Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), son dönemde özellikle kuzey yarım kürede ve dünya genelinde etkili olan aşırı sıcaklarla ilgili uyarılarda bulunuyor. Yeni bir sıcak hava dalgası ise Türkiye’yi tekrar etkisi altına almaya hazırlanırken, Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz sıcak hava dalgalarının tıpkı sel ve taşkın gibi doğal afet olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek acil çağrı yaptı.
Prof. Dr. Levent Kurnaz, iklim krizine dikkat çekerek, sıcaklık artışını engellemek için alınması gereken önlemleri sıraladı.
O sıcaklıklar iklim krizinin zorlamasıyla sıcaklıkların çıldırmasıydı
Prof. Dr. Levent Kurnaz, “Balkanlar’dan gelen soğuk hava dalgasını, sadece Ocak ayında değil, Temmuz ayında da görüyoruz. Balkanlar’dan gelen soğuk hava dalgası, her mevsimde var. Her mevsimde bir günden ertesi güne 10 derece düşüş hiç görmediğimiz, bilmediğimiz bir şey değil. Başka zaman olduğunda çok şaşırmıyoruz ama sıcak birden 40 dereceden 20 derecelere düştüğü zaman ‘Ne oluyor?’ diyoruz. Şimdi sıcaklığın yüksek olması iklim krizi demek. Dün yaşadıklarımız, önce yaşadıklarımız, onların hepsi biraz daha hani iklim krizinin zorlamasıyla sıcaklıkların çıldırmasıydı. Türkiye’nin pek çok yerinde rekor kırdık. Ama sadece bir gün olması iyi bir şey. Çünkü mesela Amerika’nın bazı yerlerinde 15 gün, 20 gün, 1 ay, 1 buçuk ay devam ediyor. Onlarla kıyaslandığında bizimki bir günde, iki günde geçti gitti. Onun için bu Balkanlar’dan gelen soğuk hava dalgasına şükrediyoruz” dedi.
Sıcak hava dalgalarını bir afet kabul etmeliler
Prof. Dr. Levent Kurnaz, iklim krizine sebep olan etkenleri sıralayarak, “Her geçen sene biz atmosfere kömür, petrol, doğal gaz yakıp, karbondioksit saldıkça atmosferde ısınacak. Atmosferin ısınması da sıcaklıkların ısınması anlamına geliyor. Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre, sıcaklık bir afet sayılmıyor. Öncelikle en kısa vadede yetkililerin toplanıp yüksek sıcaklıkları, bu sıcak hava dalgalarını bir afet kabul ediyor olmaları gerekiyor. Uzun sürdüğünde de uyarıların yapılması gerekir. Mesela dün çok söyledik. Açık havada fiziksel olarak çalışan işçilerin de esasında dinlendirilmesi gerekiyor. Ama kanunen afet sayılmadığı için işverenlere bir zorunluluk olmuyor işçileri dinlendirmek. Dolayısıyla ne kadar çabuk bu afet kapsamına girecek olursa yüksek sıcaklıklar o derece hayırlı olacak. Tarım aşırı sıcaklıklardan çok kötü etkileniyor. Arizona’da kaktüsler ölmeye başlamış. Sıcaktan ölüyorlar. Onlar bile sıcaklığa dayanamıyorlar. Yani bütün bu doğanın kısıtlı bir yaşam alanı var. Çevremizdeki bitkiler de öyle kırk dereceye alışkın yapıda değiller, yeni bir bitki deseni oluşturmamız gerekecek” diye konuştu.
Problemin yüzde 65’i yaktığımız kömür, petrol, doğalgazdan kaynaklı
Prof. Dr. Levent Kurnaz, gelecek 20 yılın daha kötü geçeceğinin kesin olduğunu vurgulayarak, “İki şey yapmamız gerekiyor. Bunlardan birincisi bu işin daha kötüye gitmemesini sağlamak. Yani hiçbir şekilde geriye dönerek daha iyi olma şansımız yok. Ama daha kötü olmasını engelleyebiliriz. Kömür petrol, doğal gaz yakmaktan vazgeçmek zorundayız. Bu problemin yüzde 65’i, bizim yaktığımız kömür, petrol, doğalgazdan kaynaklı. Onun için de bizim bu alışkanlıktan en kısa vadede vazgeçerek yenilenebilir kaynaklardan enerji üretmeye başlamamız gerekiyor. Bugün bile neredeyse çok geç çünkü şimdiye kadar ürettiklerimiz daha önümüzde neredeyse 20 sene daha kötüye gitmemize neden olacak. Güneydoğu zaten Cizre’de 49.1’i görmüşken 50’yi görür müyüz? 50’ye bir şey kalmamış. İzmir’de dün olduğu gibi, 42 derece rekorunuzsa 43 dereceyi, 44 dereceyi görmek çok bir şey değil. Şile 44.1’di, dolayısıyla seneye 45 olur” dedi.