Araştırmacılar yüzeyindeki yüzeyindeki kocaman krater nedeniyle Yıldız Savaşları'ndaki Ölüm Yıldızı'na benzeyen Satürn uydusu Mimas'ın örselenmiş kabuğunun altında gizli bir okyanus olduğundan şüpheleniyor.

Satürn’ün uydusu Mimas’ın Star Wars’taki Ölüm Yıldızı’na benzemesi ilgi çekmesi için gayet yeterli bir sebep. Ama gökbilimcilerin gözünü Mimas’a çevirmesinde çok başka bir şey etkili oldu. Çok şeyler görmüş geçirmiş gibi görünen kabuğunun altında gömülü gizli bir okyanus olabilir.

Bir buz topu olan Mimas bu keşif sayesinde artık Satürn’ün diğer uyduları Titan ve Enceladus ile Jüpiter’in Europa ve Ganymede uydularının oluşturduğu “kabuğunun altında su bulunan uydular” kulübüne katıldı. Fransa’daki Observatoire de Paris’te gökbilimci olarak çalışan Valery Lainey, “Eper sürpriz oldu bizim için de. Mimas’ın yüzeyine bakınca altında okyanus var demezsiniz. Bu konudaki en olmayacak aday yani” diyerek şaşkınlığını ifade ediyor.

Peki ya gökbilimciler neden hiç düşünmeyecekleri Mimas’a gözünü çevirdi birdenbire? Cevap basit, yörüngesindeki tuhaflıklar. Mimas’ın yörünge hareketleriyle bir tam dönüş hareketinin kabuğunun altında su olmadan mümkün olamayacağını düşünmüşler. Aslında düşündükleri seçeneklerden biri buymuş, diğeri de buzla kaplı büyükçe bir çekirdeği vardı.

Araştırmacıların Nature dergisinde yayınlanan hesaplamaları Mimas’ın 15 mil kalınlığındaki buzlu kabuğunun 45 mil altında bir okyanusun gizlendiğini ve deniz tabanına yaklaştıkça sıcaklıkların onlarca derece yükseldiğini gösteriyor. Okyanus muhtemelen Mimas’ın hacminin yarısından fazlasını oluşturuyor. Mimas’ın okyanusu hakkında başka neler biliyoruz?

Mimas’ın okyanusu nispeten genç gibi, Satürn’ün uyguladığı güçlü gelgitler Mimas’ın çekirdeğini deforme ederek ısıttığı son 25 milyon yılda oluşmuş. Isınan çekirdek daha sonra üzerindeki buzu eriterek Satürn uydusunun iç kısmında kalan okyanusu yarattı. Uydunun yüzeyi ise Herschel kraterinin oluşmasına neden olan devasa çarpışma nedeniyle ağır bir şekilde hasar aldı. Bu arada kratere Herschel krateri denmesinin sebebi de uydunun ilk kez 1789 yılında gökbilimci William Herschel tarafından keşfedilmiş olması.

Satürn ve Jüpiter’i çevreleyen uydularda son dönemlerde yapılan okyanus keşifler bilim insanlarını fazlasıyla heyecanlandırdı. Çünkü su demek bir bakıma yaşam demek. Mesela Enceladus’un yüzeyindeki çatlaklardan buharın püskürdüğü 100’den fazla gayzer tespit edildi. Eğer bu küçücük uyduda yaşam ortaya çıkıvermişse çatlaklardan çıkan dumanlar dünyaya yabancı bakterileri uzaya doğru itebilir ve yapılacak yeni misyonlarla bize yabancı bu canlı formlarını inceleme imkanına sahip olabiliriz.

Mimas’taki su sıcak kayalarla temas halinde olduğu için araştırmacılar burada yaşamın varlığının olma ihtimalini göz ardı etmeyeceklerini söylüyor. Ama sıkıntı şu ki okyanus çok yeniyse yaşamın daha ortaya çıkmamış olma ihtimali var. Daha araştırmacılar bu sorunun cevabını alamadı.

Bazı araştırmacılar ise dünya dışı yaşamı aramak için daha kolay yerler olduğunu söylüyor ki bunların başında Enceladus ve Europa geliyor. Çünkü Mimas’ta yaşam olsa bile kalın bir buz tabakasının altınca saklanmış halde. Halbuki Enceladus ve Europa’da böyle bir sorun yok.

Satürn’ün uydusu Enceladus, yaşam için gerekli bütün elementlere sahip