‘Ölüzger’ ise başka bir şairden armağandır denemeler için, değil mi ki her babaanne biraz şairdir!
Bir denizler sözlüğü, denizler kitabı, deniz üzerine denemeler kitabıdır ‘Yel Yepelek’. Edebiyatın ‘su’ya, suyun edebiyata karışmış hali sayfalar boyunca yükselir. Karadan arkadaşımız kimdir ve onu okumadan ‘Hisar’ üzerine laf geveleyecek olursak neden kılıç balığı çarpar bizi? ‘Denize Dair Hikayat’ın bereketi üzerinedir bu tılsım belki de, okumak gerektir.
Bazen durgun, bazen çalkantılı, mavisiyle barışık ve bitimsiz bir şenlik gibi denemeler yazmaya devam ediyor Haydar Ergülen. Şairin şiirden, romandan, öyküden, resimden aktardıkları bir Ayvazovski tablosu gibi desem yerindedir. Bununla yetinmeyenler için Turner’ın ‘Denizde Kar Fırtınası’ tablosunu örnek vermeli ve gerektiğinde kendilerini saatlerce mendireğe bağlamalıdır.
Kitabı okurken harf harf ilerlemeli mi? Ortadan ya da sondan okunsa ne kaybeder? Hiç! Şaşkınlık ve ünlem maviye çaldıkça İstiklal Mahkemeleri’nden Halikarnas Balıkçısı’na, Sait Faik’ten acar yelkenci Ahmet Büke’ye dümenini kırıyor Haydar Ergülen. Joseph Conrad’ı atlamak olmaz!
Okumadan önce kitabın sözlük anlamını yazıda kullanmayı düşünmüştüm ama okuduktan sonra bundan vazgeçtim. Zaten ‘Yelkovan Kuşları: Kuş Çoğulu!’ başlıklı denemesinin sonunda ‘Yel Yepelek’ için de parantez açıyor Haydar Ergülen.
Kemal Özer’den apararak söyleyelim ki, şiirin orağıyla denizden deneme hasat ediyor bu kitabında Haydar Ergülen. Denizkızı mı girer düşlerinize, kulağınıza denizkabuğunu mu dayarsınız uzak diyarlardan ses duymak için, hangi limanın tılsımı çağırır, hangi rüzgâr nereden eser madde madde yazılıdır ‘Yel Yepelek’te.
A’dan Z’ye maddeler halinde yazmış denemelerini Haydar Ergülen. Her maddenin sonuna da aynı harften bir not düşmüş. Günsür: Sakıncalı Bahriyeli başlığında ‘G’ harfi yerine ‘H’ harfi ile başlayan bir madde yazmıştır ki, okunmaya değer. ‘Zeyl: Suların Aynası’ bölümünde ‘Kayıklar’ başlığını açıklamıştır. Diğer denemelerin hepsi başlığının harfiyle notlanmıştır sonunda. ‘Şiirkuşu: Yaşlı Denizci’nin Albatrosu’ başlıklı bölümün sonundaki ‘Şiirkuşu: Baudelaire’nin ‘Albatros’u’ kitaptaki en uzun maddedir. ‘Okyanus: Sonsuzluk Avlusu’ başlıklı denemenin sonundaki madde ise en kısa olanıdır. (Okyanusun şiiri: “bir damlasıyım okyanusun / ama okyanusun”, Arif Damar)
‘Yel Yepelek bir yerde denemeyse, ki öyledir, bir yerde de sözlüktür.
Kütüphanemde Hasan İzzettin Dinamo ile Hayati Baki arasında yer alıyor Haydar Ergülen’in düzyazı kitapları. Haydar Ergülen, Ahmet Erhan, Seyhan Erözçelik ve Süha Tuğtepe şiir kitapları ise yan yanadır evde. Hikâye uzun. Normal şartlarda ‘Yel Yepelek’ de orada, düzyazı kitapları arasında olması gerekirdi ya boynu bükük kalırdı. Behçet Necatigil, Filiz Bingölçe, Hulki Aktunç, Ferit Develioğlu’na komşu ettim, sözlüklerin arasında koydum ‘Yel Yepelek’i.
Deniz dalgalı olduğunda italikle yazılır!