Yıl sonunda aşk başka mıdır bilmiyoruz ama çevre temalı görüşmeler kesinlikle bir başka oluyor. Genelde haftalar süren tartışmaların sonunda sözler veriliyor verilmesine ama o sözlere ne kadar uyulduğu şüphe götürür bir gerçek olarak kalıyor. Biyoçeşitlilik ve iklim zirvelerinin ardından şimdi sırada plastik kirliliği var. Aslında devletler iki yıldır hem dünya hem de insan sağlığı üstünde zamana yayılan etkileri olan plastik kirliliğiyle mücadele için küresel bir anlaşmaya varmaya çalışıyor.
İmzalanabilirse bir ilk olacak bu anlaşmanın tek amacı plastik atıklarla baş etme şeklimizi iyileştirmek değil; anlaşma aklınıza gelebilecek her yere sızmış bu maddenin üretim miktarını azaltabilecek önlemler almamızı da sağlayacak. İşte 175 ülkeden delegeler resmi görüşmelerin son adımı için bu hafta Güney Kore’nin Busan kentinde bir araya geliyor. Ne var ki müzakereciler en kilit konularda bölünmüş durumda. Bu da yıl sonundan önce bir anlaşmaya varıp varamayacakları konusunda endişe yaratıyor.
Greenpeace’in kampanya başkanlarından John Hocevar Amerikan gazetesi Washington Post’a “Böyle bir anlaşma hayatta bir kez ele geçecek bir fırsat yaratıyor. Birkaç yıl öncesine kadar dünyanın plastik kirliliğini nasıl sona erdirebileceklerini konuşacağını hayal etmek zordu. Umarım bu ruhu koruyabilir ve dişe dokunur bir şeyler başarabiliriz” dedi.
Plastikler neden bir sorun?
Birleşmiş Milletler (BM)Çevre Programı’na göre her yıl 300 bini aşkın mavi balinanın ağırlığına tekabül eden 460 milyon metrik ton plastik üretiliyor. Ulusal Bilimler Akademisi’nin 2021 tarihli araştırmasına göre her yıl kişi başı yaklaşık 130 kilo plastik üreten ABD, bu sorunda başı çekiyor. Araştırmaya göre 2016 yılında ABD 42 milyon metrik ton plastik atık üretti ki bu sayı, Çin’in neredeyse iki katı ediyor.
Plastiklerin çoğu fosil yakıtlardan üretiliyor. Bu fosil yakıtları kullanmamız sonucu zehirli gazlar havada yükselerek birikiyor, içeriye giren güneş ışığının dışarı çıkmasının önünde bir duvar oluşturuyor. Geri yansıyamayan güneş ışığı içeride kalınca sıcaklıklar yükseliyor. Lawrence Berkeley Laboratuvarı’ndaki araştırmacıların nisan ayında yayınladığı makaleye göre 2019’da plstik üretimi sırasında 2,24 metrik gigaton karbondioksite eşdeğer zararlı gaz atmosfere bırakıldı. Bir karşılaştırma yapacak olursak benzinle çalışan 500 milyon aracın bir yıl boyunca yol açacağı emisyona eşdeğer bir miktar bu.
Atık haline gelen plastiklerin çoğu toprağı, su yollarını ve okyanusları kirleten tek kullanımlık ürünler. Çoğunun parçalanması yüzlerce yıl sürebiliyor. Bu malzemeler Antarktika’dan insan vücuduna kadar her yerde bulunan beş milimetreden küçük mikroplastiklere kadar ayrışıyor. Mikroplastiklerin sağlık üstündeki etkilerini halen tam olarak bilmiyoruz. Ancak plastiklerin birçok toksik kimyasal içerdiği biliniyor. Sayıları giderek artan araştırmalar, insanların bu minik parçacıkları sandığımızdan çok daha fazla soluduğunu, yediğini ve içtiğini gösteriyor.
Küresel anlaşmanın dünyaya katkısı nasıl olur?
Ülkeler Mart 2022’de tasarımından üretimine ve atık yönetimine kadar plastiğin yaşam döngüsünün tüm aşamalarını ele alan, hukuki olarak bağlayıcı bir anlaşma üstünde çalışmaya istekli olduğunu gösterdi. Anlaşmaya sıcak bakanlar bunun son yıllarda çevre için atılacak en önemli adım olabileceğini söylüyor.
Anlaşma sayesinde plastik ürünlerin yeniden kullanılması ya da geri dönüştürülme ihtimalini artırmak için tasarımlarının değiştirilmesi yönünde bir çağrı yapılabilir. Ayrıca dünyanın plastik atıklarla nasıl başa çıkacağı ve kirliliği nasıl temizleyeceği konusunda bir kılavuz sağlayabilir.
Bu arada çevreciler anlaşmanın plastik kirliliğini sona erdirme hedefine etkili bir şekilde ulaşılması için esasında plastik üretimini azaltıcı önlemler alınması gerektiğini söylüyor. Bu da küresel üretimin sınırlandırılması ya da tek kullanımlık plastiğin yasaklanmasıyla sağlanabilir. Çevreci gruplar ayrıca anlaşmanın plastik yapımında kullanılan kimyasalların da düzenleme altına alınması gerektiğini savunuyor.
Ekonomisini sanayiye ve fosil yakıtlara borçlu olan ülkeler bu tür önerilere karşı çıkarak anlaşmanın tedarikten ziyade plastik atıklarla mücadeleye odaklanması gerektiğini savunuyor.
Anlaşmanın hedeflerine başarıyla ulaşmak katılımcı ülkelerin atacağı gönüllü ya da zorunlu yükümlülüklere tabi tutulmasıyla mümkün olabilir. Mesela anlaşmaya imzacı olmayan taraflara ticaret kısıtlamaları getirerek anlaşmaya tabi tutmak mümkün olabilir.
Ne kadar ilerleme kaydedildi?
Şimdiye kadar dört toplantı yapıldı. Ortaya çıkan 73 sayfalık taslak metindeki üç binden fazla cümle konusunda delegeler hâlâ anlaşmaya varabilmiş değil.
Busan’daki görüşmelere başkanlık edecek Ekvator Büyükelçisi Luis Vayas Valdivieso müzakerelerin daha akıcı geçmesini sağlayacak bir metin yayınladı. Metin plastik ürünlerin tasarımı, atık yönetimi ve temizlenmesine odaklanıyor. Katılımcı ülkelerden plastik üretiminden ve mikroplastikler gibi küçük plastik parçaların çevreye dağılmasını azaltmak ve mümkünse ortadan kaldırmak için önlemler almayı kabul etmesi isteniyor.
Metinde tüm ülkelerden bu sorunla nasıl başa çıkacakları konusunda kendi planlarını oluşturmaları isteniyor. Bazı uzmanlar bu daha kısa taslak metnin, delegelerin yıl sonundan önce anlaşmaya varma niyetinde olduğuna dair olumlu bir işaret olduğunu söylüyor. Bazı çevreci gruplar ise hayal kırıklığına uğramış durumda. Çünkü yeni taslak metin taraf ülkelere bağlayıcı sorumluluklar yüklemek yerine gönüllülük esasına dayanıyor. Metinde plastik üretimine dair temel tedbirler, plastik yapımında kullanılan zehirli kimyasallarla ilgili bir hüküm de yok.