Okyanusun dibinde ispermeçet balinaları aradıkları kalamarların izine rastlıyor. Karanlığın içinde arayış halindeler, sonra birinin ekolokasyonu titreşiyor. Ardından bir vızıltı, hızlı hızlı geçen tık tık sesleri. Ve bum. Kalamarları mideye indirmek için sürüye dalan balinalarla karşı karşıyayız.
İspermeçet balinalarının diğer birçok konuda olduğu gibi kalamarları tam olarak nasıl yakaladıkları sır. Exeter Üniversitesi’nde denizbilimci olarak çalışan Kirsten Young, BBC International’a verdiği demeçte “Yüzüşleri yavaş” diyor. Oysa kalamarlar hızlı hareket ediyor. Öyleyse bu kalamarları yakalamaları nasıl mümkün oluyor? Kalamarlar aslında yavaş mı hareket ediyor? Yoksa balinalar çıkardıkları seslerle onları sersemletiyor mu?
Bu balinaları incelemek hiç kolay değil. Yaşamlarının büyük bir kısmını güneş ışığının ulaşamayacağı derinlerde yiyecek arayarak ya da avlanarak geçiriyorlar. 10 bin fit derine dalabilen bu canlılar iki saat boyunca o derinlerde kalabiliyor. Araştırmacı Kirsten Young, ispermeçet balinalarının geleneklerini şöyle anlatıyor: Üç bin fit derindeyken grubun çoğu aynı yöne bakıyor, birbirlerini çevreliyor ancak bunu birkaç kilometrelik alanda yapıyorlar. Bu süre boyunca konuşmaya, sürekli tık tık sesi çıkarmaya devam ediyorlar. Yaklaşık bir saat sonra da aynı anda yüzeye çıkıyorlar. Bundan sonrası da dinlenme aşaması. Yüzeyde 15-20 dakika kalıp yeniden dalıyorlar.
Young, bütün günü yiyecek arayarak geçiren bu balinaların gün sonunda yüzeyde bir araya gelerek birbirlerine sürtündüklerini, sohbet edip sosyalleştiklerini söylüyor. Araştırmacılar bu balinaları araştırabilmek için sadece 15 dakikası oluyor. Karada dolaşan deniz memelileri okyanusa 47 milyon yıl önce döndü. Kendimizden bu kadar farklı evrimsel baskılar altında yaşayıp bu duruma adapte olmuş canlıları nasıl kolayca anlamayı bekleyebiliriz ki?
Yapay zeka değiştirici oldu
Cetacean Translation Initiative’in (Ceti) kurucusu ve New York Şehir Üniversitesi’nde biyoloji profesörü olarak çalışan David Gruber, BBC International’a verdiği demeçte “Bizim dünyamızla onların dünyasının örtüştüğü kısımları yani yemek yemek, emzirmek ve uyumak gibi eylemleri anlamlandırmak daha kolay. Memeliler olarak bu temel özellikleri diğer canlılarla paylaşıyoruz. Ancak onların dünyasında bizimkiyle kesişmeyen noktaları anlamaya çalıştığımızda işin gerçekten ilginç bir hal alacağını düşünüyorum” diyor.
Ama modern teknoloji, araştırmacıların fillerden köpeklere birçok canlı türüyle ilgili veri kümelerini daha kolay inceleyebilmelerini ve hayvan iletişiminde daha önce bilinmeyen çeşitliliği ve karmaşıklığı ortaya çıkarmalarını sağlıyor. İşte Ceti araştırmacıları da “ispermeçet balinalarının fonetik alfabesini” çözmek için yapay zekayı kullandı.
Ceti’nin biyoloji dalındaki lideri Shane Gero, 2005 yılında Doğu Karayipler’de yaşayan yaklaşık 400 ispermeçet balinasının sosyal ve vokal davranışlarını incelemek için The Dominica Sperm Whale Project’i kurdu. Neredeyse 20 yılda, binlerce saatlik gözlemlerin ardından, araştırmacılar balina seslerinde daha önce rastlamadıkları inceliklere rastladı ve ispermeçet balinasının iletişiminin insan dilininkine benzediğini fark ettiler.
İspermeçet balinaları çok seviyeli, anaerkil toplumlarda yaşıyor. Erkeklerse okyanuslarda dolaşarak üremek için bu grupları ziyaret ediyor. Karmaşık sosyal davranışları ve gelişmiş iletişim gerektiren karar alma mekanizmalarıyla tanınırlar. Örneğin kendilerini katil balina ve insan gibi tehlikelerden korurken bir grup halinde hareket edebilirler.
Nedir bu coda?
Bu canlılar birbirleriyle “coda” denen ritmik tık tık seslerini kullanarak iletişim kuruyor. Daha önce ispermeçet balinalarının sadece 21 coda’ya sahip olduğunu düşünülüyordu. Ancak Ceti araştırmacıları yaklaşık dokuz bin ses kaydını inceledikten sonra 156 farklı coda tespit etti. “İspermeçet balinalarının fonetik alfabesi” olarak tanımladıkları bu codaların temel yapı taşlarını da fark ettiler: İnsan dilinde kelimeleri oluşturmak için bir araya gelen ses birimleri.
MIT’de doktora öğrencisi ve çalışmanın başyazarı olan Pratyusha Sharma, yapay zekanın tespit ettiği seslerdeki “ince değişiklikleri” şöyle anlatıyor: Her bir coda, üç ila 40 arasında hızlı tık tık seslerine sahip. İspermeçet balinalarının coda seslerinin genel hızını ya da “temposunu” değiştirdikleri, ayrıca bir coda sesi çıkarırken hızlanıp yavaşlayabildikleri tespit edildi. Sharma bazen coda sonuna, müzikteki “ornament”lere benzer şekilde fazladan bir tık sesi de ekleyebildiklerini söylüyor.
Bu ince değişiklikler, ispermeçet balinasının çıkardığı seslerin düşündüğümüzden çok daha zengin bilgi taşıyabileceğini gösteriyor. Örneğin insanların bir şeye şaşırdığında çıkardığı “aa” sesiyle bir şeyi anladığında çıkardığı “aa” sesi birbirinin aynı değil. Ağzımızdan aynı nida çıksa da bağlama oturturken sesin nasıl çıktığını kafanızda oturtmanız gerekir.
Araştırmacılar ayrıca ispermeçet balinaların çıkardıkları sesleri kombin ederek başka şekillerde kullanarak repertuarlarını genişletebildiklerini buldu. Raporun yazarları, bu kodlama sisteminin “çift eklemlenme” olarak bilinen ve insan diline özgü olduğu düşünülen dilbilimsel olgunun önkoşulu olduğunu söylüyor. Bu da balinaların ses birimlerinin birleşerek anlamlı iletişim kurabilmeleri, dil yeteneklerinin insan diline benzer özellikler taşıyabileceğini gösteriyor.
Ancak Sharma bu konuda ellerinde yeterince kanıt olmadığını vurguluyor: “İspermeçet balinalarında gösterdiğimiz şey, codaların kendilerinin bu temel özellikler kümesinden birleşerek oluştuğu. Daha sonra codalar bir arada sıralanarak coda dizilerini oluşturuyor.” Tıpkı insanların ses birimlerini birleştirerek önce kelimeleri, sonra da cümleleri oluşturdukları gibi.
Bunlar bize ne anlatıyor?
Peki tüm bunlar bize ispermeçet balinalarının zekaları hakkında ne anlatıyor? Ya da akıl yürütme ya da bilgi depolama ve paylaşma yetenekleri hakkında ne diyebiliriz?
Gruber bu konuda henüz net bir şey söylenemeyeceğini belirtiyor ve ekliyor: “Bu şaşırtıcı soruların cevaplarına ulaşmadan önce ispermeçet balinalarının nasıl iletişim kurduğuna ve bu canlılar için neyin anlamlı olduğuna dair temel bir bakış açımız olmalı. Onların çok karmaşık hayatlar yaşadıklarını, davranışlarındaki koordinasyonu ve karmaşıklığı görüyoruz. Daha işin başındayız. Burası bizler için çok yeni bir yer. Sadece birkaç yıl içinde yapay zeka ile balinaların iletişiminde daha önce hiç görmediğimiz kadar derine inebiliriz.”