İklim felaketinden etkilenen topluluklara yardım edilmesini amaçlayan “kayıp ve zarar” fonu yıllardır süren küresel iklim görüşmelerinde en çok tartışılan konulardan biri. Karbon ayak izi görece daha az olan yoksul ülkeler iklim krizinde en az role sahip olmalarına rağmen en ağır yükü çekiyor. Zengin ve yoksul ülkelerden temsilciler geçen hafta sonu Abu Dabi’de Birleşmiş Milletler gözetiminde iki gün süren bir toplantıya katıldı. Son derece gergin geçen toplantı sonucunda yeni “kayıp ve zarar” fonunun planı çıktı.
İklim krizinden en çok etkilenen ülkelere can suyu olması planlanan fonu ilk etapta Dünya Bankası yönetecek ve ABD, Avrupa Birliği ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerin sağlayacağı finansmandan yararlanılacak. Yardıma muhtaç ülkelere ne kadar para tahsis edileceği henüz netleşmedi ancak yardımların birkaç yıl içinde 100 milyarlarca dolara ulaşması hedefleniyor. Planın bu ayın sonunda Dubai’de başlayacak Cop28 BM iklim zirvesinde resmen imzalanması gerekiyor.
Barbados’un iklim ekçisi ve Latin Amerika ile Karayipler’in geçiş komitesi üyesi Avinash Persaud “Bu zorlu ama kritik bir sonuç. İlk kez olağanüstü hava koşullarından sonra yeniden yapılanma, onarım ve yeniden yerleşme için hibe verilmesini sağlayacak uluslararası bir fona sahip olacağız. Bu ileriye yönelik atılmış önemli bir adım ve diğer iklim faaliyetlerine de olumlu bir ivme kazandıracak” dedi.
Toplantı neden gergin geçti?
Gelelim toplantının neden gergin geçtiğine. Gelişmekte olan ülkeler fonun geçici de olsa Dünya Bankası tarafından yönetilmesine pek sıcak bakmadı ama sonuç olarak kabul etmek zorunda kaldılar. Ayrıca gelişmiş ülkeler diğer ülkelerin de “katkı sağlama” karşılığında anlaşmada söz konusu fonun “ana bağışçısı” olmaları gerektiği imasını kabul etti. Gelişmekte olan ülkelerin birçoğu yaşanan krizin tarihsel olarak en büyük sorumlusunun gelişmiş ülkeler olduğunu savunuyor.
Geçen kasım ayında Mısır’da düzenlenen Cop27 zirvesinde kayıp ve zarar fonu kurulması kararlaştırılmıştı. Ancak fonu planlamakla görevlendirilen geçici komite mart ve ekim ayları arasında yaptığı dört toplantıda kimin daha fazla sorumluluk üstleneceği, hangi ülkelerin fondan faydalanacağı ve fonun nasıl yönetileceği konularında anlaşmazlığa düşmüş, bir türlü sonuca varamamıştı.
Ayrıca bazı kurumların liderleri savunmasız ülkelerin 2030’a kadar trilyonlarca dolara varacak ihtiyaçlarının bu anlaşmadaki fonlarla güvence altına alınamayacağını söylüyor. Climate Action Network International’ın küresel siyasi strateji başkanı Harjeet Singh “Bugün iklim adaleti için kasvetli bir gün, çünkü zengin ülkeler savunmasız topluluklara sırtını döndü. Çünkü bu anlaşma savunmasız topluluklara iklim krizinin etkisiyle başa çıkma ve yaşamı yeniden inşa etme konusunda yeterli güvence sağlamıyor” diye tepki gösterdi.
Öyle ya da böyle üzerinde uzlaşılan bu anlaşma Cop28’i yönetecek Birleşik Arap Emirlikleri’nin zirve öncesi elde ettiği önemli bir diplomatik başarı oldu. Cop28’i yönetecek Sultan Al Jaber’in ülkenin petrol şirketi Adnoc’un da başkanı olması nedeniyle zirve bu sene de ağır eleştiri bombardımanı altında. Geçen sene de Mısır insan hakları ihlalleri nedeniyle epey eleştirilmişti.