Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde (KTÜ) Uluslararası İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Konferansı’nın bu yıl üçüncüsü düzenlendi. Konferansa 12 ülke ve Türkiye’den 85 üniversiteden 400’e yakın bilim insanı katıldı. İnşaat mühendisliği ve mimaride yeni teknoloji ve uygulamaların görüşüldüğü konferansta uzmanlar deprem gibi yıkıcı afetlere karşı yapı dayanıklılığını artıracak teknoloji ve metotları görüştü.
Konferansta Doğu Karadeniz’de kıyı şeridini genişletmek için yapılan deniz dolgulu alanları ile kontrolsüzce dere yataklarına dökülen hafriyat atıklarındaki kimyasal içeriklerin denizin yanı sıra doğaya verdiği zarar da ele alındı. İnşaat atıkları üzerine çalışmalarını paylaşan Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Şahmaran 2000 yılı öncesinde inşa edilen binalardaki asbestin yanında ağır metallerin de çevreye verebileceği tehlikeleri anlattı.
‘Dereler görevini göremiyor’
Prof. Dr. Şahmaran hafriyat atıklarının dökülmesinin pek çok ciddi probleme neden olduğunu söyledi ve “Dere yataklarının bu atıklarla kapanması olası taşkın ve aşırı yağışlarda derelerin görevlerini görememesi anlamına geliyor. Atıkların içinde suya sızabilen kurşun, cıva gibi ağır metaller veya herhangi bir zararlı malzeme olması bunların hem içme sularında hem deniz suyunda ciddi boyutta birikmesi anlamına gelir. Bu da sudaki yaşama olumsuz etki yapar” dedi.
‘Özel atık sahalarında depolanmalı’
Atıkların suya sızıntısı riskine değinen Prof. Dr. Şahmaran “Sadece asbest değil, birtakım ağır metaller, kurşun içeren boyalar, florasan lambalar gibi malzemenin insana zarar vermemesi için insanların mümkün olduğunca bunlarla minimum temas etmesi lazım. İçinde tehlikeli malzeme olan bu hafriyat atıklarının deniz veya dere yatağı yerine, önlemi de alınıp kesinlikle muhafazalı özel atık sahalarında depolanması gerekir” dedi.
“İnşaat ve yıkıntı atıkları içindeki tehlikeli, suya sızabilecek malzemelerin tespit edilip yer altı sularına veya deniz sularına geçmediğini, suda yaşayan canlılara veya suyu kullanan insanlara zararlı verip vermediğini kontrol etmek lazım” diyen Prof. Dr. Şahmaran, zararlı madde içermese de dere yatağının bu malzemelerle doldurulmasının başka bir afete neden olacağını anlattı. Bunların tarım arazilerine gelişigüzel yığılmasının da o arazilerin kullanım dışı bırakılması demek olduğunu sözlerine ekledi.
Deniz dolgusu yapılırken kullanılan dolgu malzemesine dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Şahmaran “Tarım toprağı bunların içinde en masumu; sonuçta doğal malzeme. Trabzon’un alan problemi var. Sonuçta uygun yerlere bir şekilde havalimanı, yol ve hastane yapılması gerekiyor ama bu demek değil ki zararlı malzemeyle dolgu yapılsın. Bunların kesinlikle deniz, dere yatağı ya da yeraltı sularına zarar vermeyecek şekilde depolanması zorunlu” dedi.