The Independent gazetesindeki habere göre İngiltere’deki King’s College’dan araştırmacılar antik enfeksiyonlardan kaynaklanan DNA dizilerinin beyinde bulunduğunu ve bazılarının şizofreni, bipolar bozukluk ve depresyon gibi rahatsızlıklara yatkın olduğunu tespit etti.
Bu fosil virüslerin önemli bir işlevinin olmadığı ve basitçe ‘çöp DNA’ olduğu düşünülüyordu. Ancak bilim insanları bu fosil virüslerin DNA’nın neresinde bulunduğunu keşfederek hangi işlevlere sahip olabileceklerini anlamaya çalıştı.
Araştırmacılar, ruh sağlığı sorunları olan ve olmayan onbinlerce insanı içeren büyük çalışmalardan elde edilen verilerin yanı sıra 800 kişiden alınan otopsi örneklerinden elde edilen bilgileri inceledi.
Bazı genlerin HERV’lerin aktif hale gelmesini özellikle etkilediği bulundu.
HERV’lerin psikiyatrik bozukluklara yol açtığını gösteren ilk çalışma
Çalışmanın insan beyninde ifade edilen bir dizi özel HERV’in psikiyatrik bozukluklara yatkınlığa katkıda bulunduğunu gösteren ilk çalışma olduğu belirtiliyor.
Çalışmadaki araştırmacılardan King’s College Öğretim Görevlisi Dr. Timothy Powell, “Bu çalışma, psikiyatrik bozukluklar için genetik duyarlılığın modern insan genomunda bulunan eski viral dizilerin dışavurumu üzerindeki etkilerini nasıl sağladığını değerlendirmek için yeni ve sağlam bir yaklaşım kullanıyor” dedi.
King’s College’da araştırma görevlisi Dr. Rodrigo Duarte de psikiyatrik bozuklukların önemli bir genetik bileşene sahip olduğunu ve genomun birçok bölümünün duyarlılığa kademeli olarak katkıda bulunduğunu bildiklerini belirterek ”Çalışmamızda, genomun HERV’lere karşılık gelen kısımlarını araştırabildik ve bu da psikiyatrik bozukluklarla ilgili beş dizinin tanımlanmasına yol açtı” dedi.
ABD Northwell Health’teki Feinstein Tıbbi Araştırma Enstitüsünün araştırmacılarından Dr. Douglas Nixon ise şunları söyledi: “Bu eski virüslerin ve psikiyatrik bozukluklara karıştığı bilinen genlerin daha iyi anlaşılmasının, ruh sağlığı araştırmalarında devrim yaratma ve bu durumları tedavi etmek ya da teşhis etmek için yeni yollar bulma potansiyeline sahip olduğunu düşünüyoruz.”