Pulitzer ödüllü edebiyatçılar, kitapları bütün dünyada satan ünlü isimler yapay zekayla hukuk savaşına girdi. Yazarlar, ChatGPT’nin kendi eserlerini özetleyebilmesinden, stillerini taklit ederek yeni çalışmalar üretebilmesinden şikayetçi.

Son aylarda Facebook ve Instagram’ın da sahibi olan Meta’ya ve Open AI’a yapay zeka uygulamalarından ötürü davalar açılıyor. ABD Yazarlar Birliği’nin desteğini arkasına alan bir grup Amerikalı yazar da 12 Eylül’de dava açtı. Davanın odağında Microsoft’un milyarlarca dolarla desteklediği Open AI’ın popüler sohbet robotu ChatGPT var. ChatGPT, internettekiler dahil her tür metni girdi olarak alabilen, video ve ses kayıtlarını da metne dönüştürerek benzer şekilde kullanan dil bazlı bir sohbet robotu. Yazarlar, kitaplarının ChatGPT’nin eğitilmesinde kullanıldığını, dolayısıyla eserlerinin telif haklarının çiğnendiğini ileri sürüyorlar.

12 Eylül’de açılan davaya, dün John Grisham, Jodi Picoult gibi çok satan yazarlar ve Pulitzer ödüllü Jonathan Franzen da katıldı. 

New York Times’ın haberine göre yazarlar, ChatGPT’nin kendi eserlerini özetleyebilmesinden, bu eserleri veya yazarların tarzlarını kerteriz alarak yeni çalışmalar üretebilmesinden şikayetçi. Çünkü bu yeti yazarların yıllarca emek verip ürettikleri eserlerinin satılabilirliğini olumsuz etkileyebilir. 

ChatGPT kitapların tamamını ‘öğrenmiş’ görünüyor

Şikayet dilekçesinden yazarlar, kitaplarıyla ilgili internette veya kitap eleştirilerinde yer almayan detaylara ChatGPT’nin hakim olduğunu, bunun da ChatGPT’e bu kitapların girdi olarak bütünüyle sokulduğunun delili olduğunu söylüyor. ChatGPT benzerlerini yaratmadan, tarihsel bir davanın içinde yer alan bu yazarları tanımak için, fırsat bu fırsat. İşte emeği ve insan yaratıcılığını yapay zekaya karşı savunan yazarlardan bazıları ve sevdiğim eserleri.

 

David Henry Hwang – M. Butterfly

Hwang Amerikalı oyun yazarı, senarist, librettist ve Columbia Üniversitesi’nde tiyatro profesörü. M. Butterfly en ünlü eserlerinden biri ve ne mutlu ki Türk tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, yönetmen Ali Taygun çevirisiyle Türkçe’ye de kazandırılmış. Gerçek bir olaya dayanan oyunda Fransız bir diplomatla, Çinli bir opera sanatçısının ilişkisi, Madame Butterfly operasından yankılarla işlenir. Kültür çatışması, kolonyalizm ve kimlik oyunun önemli izlekleridir.  1988 yılında Tony Ödülleri’nde en iyi oyun ödülünü alan bu eseri, 1989 yılında Anthony Hopkins’in performansıyla izleme şansına eriştim ve hiç unutmadım. “Oyun izlenir, okunmaz” demeyin. Oyun okumanın farklı bir keyfi ve öğretici tarafı var. M. Butterfly iyi bir başlangıç noktası olabilir. 

 

Michael Chabon – Moonglow

Amerika’nın sevilen çağdaş yazarlarından Chabon’un Pulitzer ödüllü eseri ‘Kavalier ve Clay’in Akıl Almaz Maceraları’ ve ‘Telgraf Bulvarı’ Türkçe’ye çevrildi. Benim çok sevdiğim Moonglow (Ay Parıltısı) henüz çevrilmedi. Moonglow’da Mike Chabon isimli bir karakter, birinci tekil şahıstan büyük babasının hayatını anlatır. Gerçek ve kurgu tatlı tatlı birbirine karışır. Chabon bilimkurgu ve çizgi roman dünyalarına meraklıdır, bu merakın net izleri Mehmet Harmancı tarafından çevrilen ‘Kavalier ve Clay’in Akıl Almaz Maceraları’nda vardır. Chabon ile ilgili ilginç bir bilgi de ‘Uzay Yolu’ dünyasının uzantısı olan Picard dizisinin “showrunner”ı (dizi sorumlusu) olmasıdır.

Jonathan Franzen – Özgürlük

Franzen Amerika’nın en saygın yazarlarından. Hatta Time dergisine kapak olmuş nadir yazarlardan. Franzen’ın tam dört eseri Türkçe’de: ‘Düzeltmeler’, ‘Özgürlük’, ‘Saflık’ ve ‘Uzaktaki’. Benim ilk okuduğum kitabı ‘Düzeltmeler’, ama favorim sanırım Sevin Okyay’ın çevirdiği ‘Özgürlük’. Her iki roman da başyapıt olarak değerlendirilir. Özgürlük, olay örgüsü, birbirinden derin karakterleri, Amerikan kültürünün kalbindeki özgürlük kavramını katman katman ele alışıyla hakikaten bir şaheser. Roth’un Pastoral Amerika’sıyla akrabalıklar taşıyan ve bana göre onu aşan bir roman. Yalnız dikkat, Franzen’ın diğer romanları gibi, Özgürlük de oldukça uzun.

 

Rachel Louise Snyder – Görünmeyen Yaralar

Snyder, Amerikalı bir gazeteci, yazar ve profesör. Uzmanlık alanı aile içi şiddet. Snyder’ı ben de davayla ilgili haberler sayesinde keşfettim. Gül Korkmaz’ın çevirdiği ‘Görünmeyen Yaralar’ (Aile İçi Şiddet Hakkında Bilmediklerimiz Bizi Öldürebilir) çok ilginç görünüyor. Kitap, birçok kadın için dünyadaki en tehlikeli yerin kendi evleri olduğunu verilerle ortaya koyuyor ve bunun değişmez bir kader olmasını önlemek için yapılabilecekleri listeliyor. Aile içi şiddetin Türkiye’de ne denli ciddi bir sorun olduğunu düşündükçe, bu kitabı okumakta geç kalmışım diyorum.

Bakalım yazarların Chat GPT’ye açtığı davalar nasıl seyredecek? Özgünlük ve yaratıcılık el üstünde tutulmazsa, neler olur, bunu düşünmek ürkütüyor. Ne de olsa hakikatin sosyal medyayla geldiği hal ortada. Yazarlara bugün verebileceğimiz en temel destek, eserlerini okumak. 

Yazıda bahsi geçen yazarlar ve kitaplar:

David Henry Hwang, M. Butterfly

Michael Chabon, Kavalier ve Clay’in Akıl Almaz Maceraları,  Telgraf Bulvarı, Moonglow

Jonathan Franzen Düzeltmeler, Özgürlük, Saflık, Uzaktaki. 

Rachel Louise Snyder,  Görünmeyen Yaralar, (Aile İçi Şiddet Hakkında Bilmediklerimiz Bizi Öldürebilir) 

ChatGPT South Park’a bölüm de yazdı