Ultra hızlı 5G teknolojisine dünya genelinde yüz milyarlarca dolar yatırım yapıldı. Ama 5G ile beklenen ekonomik patlama yaşanmadı. Wall Street Journal'ın rehberliğinde 5 soruda 5G teknolojisini irdeleyelim.

Güney Kore ve ABD’deki kablosuz iletişim operatörleri yaklaşık dört yıl önce cep telefonu kullanıcıları için beşinci nesil kablosuz telefon teknolojisinin düğmesine bastı. Ultra hızlı kablosuz ağlar o zamandan bu yana bu fikri destekleyenlerin tahmin ettiğinden de hızlı bir şekilde yayıldı. Ancak söz konusu teknoloji, dünya genelinde yapılan yüz milyarlarca dolarlık yatırıma rağmen geçmiş mobil teknolojilerinin yaptığı gibi ekonominin tüm alanlarında devrim yaratmayı başaramadı.

Çünkü bazı gelişmekte olan ülkeler, yüksek fiyatlı olması nedeniyle telefonları 5G’ye yükseltme yarışının dışında kalıyor. 5G’nin yaygın olduğu piyasada ise cep telefonu kullanıcıları 4G ile 5G arasında hizmette bir fark göremiyor. Birkaç soruda 5G teknolojisi nedir, ne değildir beraber çözelim.

Hangi ülkeler 5G’ye geçti?

Araştırma firması Omdia’nın tahminlerine göre ABD’de temmuz ayı itibarıyla insanların yaklaşık yüzde 43’ü 5G’ye geçti. Böylelikle ABD, 5G yarışında  10’uncu sırada yer almış oldu. Hong Kong ise nüfusunun yüzde 74’ünün 5G’ye geçmesiyle söz konusu teknolojiyi en çok benimseyen ülke oldu. İkinci sırada yüzde 60 ile Çin yer alırken, yüzde 59 ile Güney Kore onu takip etti.

Asya’daki bu yüksek oran çok da tesadüf sayılmaz. Asya’daki akıllı telefon kullanıcıları şimdiye kadar zaten hep uygun fiyatlı yeni nesil cihazlardan, güçlü fiber optik altyapıdan ve 5G’yi teşvik eden hükümet politikalarından yararlandı. Bunda Çin ve Güney Kore’nin kablosuz teknoloji alanının öncüleri Huawei ve Samsung gibi teknoloji devlerine ev sahipliği yapmasının da etkisi büyük.

Nokia’nın yuvası Finlandiya yüzde 59 ile Avrupa’da en çok 5G abonesine sahip ülke olurken, Birleşik Arap Emirlikleri de yüzde 58 ile bunu Orta Doğu’da başardı.

5G hangi ülkelerde kullanılmıyor?

Gücü yeten ülkelerde iş dünyası liderleri 5G’ye geçişi kaçınılmaz bir sonuç olarak görüyor. Ancak daha son model cep telefonu alamayacak durumda olan yoksul ülkelerde 5G bir lüks olarak görülmekten öteye geçemiyor. Omdia’ya göre haziran ayı itibarıyla birçok Afrika, Asya ve Güney Amerika ülkesinde 5G’ye geçiş oranı yüzde 1’in altında kaldı. Bazı bölgelerde 5G özelliği destekleyecek fiber optik kablo altyapısı şöyle dursun, pek çok kişide akıllı telefon bile yok.

Ukrayna’dan Bangladeş’e kadar geniş bir skalası olan ve nakit sıkıntısı çeken pazarlara hizmet sağlayan ağ operatörü Veon, son iki yıldır ‘4G herkes için, 5G ise değil’ mantığını savunuyor. Amsterdam merkezli şirket, hizmet verdiği altı ülkenin yüzde 90’ını 4G ile donatmış durumda. Veon CEO’su Kaan Terzioğlu, tanıdık bir isim. Geçmişte Turkcell CEO’su olarak görev yapmıştı. Terzioğlu, WSJ’ye verdiği demeçte, bazı ülkelerin akıllı telefonlara yüksek vergiler uyguladığını söyleyerek, bunun akıllı telefonları birçok tüketicinin ulaşamayacağı bir yere koyduğunu söylüyor.

Terzioğlu, piyasanın durumuyla mevcut teknolojiler arasında bağlantı kurulması gerektiğini söyleyerek, daha insanlar hazır olmadan 5G altyapısına para harcamanın ‘sorumsuzca’ olduğunu vurguluyor. Benzer bir şekilde birçok yoksul ülkede işletme sahipleri ve yöneticiler, hâlâ 2010 teknolojisini baz aldıklarını söyleyerek ultra hızlı kablosuz ağa geçiş yapmayı planlamadıklarını söylüyor.

Engellere rağmen bazı gelişmekte olan ülkeler 5G teknolojisine büyük yatırımlar yapıyor. Mesela Hintli telekom şirketleri, 5G teknolojisine 10 milyarlarca dolar ayırdı.

5G’nin maliyeti ne?

5G teknolojisine erkenden yatırım yapan kablosuz şirketler, ağlarını yenilemek için oldukça cömert bir harcama yaptı, bunu kanıtlayacak bilançoları da mevcut. Moody’s Investors Service’e göre Çin’in devlet destekli operatörleri hariç dünyanın en büyük kablosuz şirketleri, dört yıl önce bir trilyon 72 milyon dolarlık kurumsal borca sahipken, 2022 sonunda bu bir trilyon 211 milyon dolara yükseldi.

Bu türden borçlanmalar büyük telefon şebekeleri için hiçbir şey. Sermaye yoğunluklu şirketler, yeni ekipman ve kurulumlar için önden ağır harcamalar yapsa bile abonelerinden aldıkları ödemelerle hesaplarını zaman içinde kapatıyorlar. Bu geçmişte de böyle oldu. Abone kaybetme gibi bir endişeleri de yok. Sonuçta günümüzdeki en büyük ihtiyaçlardan biri telefon ve internet hizmeti.

Ne var ki 5G için işler pek de tıkırında gitmedi. Moody’s analisti Emile El Nems, “Bu şirketlerin üzerinde çok fazla borç yükü var. Alarm zillerini çalmıyoruz ama kazaya çok müsait olduğunu söylemek mümkün” diyor.

Çin ve ABD 5G konusunda ne alıp veremiyor?

Çin-ABD rekabeti 5G döneminde kritik bir boyuta ulaştı. Bir zamanlar rutin bir ağ-yatırım döngüsünden ibaret olan durum jeopolitik silahlanma yarışına dönüştü. Her iki ülkenin hükümetleri de, 5G altyapısının geleceğini yalnızca kendi pazarlarında değil, tüm dünyada kontrol etme niyetinin sinyallerini verdi. Pasifik’in her iki yakasındaki siyasetçiler, ultra hızlı kabloların özel sektöre sunabileceği ekonomik faydaları gözettiğinden bunları inşa etmek için kullanılacak teknolojiye de hakim olmak istiyor.

Çin altyapısını geliştirmekte ABD’den önce davrandı ve üreticiler işe başlar başlamaz ülke 5G baz istasyonlarıyla doldu. Ülkenin üç büyük mobil telefon operatörü, bu verileri yoğun bir fiber optik kablo ağına bağladı. Limanlardan kömür madenlerine kadar bir grup işletme ultra hızlı kabloları kullanmaya teşvik edildi.

Çin’in hükümet yetkilileri, temmuz ayında düzenlenen bir basın toplantısında, ülkedeki 5G baz istasyonlarının 676 milyon 5G telefonu ve 2.12 milyardan fazla cihazı birbirine bağladığını duyurdu. ABD’li yetkililer ise kendi cep telefonu operatörlerine Beijing’deki mevkidaşlarına kıyasla daha az sübvansiyon teklif etti. Yine de siyasetçiler şirketlerin istek listesindeki birçok talebi de kabul etmeyi ihmal etmedi.

Trump yönetimi döneminde atanan kişiler 5G özellikle kablosuz frekans ihalelerini hızlandırdı. T-Mobile’nin rakibi Sprint’i devralmasını onaylayarak kablosuz ağ sektörünü güçlendirdi. Öte yandan ABD, diğer ülkeleri Çin malı ürünleri almama konusunda ikna etmeye çalıştı. Bu çabanın sonucunda bazı hükümetler Çin’in telekom ekipmanlarını yasakladı. Bununla birlikte Huawei, ABD’nin engellerine yenik düşmeyerek hem yerel hem de küresel 5G piyasasında önemli rol oynadı.

Piyasa araştırma firması Dell’Oro Group’a göre Huawei, Nokia ve Ericsson’u ikiye katlayarak küresel piyasanın yaklaşık üçte birine hakim oldu.

5G ev interneti sektörünü nasıl etkiledi?

Sektörler henüz 5G destekçilerinin dile getirdiği piyasa sorunlarını yaşamadı. Aksine bazı telekom şirketleri kablosuz bant genişlemesinin getirdiği avantajlardan faydalanmaya başladı. Mesela T-Mobile ve Verizon gibi cep telefonu operatörleri, yeni yüksek hızlı kablosuz ekipmanları kullanarak müşterilerinin evlerine doğrudan internet hizmeti sunmaya girişti. Bu sayede de üç yıldan kısa bir sürede toplamda beş milyonun üzerinde yeni abone kazandı.

5G beklerken 3G’ye geri dönmek