Bir köyde yaşıyorsanız ya da ikamet ettiğiniz yerde hava karardığında sanki hâlâ gündüzmüş gibi her yeri aydınlatan yapay ışıklandırmaların esamesi okunmuyorsa başınızı kaldırdığınızda yıldız şöleniyle karşılaşmanız daha olası. Ancak İstanbul gibi kaotik bir şehirde yaşıyorsanız, her taraf aydınlatmalarla doluysa (aydınlatmaların güvenlik açısından artıları olduğunu kesinlikle kabul ediyoruz) yıldızlar tatlı bir hayalden ibaret oluyor.
Bazı gökbilimciler 20 yıl sonra çocuklarımızın, torunlarımızın yıldızları kitaplardan ve filmlerden öğreneceğini düşünüyor. Yıldızları daha tam olarak kaybetmedik ama onları görememenin yasını tutanlar için şimdiden bir terim bulundu bile.
Flatiron Enstitüsü astrofizikçisi Paul Sutter’ın Space.com’da yazdığı yazıda da belirttiği üzere, yıldızları görememenin verdiği acı esasında dünya genelinde yaygın bir his. Öyle ki gökbilimciler bunun için bir terim arama ihtiyacı duydu.
Gökyüzü hüznü
Haziran ayında Science dergisinde yayınlanan ancak henüz hakem denetiminden geçmemiş bir makalede öne sürülen terim, ‘gökyüzü hüznü’ (sky grief) anlamına geliyor. Bu ifade, kentlerde yaşayan insanların nadiren görebildiği yıldız ve takımyıldızlarına karşı derin bir kaybetmişlik hissi duymasını temsil ediyor. Gökbilimciler işte bu fenomene biraz da nostaljiyi anımsatarak ‘noktalji’ (noctalgia) adını verdi.
Bilim insanları haziran ayında yaptıkları bir çalışmada gökyüzünün 2011’den bu yana her yıl ortalama yüzde 9,6 oranında daha parlak hale geldiğini bildirdi. Terimin mucitleri, LED ışıkların ortaya çıkışıyla daha da vahimleşen ışık kirliliğinin insan yaşamının ve toplumun çeşitli yönlerini etkilediğini savunuyor.
Mesela hem insanlar hem de hayvanlar, sirkadiyen ritmi de dediğimiz 24 saatlik döngüye alışık bir iç dengeye sahip. Ancak ışık kirliliği, bu doğal döngüleri bozabilir. Işık kirliliğinin bir etkisi de ışık karmaşasının bazı hayvanları yırtıcılara karşı özellikle savunmasız hale getirecek olması. Bunun tam tersi yaşanıp yırtıcılar da avlanamaz hale gelebilir.
Fizyolojik etkileri bir kenara bırakırsak, gökbilimciler bu fenomenin kültürel bir kaybı da temsil ettiğini savunuyor. Nihayetinde insan toplulukları çok uzun zamandır doğal ışık döngüleri etrafında şekillendi. Binlerce yıldır gökyüzü mitolojilere, dine konu oluyor. Geceyi kaybedersek bizden geriye ne kalır?