Dünyanın en büyük iklim zirvesi COP29 tüm şüphe ve küçümsemelere rağmen petrol zengini Azerbaycan’ın Bakü şehrinde başladı. Tıpkı geçen yılki gibi bu sene de zirvenin gelirini petrole borçlu bir ülkede gerçekleşmesi bu tepkilerin baş sebebi. Dün zirvenin ilk günüydü. Diplomatlar karbon ticaretini düzenleyen kurallara yeşil ışık yaktı, piyasada yıllardır süren çıkmaz da bozulmuş oldu. Anlayacağınız hızlı bir başlangıç yapılmış oldu.
Birleşmiş Milletler bu yılki konferansa katılacak kişilerin sayısının 66 bin 778 olduğunu açıkladı. Bu sayıya dünya liderlerinden güvenlik personeline ve gazetecilere kadar herkes dahil. Bir karşılaştırma yapılacak olursa geçen yıl Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki zirveye 83 bin 884 kişi katıldı. Yine de Mısır’daki COP27’ye 49 bin 704, Birleşik Krallık’taki COP26’ya da 38 bin 457 kişinin katıldığı düşünülürse bu katılım sayısı epey yüksek.
Yeni kurallara göre ülkeler başka bölgelerde sera gazı emisyonlarını azaltmak için ağaç dikme ya da yağmur ormanlarını koruma gibi projelere yatırım yapabilir ve bu eylemlerini kendi iklim hedeflerinden gösterme şansına sahip olacaklar. Karbon piyasaları geçmişte tahmin edildiği kadar etkili olmamıştı. Hatta ülkeler çoğu zaman kaş yapayım derken göz çıkartarak yerli toplulukların haklarını ihlal etmişti. Dolayısıyla bu sistemin belli sınırlarının olacağı bir dizi kuralların konması isteniyordu. Şimdi o kurallar konmuş olsa da çevreciler kuralların bu kadar hızlı kabul edilmesini “şeffaflık eksikliğine” bağlıyor.
İlk günün mesajını kıyıya vuran ispermeçet balinası verdi
Dünün bir diğer gelişmesi de Dünya Meteoroloji Örgütü’nün dünya genelinde aylık ortalama sıcaklıkların sıra dışı bir şekilde yüksek seyretmesi nedeniyle bu yılın kayıtlara geçen en sıcak yıl olma yolunda ilerlediğini açıklamasıydı.
Tabii Amerika için en büyük tedirginlik tekrardan ABD başkanı seçilen Donald Trump’ın iklim hedeflerine çomak sokması. Ülkenin mevcut iklim elçisi John Podesta, Trump döneminde iklim mücadelesinin durmayacağını iddia ediyor.
Zirvenin ilk gününü beklemişçesine 16 metrelik bir ispermeçet balinasının Hazar Denizi kıyısına vurması da sürreel bir görüntü oluşturdu. Nihayetinde bu zirvenin amacı liderleri ve temsilcilerini daha etkili iklim önlemleri almaya ikna etmek. Ancak çoğu zaman bunu başarmak kolay olmuyor. Kimi içinde bulunduğumuz iklim krizini kabul etmiyor (Trump gibi), kimi de kabul etse bile etkili rol oynamak istemiyor. İşte ispermeçet balinanın kıyıya vurması da bu yüzden manidar bir başlangıç.
Azerbaycan’da Bakü Bulvarı bölgesinde Hazar Denizi kıyısında karaya vuran balina gündem oldu.
Azerbaycan medyasında balinanın maket olduğu ve 11 Kasım 2024 tarihinde Azerbaycan’da başlayan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP29) sırasında okyanuslara özellikle… pic.twitter.com/uxiSfVuUTa
— QHA – Kırım Haber Ajansı (@qha_kirimhaber) November 12, 2024
Zirvede Taliban var, Avrupalı liderler yok
İkinci günün önemiyse liderlerin toplaşıp çevre odaklı mesajlar vermesi. Aslında ilk günün ikinci güne hazırlık olduğu da söylenebilir. Ne var ki bu yıl liderlerin katılımı, geçen yılkinin yanında biraz sönük kaldı. ABD Başkanı Joe Biden ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping konferansa katılmadı. Aslında bu çok da sürpriz bilgi değil. Nihayetinde iki lider geçen yıl da, ondan öncekilerde de zirveye katılma zahmetine girmedi. Asıl sürpriz olan iklim çabalarına ağırlık veren Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un zirveye katılmamasıydı. Ama onu da anlamak mümkündü, koalisyonu dağıldı, bugün de erken seçim tarihi belli oldu.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de kendi kabinesiyle birtakım sorunlar yaşıyor. Bu da önceki COP’larda baskın rol oynayan eski İspanya Çevre Bakanı Teresa Ribera ve 2009’da Kopenhag’da düzenlenen ilk COP’dan beri zirveye katılan eski Danimarka Çevre Bakanı Dan Jorgensen’in Brüksel’den çıkamayacağı anlamına geliyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un da kendi ülkesindeki krizler nedeniyle zirveye gelmediği biliniyor. Eee, o zaman bu zirvede kim var, diye sorabilirsiniz. Elimizde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Macaristan Başbakanı Viktor Orban var.
Ayrıca bu zirve biraz da gelişmekte olan ülkelerin yaşadıkları sorunları ve iklim kriziyle nasıl mücadele edilmesi gerektiğine dair görüşlerini paylaşacakları bir zirve olacak. Esasında iklim değişikliğinden en çok bu ülkelerin etkilendiğini hesaba katarsak söyleyecekleri çok daha önemli ama bu ülkelere fon sağlayacak ülkelerin zirvede olmaması duvara konuşmaktan farksız bir görüntü yaratıyor.
Zirvede bir ilk de Taliban’dan geldi. Afganistan’da 2021’de kontrolü ele geçiren Taliban ilk kez bir iklim zirvesine temsilci yolluyor. Taliban BM tarafından resmen tanınmasa da Azerbaycan tarafından zirveye davet edildi.
Aliyev: Petrol ve gaz kaynaklarımız Tanrı’nın lütfu
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev açılış konuşmasında ülkesinin petrol ve gaz kaynaklarını “Tanrı’nın lütfu” olarak tanımladı. Azerbaycan’ın petrol ve doğalgaz sektörünü eleştiren Batılıları da hedefine alan Aliyev “organize iftira ve şantaj kampanyası”nın kurbanı olduklarını söyledi.
“COP29’un ev sahibi olarak yeşil dönüşümün güçlü bir savunucusu olacağız, oluyoruz da. Ama gerçekçi olmak da lazım” diyen Aliyev “Ülkeler petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olduğu için, bu kaynakları piyasaya sürdükleri için suçlanmamalı. Nihayetinde piyasanın bu kaynaklara ihtiyacı var. İnsanlar bu kaynaklara muhtaç” diye konuştu.
Aliyev’in hedefinde özellikle dünyanın en büyük karbon salımı yapan ABD ve Avrupa vardı: “Ne yazık ki Batı’daki bazı ülkelerin siyasetçileri, devlet kontrolündeki STK’lar ve yalan haber kuruluşları çifte standardı, diğer ülkelere ders vermeyi ve politik ikiyüzlülüğü alışkanlık haline getirdi” dedi.
Erdoğan’ın gündeminde yine Gazze vardı
Erdoğan kürsüdeki konuşmasına Türkiye’nin kirliliği azaltma konusunda kaydettiği ilerlemeyi överek başladı. Türkiye’nin iklim değişikliğinin etkilerini en çok hisseden ülkelerden biri olduğunu söyleyen Erdoğan, eşi Emine Erdoğan’ın sıfır atık projesine de değinerek şimdiye kadar uygulamaya koydukları projeleri saydı.
Ancak Climate Action Tracker’ın nisan ayındaki değerlendirmesinde Türkiye’nin eylem planı “kritik derecede yetersiz” bulunmuş, Paris Anlaşması’na uygun olmadığı vurgulanmıştı.
Aslında liderlerin üç dakika konuşması gerekiyordu, Erdoğan bu süreyi iki dakika aşarak Gazze’de ve Lübnan’daki insani krize de değindi. İsrail’in saldırılarının toprağa ve yeraltı suyu kaynaklarına nüfuz ederek Gazzeli çocukların geleceğine zarar verdiğini söyledi.
BM’den uyarı gibi rapor
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) iklim değişikliğinin savaş ve zulüm nedeniyle yerinden edilen insanları nasıl daha da zor duruma soktuğuyla ilgili bir rapor yayınladı. Bu rapora göre;
🎈Dünya genelinde evini terk etmek zorunda kalmış 120 milyon insanın üçte biri, iklim değişikliğinden ciddi şekilde etkilenen ülkelerde yaşıyor.
🎈2040 yılına kadar 65 ülkenin aşırı iklim olaylarından dolayı tehlikelerle karşı karşıya kalacağı tahmin ediliyor.
🎈Ayrıca iklim değişikliğinden en çok etkilenen de en az sorumlu olanlar. Raporda bunun mülteciler ve bulundukları topluluklar için büyük bir adaletsizlik olduğu anlatılıyor. Üstelik yardımlar çoğunlukla bu gruplara ulaşmıyor.