Kamuoyunda “Afrika”, “çöl” gibi çeşitli isimlerle anılan hava sıcaklıklarının dünya literatüründeki adının “sıcak hava dalgası” olduğunu anlatan Çiçek, bunun nisandan eylül ayına kadar geçen dönemde günlük maksimum sıcaklıkların belirli bir eşik değerini aşıp, 3 veya 6 gün sürecek ardışıklık kazandığı döneme denildiğini ifade etti.
Çiçek, “Şu anda sıcak hava dalgasını yaşamaya daha yeni başlıyoruz. Çünkü geçen haftaya kadar kuzeyden gelen, Karadeniz boyunca sellere, Artvin’de kar yağışlarına sebebiyet veren, Ankara’da sıcaklıkları oldukça düşüren, rüzgarın kuvvetli olduğu bir dönemi yaşıyorduk ama şimdi bu sistem kuzeye kaydı. Böylece, ‘asor yüksek basıncı’ ve ‘basra alçak basıncı’ dediğimiz sistem Türkiye üzerinde hakim oldu.” diye konuştu.
Türkiye’nin bu nedenle yüksek basıncın etkisi altında olduğuna dikkati çeken Çiçek “Bu yüksek basıncın kaynağı ‘asor’ yani Afrika kökenli. Türkiye, Afrika’dan gelen ve alçalıcı bir hava hareketinin olması nedeniyle sıcak, kurak koşullar yaratan bir basınç yapısının altında. Türkiye’nin genel iklim koşullarına bakarsanız zaten yaz aylarında, iki basınç yapısından da etkileniyor. O yüzden sıcaklıklar önümüzdeki günlerde de devam edecek ve ağustos ayında da sürmesi olağan.” değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Çiçek , “El Nino” olarak tanımlanan sıcak hava dalgasının da dünya atmosferindeki ısı yükünü artırabileceğini ve buna bağlı olarak da sıcaklıklarda artış yaşanabileceğini belirterek, şöyle konuştu:
“Dünya, temmuz ayı başında küresel sıcaklık ortalamalarında rekorlar kırdı ve bu El Nino’nun atmosferdeki ısı dengesini değiştirmesiyle alakalı. El Nino’nun Türkiye’ye etkisine bakarsanız, bunun Türkiye’deki sıcaklıkları çok fazla etkilediğini söyleyemeyiz. Yani ‘dünyada sıcaklık rekorları kırıldı, Türkiye’de de kırılacaktır’ anlamına gelmez. Bu tamamıyla hava koşullarının o andaki birkaç tane birleşimine bağlı olarak ortaya çıkacak bir durumdur. Küresel ısınmayla artık bu yıl ve bundan sonraki yıllarda bu sıcaklıklarla daha fazla karşılaşacağız. O yüzden yaşadığımız sıcaklıklar doğaldır, normaldir, ekstrem değildir. Hem bu yıl, hem de bundan sonra bu sıcaklıklarla yaşamaya alışacağız.”
‘Şehirlerde sıcak hava dalgasının etkisi çok daha kuvvetli’
Prof. Dr. Çiçek, sıcak hava dalgasının tamamıyla atmosferik koşullara bağlı olduğunu ancak şehirleşmenin de bunun etkisini arttırdığına işaret ederek, “Kırsal alanda gündüz gelen sıcaklığın toprak tarafından emilimi kuvvetlidir ve bu hızla gece geri verilir. Ama şehirlerde özellikle akşam güneş battıktan sonra, insan yapısı yüzeylerin, gündüz boyunca emdiği enerji, akşam geri salınır ve şehirleri bunaltıcı hale getirir. O yüzden de şehirlerde sıcak hava dalgasının etkisi çok daha kuvvetli olur.” bilgisini paylaştı.
Bu nedenle şehirlerin değişen iklim koşullarına göre planlanması gerektiğine dikkati çeken Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yeşil çatılı evler yapmak, cadde boylarının ağaçlandırılması, yüzeylerin yeşil örtülerle kaplanması gibi önlemler yüzey sıcaklıklarını azaltabilir. Ayrıca çok geniş camlı ve düz binalar yerine, pencere kenarlarına güneş ışınlarının doğrudan bina içine girmesini engelleyen çıkıntılar ve güneş enerjisinin bina tarafından emilmesini, engelleyecek yüksek albedolu malzeme ve boya kullanımı tercih edilmelidir. Böylece içerideki güneş enerjisinin birikimi engellenebilir.”
Öte yandan Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’da son 2 günde aşırı sıcaklar nedeniyle rahatsızlanan 48 kişi acil servislere başvurdu.