Aynı gün iki önemli bilimsel makale birden yayınlandı ve ikisi de aynı şeyi söylüyordu: Modern insanla Neanderthaller 45-50 bin yıl önce bir arada yaşadı. Dünya bilim basınında manşet olan makalelerden birinin bir numaralı yazarı bir Türk.

Haber The New York Times gazetesinin birinci sayfasındaydı. Başlığı şöyleydi: “En eski insan genleri küçük bir grubun Afrika’dan dışarı nasıl göç ettiğini ortaya çıkardı.”

Aynı haber ünlü bilim dergisi Nature’ın popüler bilim bölümünde şu başlıkla yer alıyordu: “Neanderthaller ve insanlar bilim insanlarının düşündüğünden daha erken bir tarihte çiftleşmiş.”

Aynı haber onlarca başka gazete ve dergide de yer alıyordu. Çünkü modern insanın Afrika’dan çıkıp dünyaya yayılma hikayesinde önemli bazı boşlukları tamamlıyor, ortaya daha önce bildiğimizden farklı bir resim çıkarıyordu.

Neanderthaller modern insandan yüzbinlerce yıl önce Afrika’dan dünyanın geri kalanına yayılmış bir grup. Bu büyük göçün kabaca 600 bin yıl önce olduğu düşünülüyor.

Modern insan, yani homo sapiens 60 bin yıl kadar önce Afrika’dan ayrılıyor. Yolunun üstünde ya bugünkü Ortadoğu’da ya da Anadolu’da Neanderthallerle karşılaşıyor.

Hepimiz biraz Neanderthaliz

İki tür çiftleşiyor. Bugün hepimiz, Sahra Altı Afrikasında yaşayanlar hariç bütün insanlar genlerimizde o Neanderthallerden izler taşıyoruz.

Sonra bildiğimiz Neanderthallerin 40 bin yıl kadar önce tamamen ortadan kalktığı. Artık modern insan mı onları yok etti, yoksa onlar mı zaten eriyip bitti, bu sorunun cevabı bilinmiyor.

Buraya kadar anlattığımız hikayenin bilinen kısmı. Şimdi yeni kısımlara geçelim:

12 Aralık Perşembe günü biri Nature, diğeri Science dergilerinde iki önemli makale birden yayınlandı. Bu makaleler biri bugünkü Çekya’da, diğeri ondan 140 kilometre uzakta ama modern zaman Almanya’sında bulunan modern insan kanıtlarının yeniden incelenmesi sonrası yazılmış makaleler.

The New York Times’ta çıkan harita ve bilgilendirme.

Akraba bir topluluk

Makalelerden çıkan en çarpıcı sonuç her iki araştırma ekibinin de hemen aynı şeyi bulması: Her iki yerde bulunan modern insan kalıntılarından elde edilen DNA’lar birbirine 140 km mesafede olmalarına rağmen bu insanların akraba olduklarını gösteriyor.

İkinci çarpıcı sonuç bu kalıntıların hepsinin 45 bin yıl yaşında olması. Ve genlerinde Neanderthal geni taşıyorlar.

Bu da birdenbire insanlarla Neanderthallerin tam olarak ne zaman karşılaşıp çiftleşmeye başladığı ve ortaya biz melezlerin çıktığı sorusunun cevabını büyük ölçüde daraltıyor. Eskiden bu melezleşmenin 41 bin ila 54 bin yıl önce olduğu tahmin ediliyordu, şimdi iki makale birden bu zaman aralığını 13 bin yıldan 4-6 bin yıla indiriyor. Makalelere göre iki türün birbirine karışması 50 bin yıl önce başladı, 46 bin yıl önce de sona erdi.

Üçüncü çarpıcı sonuç Çin ve Avustralya’da daha önce bulunan ve çok daha eskiye tarihlenen insan kalıntılarıyla ilgili. Örneğin Çin’de 100 bin, Avustralya’da 65 bin yıl öncesine ait insan kalıntıları bulundu. Ancak bu makalelere ve genetik bilimine göre bu kadar eski tarihlerde oralara kadar ulaşan insanlar olduysa bile bugün bilemediğimiz bir sebeple kaybolmuş olmalılar; çünkü eldeki genetik veri dünyanın dört bir yanında yaşayan insanların Ortadoğu ve Anadolu’da Neanderthallerle karşılaşıp melezleşen insanların çocukları olduğunu söylüyor.

Arev Pelin Sümer’le gurur duymak

Makalelerin söylemediği ama biz Türkiye’de yaşayanları ilgilendiren bir önemli sonuç daha var. Nature dergisinde çıkan makalenin yazarları arasında birinci sırada Türkiye’den bir bilim insanının adı var: Arev Pelin Sümer.

Ankara’da ODTÜ biyoloji bölümü mezunu olan Arev Pelin Sümer yüksek lisansını İsveç’te yapmış, halen Almanya’da Leipzig’de doktora öğrencisi ve bir yandan da Max Planck Enstitüsünde çalışıyor.

Arev Pelin Sümer henüz doktora öğrencisi olmasına rağmen belli ki çok parlak bir bilim insanı, şimdiden Nature dergisinde dört makalesi yayınlanmış. Makalelerine çok sayıda atıf da var.

Aslında anlaşılıyor ki Arev Pelin Sümer bir biyolog, yani antropolog veya arkeolog değil ama uzmanlığı daha önce Nobel ödülü de alan bu eski DNA’ların bir araya getirilip sıralanması konusunda. Nitekim bu eski DNA’ların çözülmesine verilen Nobel ödülüyle ilgili Türkiye’de Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Derneği adlı bir dernek iki yıl önce Zoom üzerinden bir konferans vermiş, Arev Pelin Sümer de bu konferansta sunum yapmış. Meraklısı bu sunumu şu linkten seyredebilir.