Genellikle Güney Okyanusu'nda yaşayan büyük yelkovan kuşu Türkiye'de, Hatay'ın Samandağ açıklarında ilk kez görüntülenip kayda geçti. 

Hatay’ın Samandağ açıklarında, genellikle Güney Okyanusu’nda yaşayan büyük yelkovan kuşu, Türkiye’de ilk kez görüntülenip kayda geçti. Kuş gözlemcisi Çağan Abbasoğlu (19), “Büyüleyici bir andı. Milleyha, Türkiye’ye yeni türler kazandırabilecek çok özel bir alan. Ancak büyük yelkovanı hiç beklemiyorduk, çünkü çok daha nadir bir kuş. Saatlerce izledik” dedi. >İlçedeki Milleyha Kuş Cenneti’nde çalışma yapan kuş gözlemcisi Çağan Abbasoğlu ve arkadaşları, tekneyle denize açılıp gözlem yaptı. Abbasoğlu ve arkadaşları, genellikle güney okyanuslarda yaşayan büyük yelkovan kuşunu (Ardenna gravis) görüntüledi. Türkiye’de ilk kez görüntülenen kuş kayıtlara geçti. Bu kayıtla Türkiye’de gözlemlenen kuş türü sayısı 503’e yükseldi. 

Kuş gözlemi için Hollanda’dan bölgeye gelen Çağan Abbasoğlu “Milleyha sahillerine nadir türleri gözlemlemek için geldik. Aklımızda nadir türleri görmek ve mümkünse kayıt altına almak vardı. Denize açıldığımızda büyük yelkovanı fark ettik. Heyecan vericiydi. Büyük yelkovanın Milleyha sahillerinin açıklarında görülmesi, bölgenin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Burası Asi Nehri’nin denize döküldüğü bir nokta ve küçük bir delta yapısı oluşturuyor. Bu durum açık denizde ve su canlılarının çeşitliliğini artırıyor. Böylece kilometrelerce açıkta bile bu denli nadir türlerin görülmesine olanak sağlıyor. son derece nadir bir kuş. Üremesini Güney Okyanusu’nda yer alan birkaç takım adada gerçekleştiriyor ve oldukça sınırlı bir dağılıma sahip. Binlerce kilometre öteden Türkiye kıyılarına gelmiş olması bu gözlemi çok daha özel kılıyor. Kuşu ilk gözlemlediğimiz andan itibaren kalp atışlarımın hızlandığını söyleyebilirim. Hala ellerimin titrediğini hissediyorum. Gerçekten büyüleyici bir andı. Bu gezide aslında Türkiye için yeni olabilecek birkaç tür görmeyi umut ediyorduk. Milleyha, gerçekten de Türkiye’ye yeni türler kazandırabilecek çok özel bir alan. Ancak büyük yelkovanı hiç beklemiyorduk, çünkü diğer olası türlere kıyasla çok daha nadir bir kuş. Aynı zamanda son derece zarif, oldukça büyük ve gerçekten çok güzel bir tür. Saatlerce izledik ve adeta büyülendik diyebilirim” diye konuştu. 

Kuş gözlemcisi Koray Öğreten (19) ise “İstanbul’dan hafta sonu için nadir türler adına Milleyha’yı görelim, bir de Amik Ovası taraflarına geçelim istedik ve arkadaşlarla güzel bir Hatay gezisi planladık. Gerçekten de son derece keyifli birkaç gün geçirdik. Öncelikle bölgeyi birkaç gün boyunca dolaştık. Fırtınalı havanın da ayrı bir keyfini yaşadık, hatta üzerimize taş gibi dolu yağdı. Etkisi olan, akılda kalıcı bir deneyimdi diyebilirim. Son gün, ‘Buranın daha açığında bu kuşları görmemiz lazım’ diye düşündük. Ne yapabileceğimizi konuşurken kaptanlarla irtibata geçmeyi, bir tekne ayarlamayı değerlendirdik. Tam bu sırada Emin Yoğurtçuoğlu aklımıza geldi.

Emin’in daha önce böyle bir gezi yaptığını ve aynı kaptanla birlikte açılarak kül renkli yelkovan kuşunun Türkiye’deki ilk kaydını aldıklarını hatırladık. Biz de hava şartlarının uygunluğunu göz önünde bulundurarak aynı rotada benzer bir geziyi gerçekleştirdik ve sadece hedeflediğimiz türleri görmekle kalmadık, üzerine bir de büyük yelkovanı ekleyerek inanılmaz anlar yaşadık. Gerçekten muhteşem bir kayıt aldık, ülkemize hayırlı olsun” diye konuştu. 

Kuş gözlemcisi Erol Yüksek de şunları söyledi: 

“Dünyada bu kadar az görülen, bu denli nadir bir kuş türüne denk gelen insan sayısının çok az olduğunu düşünüyorum. , uzun yıllardır çok özel kuşlara ve yeni türlere ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Daha önce de benzer heyecanlar yaşadım ancak bugün yaşadığım heyecan gerçekten bambaşkaydı. Değerli arkadaşlarımla birlikte bugün ülkemize yeni bir kuş türü kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Aslında bu durum Milleyha için bir bakıma rutin sayılabilir, çünkü burası kış göç rotasının tam üzerinde yer alıyor. Aynı zamanda hem denize komşu hem de Asi Nehri ile bitişik bir alan olması, bölgeyi kuşlar açısından son derece önemli kılıyor. Bu muhteşem rüzgarların bizlere daha neler göstereceğini kim bilir bilmiyorum ama her geldiğimizde gerek Asi Nehri havzasında, gerek Milleyha’nın düzlüklerinde ve sazlık alanlarında, gerekse açık denizde yeni heyecanlar ve yeni gözlemler yaşamaya devam ediyoruz.”