Güneybatı Pasifik’teki Macquarie Adası’nda 14 bin güney deniz fili (Mirounga leonina) üzerine yapılan bir araştırma, erkek ve dişilerin hayatta kalma oranlarının yavrularda aşağı yukarı aynı olmasına rağmen, sekiz yaşından sonra erkeklerin hayatta kalma oranının yaklaşık yüzde 50’ye düştüğünü, dişilerin ise hayatta kalma oranının yüzde 80’de kaldığını ortaya koydu.
Güney deniz fillerinde yetişkin erkeklerin ağırlığı yetişkin dişilerin yaklaşık beş katına kadar çıkabiliyor. Büyüklük farkları hayvanların olgunlaşmaya başladığı üç ila altı yaş arasında kendini gösteriyor.
Tazmanya Üniversitesi’nde doktora adayı ve araştırmanın baş yazarlarından Sophia Volzke, en büyük ve iri fokların üreme avantajına sahip olduğunu, “Sadece okyanusta beslenebiliyorlar. Üremek için karaya adım attıklarında dişileri elde etmek için diğer erkeklerle rekabet ediyorlar. Bu rekabette haftalarca ve hatta aylarca hiçbir şey yemeden karada kalmaları gerekebiliyor. Dolayısıyla yağ depoları sağlam olmalı” sözleriyle anlatıyor.
Rakiplerine üstün gelen en büyük ve en baskın erkekler sahil kralı oluyor. Bunların da oranı sadece yüzde 4. Popülasyonun küçük bir kesimini temsil eden bu erkekler, 100 kadar dişiden oluşan bir hareme sahip olabiliyor. Haremler bu kadar büyüdüğünde ise sahil kralı, daha genç bir erkek fokun yardımcı sahil kralı olmasına izin verebiliyor.
Ancak erkek deniz fillerinin şişmanlama çabaları kendilerini ölümün koynuna atabiliyor. Araştırmacılar, yetişkin erkek deniz fillerin bu rekabetçi baskı yüzünden mümkün olduğunca çabuk kilo almaya çalıştığını, bunun da hayatta kalma ihtimallerini düşürdüğünü söylüyor. Çünkü bu yetişkin erkekler, yiyecek arayışlarını, orka ve köpekbalığı gibi deniz yırtıcılarının da uğrak yerleri olan sığ sularda yoğunlaştırıyor. Bu da onları büyük yırtıcıların yemeği haline getirebiliyor.
Yani erkek deniz filleri çoğunlukla hayatlarını erkenden kaybediyor; bunun başlıca sebebi ise onların bir hareme sahip olmak istemesi, yani çok eşliliği.