İran'ın Yezd kentindeki badgir adı verilen baca benzeri antik yapılar, rüzgar yakalayıcı olarak görev yapıyor ve şehir sakinlerini yüksek sıcaklıklara karşı koruyor. Bu UNESCO tarafından çölde hayatta kalmak için kısıtlı kaynakların zekice kullanımının yaşayan kanıtı olarak görülüyor.

Bütün dünya mevsim normallerini aşan sıcaklıklarla boğuşurken, bu sıcaklıkları ezelden beri yaşayan coğrafyalarda sıcaklıktan korunmaya ilişkin çözümler bugüne kadar ulaşabiliyor.

Independent Türkçe’de ele alınan konuya göre İran’ın Yezd kentindeki badgir isimli yapılar buna en güzel örneği oluşturuyor. Baca benzeri bu antik yapılar, rüzgar yakalayıcı görevi görüyor ve yüksek sıcaklıktan korunmaya yardımcı oluyor.

Çalışma prensibi şöyle:

Yapıların içindeki alçak basınç, odanın içindeki havanın sürekli devinim halinde olmasını sağlıyor. İçinde geniş dikey boşluklar bulunan rüzgar yakalayıcılar, bir çeşit doğal vantilatör görevi görüyor.

Yezd kentinde 700 kadar rüzgar yakalayıcı bulunuyor ve bunların geçmişi 14’üncü yüzyıla kadar uzanıyor. Ancak mimari fikrin geçmişi daha eski: Pers İmparatorluğu’nun Ortadoğu’ya hükmettiği 2.500 yıl öncesine dayanıyor.

Yezd’in İpek Yolu üzerindeki önemli kervansaraylara ev sahipliği yaptığını hatırlatan İran Turizm Bakanlığı’ndan Abdulmecid Şakeri, “Elektriğin olmadığı yüzlerce yıl boyunca, badgirler evleri soğutmayı mümkün kıldı ve şehrin refahında önemli bir rol oynadı. İnsanlar onlar sayesinde rahat bir yaşam sürdü” diyor.

Rüzgar yakalayıcılar üzerine çalışan mimar Roland Dehghan Kamaraji, “Badgirler, basitliğin sürdürebilirliğin temel şartı olabileceğini gösteriyor. Sürdürülebilir çözümlerin karmaşık veya teknolojik olması gerektiği yönündeki yaygın düşüncenin de yanlış ortaya koyuyorlar” ifadesini kullanıyor. Elektriğini yaygınlaşması, klimanın icadı derken badgirler unutulmaya yüz tutsa da uzmanlar insanlığın gelecek yıllarda yine böyle geleneksel metodlara dönebileceği görüşünde. UNESCO’ya göre Dünya Miras Sit Alanı listesinde yer alan Yezd’deki çözümler, “Çölde hayatta kalmak için kısıtlı kaynakların zekice kullanımının yaşayan kanıtı” olarak tanımlanıyor.