Türkiye’nin Burdur’daki cenneti Salda Gölü’nün su seviyesi düştükçe düşüyor. Gölün yüzey alanı 44 kilometrekareden 41’e düştü, göl suları kıyıdan 18 ile 100 metre geriye çekildi. Göl alarm vermenin ötesinde, giderek kuruyor.

Salda gölü, beyaz kumsalıyla bir doğa harikası. Sadece Türkiye’den değil dünyanın dört bir yanından ilgi ve ziyaretçi çekiyor. Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi bile Salda ile yakından ilgili, çünkü buradaki özel kaya oluşumlarının ve beyaz kumların Mars gezegeninin yüzeyini öğrenmekte yardımcı olacağını düşünüyorlar. Buna karşılık Salda yavaş yavaş ama gayet düzenli biçimde ölüyor. Aslında ölen sadece Salda değil, Orta Anadolu’nun güneyinde kalan ve her biri önemli çok sayıda göl Salda ile aynı kaderi paylaşıyor. Sebebi, kuraklık ve tarımda aşırı su kullanımı.

Konya’nın Batısı, Afyonkarahisar’ın Güneyinde Türkiye’nin bir başka göller bölgesi var. Bu bölgenin en büyük gölü Beyşehir, uzun yıllardır su kaybediyor, yavaş yavaş kuruyor. Onu Kuzeyinde Akşehir Gölü var, bu göl de alarm veriyor.

Daha Batıda Eğirdir Gölü pek yakında iki ayrı göle dönüşebilir, göl su kaybede kaybede bu hale geldi. Burdur Gölü ve Salda ise artık alarm vermeyi geçmiş durumda.

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği’nin bilim danışmanı Dr. Erol Kesici bütün bu gölleri en yakın takip eden isimlerin başında geliyor. Salda Gölü için dikkat çekici şeyler anlatıyor Dr. Kesici.

DHA’nın haberine göre Dr. Kesici, gölün her kesimindeki kıyılarda yer yer topografyaya göre 18 metre ile 100 metreyi geçen çekilmeler belirlendiğini kaydetti. Gölün batı kesimindeki beyaz adacıklar boyunca da yaşanan su çekilmelerinin farklı boyutlarda olduğunu dile getiren Dr. Kesici, “Gölün yaklaşık 44 kilometrekare olan yüzey alanı, özellikle son 5 yılda 41 kilometrekarenin çok altına düşmüş durumda. Eğimsel olarak bakıldığında kod kaybı çok fazla” dedi.

184 metrelik su seviyesiyle Türkiye’nin en derin 3’üncü gölü olan Salda’nın huni benzeri yapıda olduğunu anlatan Dr. Kesici, şu bilgileri verdi:

“Bu nedenle kıyılardaki su kayıpları oldukça fazla. En derin yeri 180 metrenin oldukça altına düşmüşken, bazı kıyı kesimlerde su izleri bize gölün bazı bölümlerde 16 metrenin üzerinde azalmalar olduğunu göstermektedir. Önceki yıllarda gölde biyokimyasal reaksiyonlar sonucu gölün bilhassa kıyı kesimlerinde çok yoğun oluşan manyezit sınırı ile göl kıyı sınırı arasında kuruyan, kararan alanlar arasında yer yer 20-50 metreyi aşan kurumuş, derin yarıkların olduğu geniş alanlar belirlenmiş ve belgelenmiştir.”

Kuruma ve çekilmenin hava ve topraktaki nemin azalmasına da neden olduğunu söyleyen Dr. Kesici, göl havzasında tahribata da dikkati çekti.

Salda Gölü’nün asfalt yol yapımı, göl havzasındaki çok sayıda sondajla yer altı su kaynaklarının vahşi sulamada kullanılması gibi büyük sorunlar yaşadığını ifade eden Dr. Kesici, “Salda’nın toprak yapısı göz önünde tutulunca, önlem alınmadığında ileride İç Anadolu’daki gibi obruk oluşumları görülebilecektir. Salda toprağı, gerek yapısı, gerekse neminin azalmasıyla adeta çürümekte” dedi.

Salda Gölü’nün sadece üzerine düşen yağmurla beslenebildiğini belirten Dr. Kesici, şunları söyledi:

“Gölde yaşanan su çekilmeleri ve kurumalar ve kirlilik gibi sorunların nedenine bakıldığında, son 50 yıllık yağış verilerine göre iklim krizinin etkisi çok azdır. Gölü besleyen tüm derelerin üzerinde gölet bulunması, göle yüzey akışın çeşitli yöntemlerle engellenmesi, yer altı suyunun aşırı çekimi gölün en önemli sorunları. Aşırı sondaj, yüzey akış engeli, insanın turizm- tarım baskısı kirlilik ve kuraklığın ana sebebi.”