TÜSİAD'ın ekleştirileri ses getirdi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz Adalet Bakanı Tunç ve Ak Parti Sözcüsü Çelik TÜSİAD'a cevap verdi, CHP lideri Özgür Özel ve İyi Parti lideri Dervişoğlu ise destek çıktı.
Türkiye Sanayici ve İş İnsanları Derneği TÜSİAD’ın genel kurul toplantısında dile getirdiği eleştirilere Ak Parti’den, Cumhurbaşkanı Yardımcısından ve Adalet Bakanından cevap, muhalefetten ise destek geldi.
İlk açıklama Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’tan geldi. Bakan Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu vurgulayarak, “Hiçbir kurum, kuruluş veya çıkar grubu, milli iradenin üzerinde değildir” dedi.
Demokratik sistemin temel taşlarından birinin kuvvetler ayrılığı ve yargının bağımsızlığı olduğuna işaret eden Tunç, “Yargı süreçleri üzerinde hiçbir baskıyı kabul etmediğimiz gibi yargıyı etkilemeye yönelik her türlü girişime karşı olduğumuzu herkesin çok iyi bilmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
Yargı ve siyaseti yönlendirme çabalarının hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı olduğunu bildiren Tunç, şunları kaydetti:
“Sivil toplum kuruluşlarının görüş açıklaması elbette demokratik bir hak olmakla birlikte, yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabaları, demokrasinin ruhuna ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Demokrasi sadece belli çevrelerin değil, topyekun milletin ve devletin ortak emanetidir. Türkiye, eski Türkiye değildir. Ayrıcalıklı kesimlerin yön verdiği Türkiye’nin artık geride kaldığını anlamayanlar şunu bilmelidir ki; hiç kimse veya hiçbir kuruluş, kendisini milletin iradesinin ve hukukun üstünde göremez. Hukuk düzenine yönelik her türlü müdahale girişimine karşı, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk çerçevesinde en güçlü şekilde karşılık vereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın.”
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de X hesabından açıklama yaptı.
TÜSİAD’ı hedef alan Çelik, “Demokrasilerde sivil toplum kuruluşlarının ülke gündemine dair açıklama yapmaları ve değerlendirmede bulunmaları en doğal haklarıdır. Ancak ülke gündemine dair değerlendirme yapma hakkı ile siyaseti şekillendirme ve yargıya talimat verme girişimleri birbirinden ayrı hususlardır” diyerek şunları söyledi: “Aradaki farkı oluşturan, demokrasiye bağlılık ve hukuka saygıdır. Maalesef Türkiye’de bazı sivil toplum kuruluşlarının bu konudaki sicilleri sorunludur; geçmişlerinde askeri vesayete ve yargı vesayetine verdikleri destek hafızalardan silinmemiştir. Ayrıca kendi geçmişlerinde alenen meşru hükümeti hedef alma ve görevden gönderme faaliyetleri manşetlerde yer bulmuştur. Bu nedenlerle TÜSİAD yönetimi, bu ülkede demokrasi mücadelesi verenlerin ‘güven bunalımı’ deyince ilk aklına gelenlerden birinin neden TÜSİAD’ın yaklaşımları olduğu ile yüzleşmelidir.”
“TÜSİAD, demokrasi konusundaki kötü sicilini geride bırakmak için çaba göstermelidir” diyen Çelik, “AK Parti olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kendisini siyasetin üzerinde gören hiçbir girişime izin vermeyiz. Siyasetin demokratik alanını korumak için eskisinden daha kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı YardımcısıCevdet Yılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, demokrasilerde sivil toplum örgütlerinin görüş, öneri ve eleştirilerini ifade ettiğini, ancak mensupları arasında farklı siyasi görüşten insanların olduğu sivil toplum örgütlerinin siyasi bir parti üslubu ile açıklama yapmasının en hafifinden yersiz, nezaketten yoksun, yapıcı olmaktan uzak bir tutum olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şunları kaydetti:
“Bugün TÜSİAD toplantısında maalesef bu olumsuz dil ve yaklaşım sergilenmiştir. İş dünyamızın genelini temsil etmediğine inandığımız bu dili ve üslubu tasvip etmek mümkün değildir. Sürekli bir şekilde topluma karamsarlık yayarak, felaket tellallığı yaparak olumlu bir gelecek inşa edilemez. Bir iş insanları örgütünün öncelikle katma değeri yüksek, teknolojik seviyesi gelişmiş, nitelikli istihdam üreten bir ekonomi oluşturma sürecinde kendi sorumluluklarını hatırlaması ve elini taşın altına koyması beklenir. Demokrasi ve hukuktan bahseden büyük sermaye gruplarının öncelikle kendi şirketlerinde ayrımcı uygulamaları, rekabetçi olmayan yapılanmaları, farklı fikirlere yönelik tutumları sorgulamaları ve geçmiş sicillerine yönelik özeleştiri yapmaları sosyal fayda üretir.
Dünyanın ve bölgemizin zorlu bir döneminde, tarihimizin en büyük afetinin yaraları başarıyla sarılırken ve ekonomimizin temellerini sağlamlaştıran bir program kararlılıkla uygulanırken, iş dünyamızdan beklenen yapıcı öneriler ve geleceğe yönelik umut veren mesajlardır. Seçilmiş hükümetler ve bağımsız yargı üzerinde vesayet dönemi kapanmıştır. Buna heveslenmek yerine, arzu eden herkesin demokratik kurallar içinde adını koyarak şeffaf bir şekilde siyaset yapması en doğrusudur.”
AK Parti Genel Başkan Vekili ve Bursa Milletvekili Efkan Ala, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras’ın açıklamalarına tepki gösterdi.
Ala “TÜSİAD YİK Başkanı’nın adeta vesayet odaklarının sözcülüğüne soyunarak eski Türkiye alışkanlıklarıyla yaptığı açıklamaları reddediyoruz. Biz, vesayet heveslilerinin sakat anlayışlarıyla mücadele ederek Türkiye’yi bulunduğu konuma getirdik ve hedeflerine de taşıyacağız. Ama görülüyor ki eski Türkiye’nin vesayet artıkları halen siyaset dışından milli iradeye müdahale alışkanlıklarını bırakamamışlardır. Türkiye, halkın doğrudan iradesiyle iş başına gelmiş Sayın Cumhurbaşkanımızın yönetiminde Türkiye Yüzyılı hedeflerine doğru emin adımlarla ilerlemektedir ve Milletimizin böyle azgelişmiş antidemokratik yol ve yöntemlere tahammülü yoktur” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, TÜSİAD Olağan Genel Kurulu’nda yapılan eleştirilere katıldığını belirtti ve “Adaletin ve yargıçların operasyon aygıtlarına dönüştürülmesi, ekonomik çöküşü de beraberinde getirir” dedi.
Özgür Özel, DEVA Partisi ziyaretinin ardından Ali Babacan ile yaptığı ortak basın toplantısında, TÜSİAD’ın Olağan Genel Kurulu’nda yapılan sunuma ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras’ın açıklamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özel, TÜSİAD’ın eleştirilerine katıldığını belirterek, bu değerlendirmelerin “ülkenin geleceğini düşünen” önemli görüşler olduğunu vurguladı ve şu ifadeleri kullandı: “Adaletin ve yargıçların operasyonlar aygıtlarına dönüştürülmesi ekonomik çöküşüde beraberinde getirir. Yapmış oldukları eleştirilerde haklılar. Ülkenin geleceğini düşünen değerlendirmelerdir.”
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, “Demokrasi korkulacak bir şey olmadığı için her fırsatta ‘Konuşan Türkiye’ vurgusu yapıyorum. Türkiye konuşmalıdır. Konuşursa, demokrasi işler. Demokrasi işlerse, hukuk işler. Hukuk işlerse, güven olur. Güven olursa, yatırım gelir. Yatırım gelirse, refah büyür. Refah büyürse; Emekli de, asgari ücretli de ‘Fitreye’ muhtaç olmaktan kurtulur. Bilmem anlatabildim mi” dedi.
Dervişoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ‘Konuşan Türkiye’ vurgusunu yeniledi. Dervişoğlu, şunları kaydetti:
“Demokrasi korkulacak bir şey olmadığı için her fırsatta ‘Konuşan Türkiye’ vurgusu yapıyorum. Türkiye konuşmalıdır. Konuşursa, demokrasi işler. Demokrasi işlerse, hukuk işler. Hukuk işlerse, güven olur. Güven olursa, yatırım gelir. Yatırım gelirse, refah büyür. Refah büyürse; Emekli de, asgari ücretli de ‘Fitreye’ muhtaç olmaktan kurtulur. Bilmem anlatabildim mi?”
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da TÜSİAD’a destek verdi.
Babacan şöyle konuştu: “Hükümet iş dünyasını da ciddi bir baskı altına almış durumda. Ne kadar çok işçi çalıştırıyorsan ne kadar büyük işin varsa bu baskı o kadar büyük olabiliyor. Fakat önemli olan şu; yani Türkiye’de biz bir avuç zengin insan mı olsun istiyoruz ya da Türkiye topyekun zenginleşsin mi istiyoruz? Bu yargı sopasının kullanıldığı sadece hükümet destekli firmaların iş yapabildiği, diğerlerinin gittikçe işlerinin zorlaştığı bir ülke. Ancak gelir dağılımının bozulduğu, fakir fukaralığının arttığı ama bir avuç renginin kaldığı bir ülke haline gelir. Dolayısıyla burada iş dünyası gerçekten şeffaf, rekabet içerisinde bir iş ortamı istiyorsa, hukukun, adaletin işlediği bir iş ortamı istiyorsa ve ülkenin topyekun zenginleşmesini istiyorsa o zaman memleket meseleleriyle ilgili biraz daha seslerinin güçlü olması lazım. Dolayısıyla TÜSİAD’ın bugünkü yaptığı açıklama olumludur. Belki evet diyoruz ama yetmez diyoruz. Daha güçlü ses istiyoruz. Çünkü esnafın KOBİ’lerin sesi bu ülkenin yarınlarının sesidir. Bu ülke için, hukuk için, adalet için geri dağılımının düzelmesi için bu sesin daha yüksek çıkması gerekiyor.”