Avrupa’da gözler 6-9 Haziran 2024’te yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde. Avrupa Birliği (AB) Konseyi ile AB’nin yasa yapıcı kurumu olan ve AB bütçesine onay veren Avrupa Parlamentosuna girecek 705 milletvekilinin belirlenmesi için beş yılda bir seçim yapılıyor. Son seçimler Mayıs 2019’daydı. Parlamento seçimleriyle AB Komisyonu ve AB Konseyi başkanları da değişecek.
AP genel anlamda Türkiye’ye yönelik eleştirel tavrı ve raporlarıyla gündemde. Keza en son Türkiye raporunun kabul edilmesinin ardından Dışişleri Bakanlığı sert çıkmıştı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan AB’nin kapılarının Türkiye’ye açılmasını talep ederken Brüksel’in Ankara’ya tavrı gittikçe daha büyük bir çıkmaza giriyor. Gezi davası nedeniyle hapiste tutulan Osman Kavala’nın serbest bırakılması için Türkiye’nin yaptırımla tehdit edilmesi bunun örneği. Türkiye bir anlamda AB’nin reforma ihtiyaç duyduğu söylemleri arasında hazırlanılan AP seçimlerinden medet umuyor.
Tam da böyle bir beklenti varken 2020 verilerine göre üç milyon Türk’ün yaşadığı Almanya’da bir hareketlenme var. Hareketlenmenin sebebi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ve Ak Parti’ye yakın Türkiye kökenli isimlerle yeni kurulan bir siyasi oluşum: Çeşitlilik ve Uyanış için Demokratik İttifak (DAVA).
Almanya’da göçmen karşıtı çıkışların gündeme geldiği bir dönemde isminden bahsettiren DAVA 16 Ocak’ta “DAVA’nın ‘mevcut partiler tarafından temsil edilmeyen’ pek çok vatandaş için yeni bir siyasi merkez” olduğu açıklaması yaptı. Gözünü Almanya’daki federal seçimlere diken DAVA’nın daha büyük bir hedefi de var. Parti Avrupa Parlamentosu’na milletvekili seçme yarışına girmek isteyen bir aktör olmak istiyor, keza AP seçimleri için adaylarını da hali hazırda duyurdu.
DAVA Partisi’nin dört kurucusu var. Bunlardan biri Hamburg’daki Türk doktor Mustafa Yoldaş. Yoldaş’ın HAMAS destekçisi olarak Alman İçişleri Bakanlığı’nda kaydı olduğu ve 2010 yılına kadar da yasaklı olan İHH İnsani Yardım Vakfı’nın (İHH) yöneticiliğini yaptığı biliniyor. İkinci kurucu Bad Eilsen’den Dr. Ali İhsan Ünlü. Ünlü’nün Türkiye’deki Diyanet İşleri’nin Almanya ayağı olan DİTİB’de etkin olduğu basına yansıdı. Bild am Sonntag’da yer alan habere göre diğer kurucu Avukat Fatih Zingal. Bild am Sonntag’a göre Zingal AK Parti’nin Avrupa’daki lobi kuruluşunda yer alıyor.
Dolayısıyla Almanya’da gündem DAVA. Peki yansımaları neler, birlikte bakalım.
Bild: Trafik Lambası Koalisyonu Erdoğan’ı nasıl güçlendirdi?
Almanya’nın önde gelen yayın organlarından Bild Erdoğan’a yakınlığıyla gündeme gelen DAVA’yı kaleme aldı. Bild’e göre AK Parti’nin ‘kolu’ ilk kez AB seçimlerinde (9 Haziran) aday olacak. Anketlere göre parti Almanya’da beş milyona kadar Müslüman seçmen tarafından tercih edilebilir.
Bild buna sebep olarak da çifte vatandaşlığı kolaylaştıran yeni yasayı gündeme getirdi. Eski Başbakan Angela Merkel’in şu an ana muhalefette olan partisi Almanya Hristiyan Demokrat Birliği’nin de yer aldığı Birlik İttifakı’ndan (CDU/CSU) milletvekili 43 yaşındaki Jens Spahn Bild’e “Erdoğan Trafik Lambası Koalisyonu (Sosyal Demokrat Parti, Birlik 90/Yeşiller ve Hür Demokrat Parti koalisyonu hükümeti) politikaları karşısında gülüp geçiyor. Yıllardır Almanya’daki Türklerin entegrasyonunu sabote etmeye çalışıyor. Herkese çifte vatandaşlık hakkı verilecek. Yani Trafik Lambası koalisyonu Erdoğan’ın işini gereksiz derecede kolaylaştırıyor” dedi.
Bild’e konuşan Birlik ittifakından Andrea Lindholz da Spahn ile hemen aynı görüşlere sahip. Lindholz’e göre Trafik Lambası koalisyonunun çifte vatandaşlığı kolaylaştıran kanunu Erdoğan gibi “otokratlar”ın Almanya siyasetini etkilemesini kolaylaştırıyor: “Çifte vatandaş olan Türkler gelecekte Almanya’da oy kullanabilecek ama artık Türkiye’den kopmak zorunda kalmayacaklar. Bu da toplumumuzda gerilimlere yol açacaktır.”
Bild’de yer alan habere göre bu yasaya Trafik Lambası koalisyonu içinden dahi eleştiriler yükseliyor. Hür Demokrat Parti (FDP) Yardımcısı Wolfgang Kubicki konuya ilişkin şöyle diyor: “Özgür ülkemizde AK Parti şubesi kurmak elbette yasak değil. Ama Saskia Esken ya da Cem Özdemir gibi böyle bir vakfa karşı uyarıda bulunan herkesin artık eylemlerini ikiyüzlülük açısından incelemesi gerekiyor.”
DAVA Erdoğan’a yakın isimlerin başı çekmesi nedeniyle eleştirilerin odağında. Bild’e göre bunun nedeni Erdoğan ve yönetiminin izlediği muhafazakar adımlar ve İsrail’e karşı tutum ve söylemleri.
‘DAVA ideolojiden bağımsız mülteci politikasını savunmak istiyor’
Günlük gazete Frankfurter Rundschau’nun gündemi de DAVA. Habere göre, DAVA Partisi Genel Başkanı Mehmet Teyfik Özcan Facebook’ta yayınlanan açıklamasında partinin amacının “yabancı kökenlilere tüm haklarının verilmesini sağlamak” olduğunu belirtti. Parti programında “ideolojiden arınmış bir mülteci politikası” öngörülüyor. Açıklamaya göre DAVA yerleşik partiler tarafından temsil edilmediğini düşünenler için seçenek olacak. Bu nedenle Almanya medyasında “milyonlarca muhafazakar Müslümana sesleniyor” endişeleri sık sık manşetlerde.
CDU/CSU’nun azınlıklar grubu başkanı Christoph de Vries DAVA’ya yasak getirmenin zor olduğu görüşünde. Ancak Welt-TV’ye verdiği röportajda güvenlik yetkililerine seslenerek yurt dışından gelebilecek potansiyel tehditlerin dikkatle incelemenmesi çağrısı yaptı.
7 Ocak’ta kurulan partinin Alman siyasetinde endişe yarattığını aktaran İngiliz Daily Telegraph gazetesi ise Alman Yeşiller Partisi üyesi Tarım Bakanı Cem Özdemir’in “Erdoğan’ın uzantısı olan partinin seçimlere girmesi isteyeceğimiz son şey” dediğini yazdı.
Erdoğan’ın AP’de nüfuz kazanmasına dair endişeler yükseliyor
Haberde Avrupa Parlamentosu’na girmenin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a Avrupa siyaseti üzerinde önemli nüfuz kazandırabileceği korkularına yer verildi. DAVA’nın AP’de birkaç sandalye elde etmesinin mümkün olduğu ifade edilen haberde yeni çifte vatandaşlık yasası sayesinde DAVA’nın Almanya’da çok sayıda seçmenden destek alabileceğine ve yüzde 5 barajı olmadığı için de düşük oy oranıyla da olsa sandalye kazanmasının mümkün olduğuna dikkat çekildi.
DAVA yöneticileri Teyfik Özcan ve Fatih Zingal bu iddiaları reddediyor. DAVA’nın bir “Alman partisi” olduğunu söyleyen Özcan ittifaktakilerin sadece “AK Parti’yi destekleyenler” olmadığının altını çiziyor. Ona göre farklı kökenden göçmenler de ittifaka destek veriyor.
BBC Türkçe’de yer alan habere göre Özcan “Bizim hedefimiz Almanya. Benim birinci vatanım Almanya, Türkiye değil. Biz artık kendi sorunlarımızı kendimiz ele almalıyız. Bizim için Türkiye ikinci vatan. Benim çocuklarım, bizim torunlarımız burada doğdu. Vatan olarak Almanya’yı görüyorlar. Onların geleceğini düşünerek şimdiden karar vermemiz lazım. Türk toplumu 20 sene sonra, 50 sene sonra nasıl yaşayacak Almanya’da? Bunun kararını şimdiden vermemiz gerekiyor. Onun için biz bu partiyi kurduk.”
Zingal ise DAVA’nın “AK Parti’nin Almanya’daki kolu” olmadığını, bu yöndeki açıklamaların “saçma olduğunu” söylüyor.
DAVA’nın vaatleri neler?
- Yabancılara haklarının tam olarak verilmesi,
- Sosyal yardımların iyileştirilmesi,
- Göçmenlerin Avrupa’nın parçası olduğunun tam kabulü,
- Çocuk ve yaşlıların durumlarının iyileştirilmesi,
- Pragmatik ve ideolojiden bağımsız bir mülteci politikası.
Avrupa Parlamentosu seçimleri
AP seçimleri 1979 yılından beri düzenleniyor, ama herhalde en kritik seçimler bu sene yapılacak. 2015’te zirveyi gören göçmen krizinde İtalya, Yunanistan ve Almanya artık ön saflarda savaşmak istemiyor, Avrupa’nın bir bütün olarak sorumluluk almasını istiyor. Ne var ki özellikle Doğu Avrupa buna karşı. Dahası Ukrayna savaşının tetiklediği “Ya savaş yayılırsa” korkusu, Çin’in yükselişine tepki olarak ABD’nin Avrupa’yı Çin’e bağımlılığını azaltması için baskılaması, son dönemlerde Avrupa’daki seçimlerde ve anketlerde aşırı sağ partilerin yükselmesi gibi konular Avrupa’nın en büyük sorunları arasında yer alıyor. Tabii bu küresel krizler bir yandan da AB’nin önemini üye ülkelere bir kez daha hissettirdi. Yine bu sayede seçmenler daha çok sandığa gitme niyetinde görünüyor. Zira aralık ayında Eurobarometer tarafından 27 bin kişiyle yapılan ankete katılanların yüzde 57’si seçimlerle ilgileniyor, yüzde 68’i ise sandığa gitme niyeti taşıyor. Yüzde 75’i birlik üyeliğinin ülkeleri için iyi olduğunu düşünürken yüzde 73’ü bu yıl yaşam standartlarının düşmesinden korkuyor.