Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’in güneyine gerçekleştirdiği sürpriz saldırının ardından İsrail açısından en kritik konu, esir alınan 240’dan fazlaki rehinenin serbest bırakılması. Rehin alınan kişilerin aileleri başta olmak üzere halkın büyük bir kısmı İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun hükümetine rehinelerin sağ salim serbest bırakılması için büyük baskı uyguluyor.
İsrail genelinde rehineler için protestolar yapılmaya devam ederken savaşın başından beri taraflar arasında arabuluculuk konusunda en kritik isim olan Katar, üç günlük ateşkes karşılığında Gazze’deki yaklaşık 50 sivil rehinenin serbest bırakılmasını kapsayacak bir anlaşmayı müzakere etmeye çalıştıklarını açıkladı. Öte yandan Mısır’dan Gazze’ye savaşın başından bu yana ilk kez yakıt geçişi oldu, ancak insani yardım kuruluşları bunun yeterli olmadığını söylüyor.
Yürütülen müzakereler hakkında bilgi sahibi bir yetkili görüşülmekte olan ve ABD ile koordine edilen anlaşmanın İsrail’in kendi hapishanelerinde tuttuğu bazı Filistinli kadın ve çocukları serbest bırakmak ve Gazze’ye girmesine izin verilen insani yardım miktarının artırılmasını izin vermek gibi maddeler içerdiğini iddia etti. Görüşülen anlaşmanın bir parçası olarak kaç Filistinli kadın ve çocuğun serbest bırakılacağı bilinmiyor.
Bu anlaşma gerçekse ve taraflar arasında kabul edilirse Hamas, İsrail ile savaşın başından bu yana en büyük esir takasını yapmış olacak. İngiliz haber ajansı Reuters’a konuşan yetkili Hamas’ın anlaşmanın genel hatlarını kabul ettiğini, ancak İsrail’in hâlâ ayak sürüdüğünü ve anlaşmanın ayrıntılarını müzakere etmeye devam ettiğini söyledi.
Böyle bir anlaşma Hamas’ın elindeki rehinelerin tam listesini vermeyi zorunlu kılacak. Müzakereler hakkında bilgi sahibi kaynak rehinelerin hepsinin serbest bırakılmasının şu an gündemde olmadığını söyledi.
İsrailli yetkililer bu anlaşmayla ilgili henüz açıklama yapmadı. Hamas lideri İsmail Haniye’nin medya danışmanı Tahir El Nono ise söz konusu müzakereyi doğrudan teyit etmeyerek “Netanyahu süreci oyalıyor ve herhangi bir ilerleme kaydedilmesine engel oluyor. Saldırıların devam etmesi için esir meselesini istismar ediyor. Anlaşmaya varma konusunda ciddi değil” dedi. Katar Dışişleri Bakanlığı ise hyorum yapmayı reddetti.
Bununla birlikte savaş kabinesinde yer alan siyasetçi Benny Gantz dün düzenlediği basın toplantısında “Rehinelerimizi geri almak için savaşa ara vermemiz gerekse bile hedeflerimize ulaşana kadar ne çatışmayı ne de savaşı bırakacağız” dedi. Rehine anlaşmasının önündeki engelin ne olduğu sorulduğundaysa Gantz cevap vermekten kaçındı.
Katar’ın arabuluculuk rolü
Dış politika hedefleri iddialı Körfez ülkesi Katar, Hamas ve İsrail ile doğrudan iletişim hattına sahip. Ayrıca Katar daha önce de iki taraf arasında ateşkes sağlanmasına aracılık etmişti. Şimdiye kadar serbest bırakılan dört rehinenin sağ salim İsrail’e ulaşmasında yine Katar’ın arabuluculuğu etkili olmuştu.
Katar öncülüğündeki müzakerelerin kapsamı son haftalarda epey bir değişikliğe uğradı, ancak şimdiye kadar müzakerelerde üç günlük ateşkes karşılığında 50 rehine serbest bırakılmasına odaklanıldığı ya da Hamas’ın anlaşmanın ana hatlarını kabul ettiği bilgisi hiç medyaya yansımamıştı.
Son zamanlarda Ortadoğu’dan kaynaklar yapılan müzakerelerde yaklaşık 15 rehinenin serbest bırakılması ve Gazze’deki çatışmalara üç gün ara verilmesi üzerinde durulduğunu söylemişti. Mısırlı iki güvenlik kaynağı şu ana kadar Gazze’nin belli başlı bölgelerinde “sınırlı ateşkes” üzerinde anlaşmaya varıldığını belirtiyor. Kaynaklar İsrail’in daha geniş kapsamlı anlaşmaya yanaşmamakla birlikte salı gününe kadar konuya sıcak baktığını söylüyor.
Anlaşmanın önünde ne gibi engeller var?
Bölgedeki bir Batılı diplomat savaş sebebiyle Gazze’de iletişim ve organizasyon sorunu yaşanması yüzünden Hamas’ın elindeki rehinelerin doğru bir listesini yapıp yapamayacağının belirsiz olmasından endişe duyulduğunu söylüyor.
Başka bir kaynak ise İsrail’in rehinelerin eş zamanlı serbest bırakılmasını istediğini, ancak bunun ateşkes olmadan lojistik olarak zor olacağını belirtiyor. Aynı kaynak Hamas’ın askeri ve siyasi kanatlarının kendi içlerinde anlaşmaya varıp varmadığı konusunda da belirsizlik olduğunu, ancak bu durumun sonradan çözüldüğünü ve İsrail ordusunun bölgedeki baskısının anlaşmaya varmayı daha da zorlaştırdığı yönünde endişeler olduğunu dile getirdi.
Netanyahu ateşkesi reddetmişti
Müzakereler İsrail’in 27 Ekim’de kara saldırısı başlatmasının ardından yeniden başlamıştı, ancak kaynaklar Netanyahu’nun rehine karşılığında farklı sürelerde ateşkes yapılmasını içeren teklifler konusunda sert tutum izlemeye devam ettiğini söylemişti. Bazı kaynaklar ise kara harekâtı öncesinde yürütülen müzakerelerin çok daha fazla sayıda rehineyi kapsadığını ve Hamas’ın Gazze’de esir tutulan düzinelerce yabancı uyruklu kişinin serbest bırakılmasını önerdiğini belirtmişti.
Görüşmelere aşina olan ve Guardian’a konuşan üç kaynağa göre masadaki orijinal anlaşma beş günlük ateşkes karşılığında çocukların, kadınların, yaşlıların ve hastaların serbest bırakılmasını içeriyordu, ancak İsrail hükümeti bunu geri çevirdi ve kara saldırılarına başladı. Başka bir kaynak Hamas’ın başlangıçta rehinelerin karşılığında esir değişimi, yakıt ve diğer malzemeleri talep ettiğini, ancak bu taleplerin yalnızca hava saldırılarının durdurulması için geri çekildiğini söyledi.
Guardian söz konusu haberleri yorumlatmak için İsrail Başbakanlık Ofisi’ne ulaştığını, ancak sorularına yanıt alamadığını da yazdı. İsrail 7 Ekim’den bu yana ateşkes için rehinelerin serbest bırakılmasını şart koşuyordu. Bu nedenle böylesi bir teklifi reddetmesi dikkat çekti. 7 Ekim’deki saldırıların ardından Hamas’ın 240 kişiyi rehin aldığı düşünülüyor. Hamas bu zamana kadar 4 kişiyi serbest bırakırken 60’a yakın rehinenin de İsrail bombardımanı nedeniyle öldüğünü açıklamıştı.
İlk yakıt geçişi yapıldı ama yeterli değil
Rehine tartışmaları yaşanırken savaşın başından bu yana Refah Sınır Kapısı’ndan şimdiye kadarki en kritik yardımı taşıyan kamyon geçti. Bu kamyonda haftalardır insani yardım kuruluşlarının çağrısını yaptığı yakıt bulunuyor.
Dizel yakıt taşıyan kamyon dün Refah’ın Mısır kapısından Gazze’ye geçti. Ancak Birleşmiş Milletler’in Filistinli mültecilere yardım ajansı UNRWA, bu yakıtın “hiçbir şeye yetmeyeceğini” söylüyor ve yakıt kullanımının İsrail tarafından kısıtlandığını bildiriyor.
UNRWA’nın yöneticilerinden Tom White, “Mısır’dan 6083 galon yakıt (yarım tanker) yakıt geldi ancak bu yakıtın kullanımı İsrailli yetkililer tarafından kısıtlandı, yalnızca Refah’taki yardımların diğer yerlere taşınması için kullanılacak. Su pompalanması ve hastaneler için yakıtımız yok. Bu, hayat kurtarma çalışmalarımızı süürdürmek için günlük ihtiyacımızın yalnızca yüzde 9’una yeter” dedi.
İsrail savaşın başından bu yana Refah’tan yakıt geçişine izin vermiyor. Bu yakıtın Hamas tarafından roket saldırılarında kullanılacağını iddia eden ülke, yalnızca sınırlı miktarda tıbbi malzeme ve gıdanın geçişine izin veriyordu. Ne var ki hem bu yardımlar günlük ihtiyaçları gidermeye yetmiyor hem de Gazze’de akla gelebilecek her şey için yakıt gerekiyor. Hastaneler yakıt yetersizliğinden kapanıyor.
Ayrıca ulaşım için de yakıt gerekiyor ve Filistin tarafındaki kamyonların yakıt yetersizliği nedeniyle çalışamaması ardından bu yardımların BM’ye teslim edildiği belirtilmişti. İsrail Savunma Bakanlığı’nın Filistin işleriyle ilgilenen birimi ise Refah’tan insani yardım taşıyan BM kamyonlarına ABD’nin talebi üzerine kapıda yakıt ikmali yapılacağını belirtmişti.
UNRWA Genel Sekreteri Pilippe Lazzarini, X’te yaptığı paylaşımda, “Sadece kamyonlara yakıt verilmesi hayat kurtarmak. Tüm operasyonlarımız çöküşün eşiğinde. Bugün sona erdiğinde Gazze’deki nüfusun yaklaşık yüzde 70’inin temiz suya erişimi olmayacak” dedi.