Bugün adına ‘klasik fizik’ denen fiziğin kurucu babası Isaac Newton. Onun Latince olarak kaleme aldığı ‘Principia Mathematica’ adlı kitabında yer alan, dünyada herkesin lise fizik derslerinde öğrendiği ünlü birinci hareket yasası, “Hareket halindeki cisimler hareket halinde kalma eğilimindedir, hareketsiz cisimler de hareketsiz kalma” şeklinde basitçe özetlenebilir. Oysa bir bilim felsefesi profesörüne göre doğru çeviri şöyle olmalıydı: “Bir cismin hareket durumundaki her bir değişiklik, kendisine etki eden kuvvetlerden kaynaklanır.”
Newton’un eylemsizlikle ilgili olan bu oldukça açık varsayımın hikayesi epey karmaşık. Newton 17’inci yüzyılda kaleme aldığı ‘Philosophiae Naturalis Principa Mathematica’ adlı kitabında Latince olarak şunları yazmış: “Her cisim, dışarıdan etki eden bir kuvvet tarafından durumunu değiştirmeye zorlanmadığı müddetçe hareketsiz kalma ya da düz bir çizgi üzerinde düzgün bir şekilde hareket etme durumuna devam eder.”
Virginia Tech’te felsefeci olan Daniel Hoek, yüzyıllar boyunca pek çok bilim felsefecisinin bu ifadeyi, üzerlerinde herhangi bir kuvvet etkisi olmayan cisimlerle ilgili olarak yorumladığını söylüyor. Mesela 1965 yılında Newton uzmanı Brian Ellis, Newton’un sözünü, “Bir kuvvetin etkisine maruz kalmayan her cisim durma ya da düz bir çizgide tekdüze bir şekilde hareket etmeye devam eder” diye yorumlamıştı. Ancak Hoek, bunun biraz şaşırtıcı olduğunu, çünkü evrende dış kuvvetlerden etkilenmeyen bağımsız hiçbir cismin bulunmadığını söylüyor. Durum böyleyken var olmayan bir şey hakkında neden bir yasa koyulsun ki?
Philosophy of Science dergisinde yakın zamanda yayınlanan bir makalede Hoek, Newton’un birinci yasayı yazarkenki niyetinin kuvvetsiz cisimlere atıfta bulunmak olmadığını savundu. Newton’un Latince ‘except insofar’ (nisi quatenus) ifadesini kullanmasının arkasında bu tür cisimlere atıfta bulunmanın değil, hareketin yalnızca bir kuvvetin uyguladığı baskı ölçüsünde değiştiğine işaret etmenin yattığını söyledi. Başka bir deyişle Hoek, bu sözün doğru açımlamasının tüm cisimleri kapsayacak şekilde yapılmasıyla mümkün olacağını belirtti. Yani şöyle: “Bir cismin hareket durumundaki her bir değişiklik, kendisine etki eden kuvvetlerden kaynaklanır.”
Bu fark biraz akademik kaçabilir, nihayetinde Newton’un teorileri Albert Einstein’ın genel görelilik teorisiyle yerinden edildi. Ancak Western Üniversitesi’nde fizik felsefesi tarihçisi olan Robert DiSalle, Einstein’ın Newton’un üzerine bir şeyler eklediğini söylüyor. DiSalle, insanların Newton’ın birinci yasasını yanlış yorumlayarak Einstein ve Newton’un teorileri arasında temel felsefi uyumsuzluklar olduğunu iddia ettiklerini belirtiyor. Mesela Newton’un birinci yasasının döngüsel olduğu yönünde şikayetler var: Kural, bir kuvvetin etkisinde olmayan cisimlerin düz çizgiler halinde hareket ettiğini ya da hareketsiz kaldığını söylüyor ama bir kuvvetin etkisinde olmadığını nereden biliyoruz? Çünkü düz çizgiler halinde hareket ediyor ya da hareketsiz kalıyorlar.
“Bu makale bu bakış açısının neden yanlış olduğunu görmeyi kolaylaştırıyor” diyen DiSalle, Newton’un var olmayan kuvvete maruz kalmayan cisimlerle ilgili bir yasa yapma niyetinde olmadığı gibi çağdaşlarının da onu bu şekilde yorumlamadığını belirtti.
Tufts Üniversitesi’nde filozof ve Newton konusunda uzman olan George Smith, doğa filozofunun sonraki yazılarının ilk yasasının tüm cisimler için geçerli olduğunu açıkça ortaya koyduğunu söylüyor. Smith Scientific American’a verdiği demeçte, “Birinci yasanın tüm amacı kuvvetin varlığını ortaya çıkarmaktır” diyor. Newton’un eserini yazdığı dönemde nesnelerin onları hareket ettirmek için bir kuvvete ihtiyaç duymasına hiç de kesin gözüyle bakılmadığını vurgulayan Smith, aynı dönemde nesnelerin kendi kendilerini harekete geçiren güçlere sahip olduğunu belirten türlü türlü teoriler olduğunu söyledi.
Mesela Aristoteles, gök cisimlerinin eter adı verilen teorik bir madde formundan yapıldığını ve doğal bir şekilde daireler çizerek hareket ettiğini düşünüyordu. Smith, Newton’un yazılarında tüm bu eski fikirleri reddettiğini ve üzerinde hiçbir kuvvetin etkisinin olmadığı bir nesnenin var olamayacağını anlattığını ifade etti.
Newton’un ne demek istediği konusunda yaşanan kafa karışıklığı muhtemelen ölümünden sonra 1729’da Andrew Motte tarafından yapılan çeviride ‘except insofar’ yerine ‘unless’ kelimesinin kullanılmasından kaynaklandığı düşünülüyor. Hoek’e göre bu kelime tercihiyle, Newton’un tüm cisimlerin neden kuvvetlere tepki verdiğini açıklamak yerine, dış kuvvetten etkilenmeyen cisimlerden bahsediyormuş gibi görünmesine neden olan ince bir nüans farkının ortaya çıktığını söylüyor.