İklim değişikliği kelimenin gerçek anlamıyla yakıyor. 2000'li yıllara kadar Türkiye'de yılda ortalama 1900 yandın çıkarken 2011'den sonra bu sayı 2 bin 700'e yükseldi.

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa (İÜC) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Merih Göltaş yaz aylarında artan orman yangınlarının nedenlerini, iklim değişikliğinin yangınlar üzerindeki etkileri anlattı.

Son yıllarda orman yangınlarının sıklığında ve şiddetinde belirgin bir artış yaşandığını belirten Göltaş bunun hem iklim değişikliğinden hem de insan faktöründen kaynaklandığını söylüyor.

Göltaş Türkiye’nin Akdeniz kuşağındaki ülkelerden olduğu için her yıl yangınlarla karşılaştığını belirterek “Bu geçmişte vardı, günümüzde de var. Muhtemelen gelecekte de artan bir şekilde devam edecek. Yangın sayılarına baktığımız zaman her yıl ortama iki bin yangın çıkıyor. İstatistiklere göre 1988-2000 yılları arasında bu sayı ortalama 1900’lerdeyken 2000-2011 yılları arasında ortalama 2 bin 100’e çıkmakta. 2011’den günümüze kadar ise yangın sayısı 2 bin 700’lere doğru yaklaşmakta. Bu da demek oluyor ki yangın sayısında her yıl artış gözlenmekte” diyor.

Bu artışın temel nedenlerinden birinin nüfus artışı, buna bağlı olarak ormanlar üzerindeki baskıların artması ve bu faktörlerin iklim değişikliği etkileriyle birleşmesi olduğunu vurgulan Göltaş şöyle açıklıyor: “Turizm kaynaklı baskılar ya da sanayi tesislerinin orman içi ve civarında yapılması tarım faaliyetlerinin sayısındaki artışlar da yangın sayısını artırıyor. Buna bağlı olarak iklim değişikliği sonucunda ekstra hava koşullarının daha fazla olması neticesinde yangın zararı da artmakta. Çıkan yangın kolaylıkla büyüyebilmekte, kontrol altına alınması güçleşmekte ve buna bağlı olarak yangından bizim etkilendiğimiz kısımlar artmakta.”

‘Yangınlarla iklim değişikliği arasında karşılıklı etkileşim’

Göltaş iklim değişikliğinin etkileri ile orman yangınları arasında karşılıklı etkileşim olduğunu belirtiyor. Orman yangınlarıyla karbondioksit açığa çıktığını ve sera gazı salımının arttığını kaydeden Göltaş bu durumun da iklim değişikliğini tetiklediğini anlatıyor.

İklim değişikliğinin orman yangınları üzerindeki etkilerini ise şöyle detaylandırıyor:  “Normalde altı ay olan, 1 Mayıs-1 Kasım arasında devam eden yangın sezonu genişleyerek yedi-sekiz aya doğru uzayabiliyor. Ayrıca ekstrem hava koşullarındaki kurak havaların, rüzgar hızının yüksek olduğu zamanlarda yine artış göstermekte. Buna bağlı olarak büyük mega yangınlar dediğimiz yangınlara da sebebiyet verebiliyor.”

Göltaş iklim değişikliğinin yangınların sıklığı ve şiddeti üzerinde büyük etkisi olduğunu vurguluyor: “Yangın zararının artmasında iklim değişikliğinin ve küresel ısınmanın etkisini azımsamamak lazım. Hatta en önemli nedenlerinden biri. Yangının çeşitli sebeplerle çıkabilmesi için koşulların uygun olması lazım. İklim değişikliği sonucunda kurak hava halleri artmakta. İki-üç gün sürmesi gereken kurak hava hallerinin, 10-15 gün seviyelerine çıkması sonucunda yangınların tehlikesi kat kat artabiliyor. İklim değişikliği yangın zararlarını doğrudan etkiliyor. Önümüzdeki yıllarda da günden güne kötüye giden iklim koşulları, yangınlar konusunda yeni mücadele tekniklerini veya organizasyon şemasını yeniden güncellememize neden olacak.”

‘2021’de iklim değişikliği kaynaklı 140 bin hektarlık alanımız yandı’

Dr. Merih Göltaş son dönemde çıkan bazı orman yangınlarının yerleşim yerlerine sıçradığını anımsatarak “Özellikle ormanın dibindeki yerleşim yerlerinin çatısının yanmaya dirençli olması, kolay yanabilen malzemeden oluşmaması son derece önemli” diyor.

İklim değişikliğiyle birlikte yangına elverişli hava koşullarının daha uzun sürdüğüne dikkati çeken Göltaş özellikle 2021 yılına dikkat çekiyor: “1988 yılından itibaren kayıtlara baktığımızda yıllık yanan miktarımız 10 bin hektar civarı. 2021 yılında ekstrem hava koşullarına bağlı olarak iklim değişikliği kaynaklı yaklaşık 140 bin hektarlık alanımız yandı. Bu da demek oluyor ki 14 yılda yanacak ortalama alanımız bir yılda yandı. 2023 yılına baktığımızda bu tekrar 15 bin hektarlara düştü. Bu doğrudan hava hali ile ilgili. 2021 yılında bölgedeydim. Bugüne kadar hiç göremediğimiz hava halleriyle karşı karşıyaydık. Resmen fırın gibi bir hava hali.”

Göltaş kamuoyunda kozalakların patlamasının yeni yangınlara yol açtığına ilişkin algı oluştuğunu, ancak bunun doğru olmadığını kaydederek, nokta yangınlarının, ısınan hava ile kor halinde havaya yükselen ağaç kabuklarının rüzgarın etkisiyle kilometrelerce öteye düşmesiyle çıktığını anlatıyor.

Yangınların yaklaşık yüzde 50’sinin dikkatsizlik ve ihmal nedeniyle çıktığını belirten Dr. Göltaş “Yüzde 30’luk kısmıysa nedeni bilinemeyen, faili meçhul. Ormanlar geniş alanlar olduğu için buralarda yangınların çıkış sebeplerini tespit etmek her zaman mümkün olmayabiliyor. Yüzde 10’luk kısmı kasıt, yani bilinçli olarak yapılan, çıkartılan yangınlar. Diğer yüzde 10’luk kısmı ise doğal yangınlar dediğimiz yıldırım kaynaklı yangınlar olarak karşımıza çıkıyor” diyor.

Türkiye’nin dört bir yanında yangın: İzmir’de alevlerle mücadele sürüyor