Suudi Arabistan ve İsrail arasında normalleşmenin gerçekleşebilmesi için ABD uzun zamandır müzakerelere arabuluculuk yapıyor. Suudi-İsrail normalleşmesi Ortadoğu siyasetini yeniden şekillendirecek bir adım olacak. İran’a karşı İsrail-Arap koalisyonu sağlamlaşacağı gibi zorlu bir seçim kampanyasıyla karşı karşıya olan ABD Başkanı Joe Biden görev süresi tamamlanmadan büyük bir diplomatik başarı sağlamış olur. Eski ABD Başkanı Donald Trump döneminde İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Fas ile Abraham Anlaşmalarını imzalayarak normalleşmişti. Ancak savaşın ardından bu müzakereler duraksadı.
Washington ise amacından vazgeçmemekte kararlı şekilde Suudi Arabistan’a devlet yetkililerini yollamaya devam etti. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın savaş başından beri Ortadoğu’ya düzenlediği yedi turun neredeyse hepsinde Suudi Arabistan da uğradığı duraklardan biri oldu. Bu görüşmelerde her ne kadar Gazze’deki savaşın gidişatı tartışılsa da öne çıkan esas mesele bundan sonra İsrail ve Suudi Arabistan arasında normalleşmenin nasıl bir yön izleyeceğiydi. Biden yönetimi salı günü yaptığı açıklamada iki ülke arasındaki normalleşmenin ABD arabuluculuğunda neticeye varmasının yakın olduğunu söyledi. Ancak yetkililer Netanyahu hükümetinin Suudi Arabistan’ın taleplerine kulaklarını tıkama ihtimali olduğunu da es geçmedi.
İlişkilerin normalleşmesi için Riyad’ın savaş öncesinde öne sürdüğü iki şart vardı. Bunlardan biri Filistin sorununun çözüme kavuşturulması, diğeri de ABD ile yapılacak tam teşekküllü bir güvenlik anlaşmasıydı. Ancak savaş Suudi Arabistan’ın müzakere yönünde bir adım atacağı varsa da atamamasına neden oldu. İki hafta önce Suudi Arabistan’ın ABD ile güvenlik anlaşmasına imza atacağı ancak İsrail’in bu anlaşmanın bir parçası olmayacağı iddiası öne atılmıştı. ABD tarafı bu iddiaları reddederek İsrailsiz bir anlaşmanın mümkün olmayacağını belirtmişti.
Sullivan’ın ziyaretinden sonra gelen açıklama
Blinken salı günü Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde yaptığı açıklamada “Suudiler normalleşmenin ancak Gazze’de sükunet sağlandığında ve Filistin devletine gidecek bir adım atıldığında mümkün olacağı konusunda net. Şu anda İsrail bu yolda ilerlemeye muktedir ya da istekli görünmüyor olabilir” dedi. Kurduğu koalisyonun kendisinden bile daha sağcı üyelerinin baskısı altında kalan ve koltuğunu kaptırmama mücadelesine giren Netanyahu Suudi Arabistan’ın taleplerini kabul edeceği anlaşmaya henüz imza atmadı. Blinken’in sözleri Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın hafta sonu Ortadoğu’ya düzenlediği ziyaretin ardından geldi. Sullivan İsrail’e gitmeden önce Riyad’da Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile görüşmüş, İsrail’e gittiğinde de Netanyahu’ya Beyaz Saray’ın Ortadoğu planı hakkında bilgi vermişti.
ABD’li yetkililer Suudi Arabistan’ı İsrail’i tanımaya teşvik etmek için içinde nükleer enerji edinme ve Filistin devleti için İsrail’e baskı uygulama teklifini yaptı. Sullivan Prens Muhammed ile Dammam kentindeki görüşmesinin ardından Washington ile Riyad arasındaki “stratejik anlaşmaların taslağının” ele alındığını açıkladı. Üst düzey bir yetkili normalleşme görüşmeleriyle ilgili olarak “Burada kimse anlaşmanın eli kulağında olduğunu söyleyemez. Ama iletiye baktığımızda Gazze’deki durumun bir sonuca kavuşma ihtimali var” dedi.
İsrail, Hamas’ın kabul ettiği ateşkesin şartlarını beğenmeyerek Refah’a tanklarla girip sınır kapısını ele geçirdikten sonra ortalık iyice karıştı. Filistin’e giren yardımların kapısı biraz daha kapanırken Refah’taki 1.3 milyon insanın 400 bininden fazlası Gazze’nin orta kesimine göç etmek zorunda kaldı. Netanyahu Refah’tan çekilme sinyalleri vermiyor; hatta savaş kabinesi bakanı Benny Gantz’ın Gazze planı oluşturulmasını isteyip Suudi Arabistan ile görüşmelere devam edilmesini istemesinin üzerine aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben Gvir ortaya atılarak Suudi Arabistan ile anlaşmanın Filistin meselesinde taviz vermek anlamına geleceğini söyleyerek hükümetteki aşırı sağcıların taviz verme gibi bir niyetleri olmadığının altını çizmişti.
Suudi Arabistan tarafının anlaşmaya yanaşmamasındaki sebeplerin başında Kral Selman bin Abdülaziz El Suud’un Filistin meselesinin üstüne çok sıkı bir şekilde düşmesi geliyor. Ancak şimdi Kral Selman zatürre olduğu için şimdilerde hastanede yatıyor.