Yeni bir araştırma, SpaceX'in yüksek hızlı internet bağlantısı sağlayan projesi Starlink'in uydularına güç sağlayan dahili elektronik cihazlardan gelen uğultunun radyo astronomi gözlemlerini bozabileceğini ortaya koydu.

Uzmanlar, SpaceX’in Starlink’i gibi alçak Dünya yörüngesindeki uyduların oluşturduğu büyük uydu ağlarının astronomiyi olumsuz etkilediği konusunda uzun zamandır uyarılarda bulunuyor. Bu uydular, en uzak yerlerdeki teleskopların yakaladığı gök cismi görüntüleri üzerinde bile çizgi bırakabiliyor.

Bu uydulardan gelen güneş ışığının yansıması, kentin ışık kirliliğinden uzak bölgelerde bile gece gökyüzünün hiç istenilmediği halde aydınlık kalmasına yol açabiliyor. Ayrıca bu uyduların iletişimlerini gerçekleştirmek için kullandıkları radyo dalgaları, hassas radyo teleskoplarının gözlemlerini engelleyebiliyor.

Hollanda’daki Düşük Frekans Dizisi (LOFAR) teleskobunu kullanan araştırmacıların yürüttüğü çalışma, yeni ve beklenmedik bir bilimsel sorunu ortaya çıkardı: Starlink uydularının içindeki elektronik cihazlardan kaynaklanan radyasyon.

Almanya, Hollanda ve diğer bazı Avrupa ülkelerine yayılmış 40’tan fazla radyo anteninden oluşan bir ağ olan LOFAR, evrendeki nesnelerin yaydığı en uzun dalga boylarındaki radyasyonları tespit edebiliyor. LOFAR’ın tespit etmek üzere tasarlandığına benzer radyo frekanslarının Starlink uydularından da yayıldığı ortaya çıktı. Gökbilimciler, yaklaşık 50 Starlink uzay aracından bu istenmeyen düşük frekanslı radyo cızırtısını tespit ettiklerini söyledi.

LOFAR’ın yönetildiği Hollanda Radyo Astronomi Enstitüsü’nde (ASTRON) astronom olan Ceess Bassa, LOFAR ile gözlemlenen 68 uydudan 47’sinden 110 ila 188 MHz arasında radyadyon tespit edildiğini söylüyor. Bu da radyo astronomisi için ayrılmış 150.05 ila 153 MHz arasındaki korumalı frekans bandını bazı durumlarda aştığını gösteriyor.

Bu keşif, şu anda Avustralya ve Güney Afrika’daki iki uzak bölgede inşa edilen SKAO gibi yeni nesil büyük çaplı radyo gözlemevleri için endişe verici. Zira SKAO yetkilileri, teleskobubun en zayıf sinyalleri bile tespit etme kabiliyetini en üst seviyeye çıkarmak için tesisin etrafına cep telefonu, televizyon ve radyo kullanımına izin verilmeyen bölgeler oluşturdu. Ne var ki Starlink ve internet yayını yapan diğer uydu ağları, alçak irtifaları sebebiyle bu bölgelerin üzerinden serbest geçerek gözlemleri bozabilir.

ASTRON ekibi, SpaceX’in herhangi bir kuralı ihlal etmediğini söylüyor. Çünkü dünyadaki cihazların aksine uydulardan gelen bu tür radyasyonlar herhangi bir yönetmeliğe tabi değil.

Araştırmacılar uydulardan gelen bu ‘istenmeyen’ radyasyonun etkisini de modelledi. Simülasyonlar, istenmeyen etkilerin uydu ağının boyutuna bağlı olarak daha belirgin hale geleceğini söylüyor.

Astrofizikçi ve uydu takipçisi Jonathan McDowell’a göre SpaceX, 4000’den fazla Starlink uydusunu çoktan fırlattı. Şirket 12 bin uydusu fırlatmak için yasal onaya sahip ve 30 bin Starlink aracını daha fırlatmak için başvuruda bulundu.

Çalışmanın yazarları, SpaceX’in uydu ağları ile astronominin ortaya olumsuz bir etki çıkmayacak şekilde nasıl bir arada var olabileceğini bulmak için gökbilimcilerle işbirliği yaptığını da sözlerine ekledi.

Uzayda roket fırlatmalarındaki ‘rekabetsizlik’, internette veri madenciliği sorunu