Almanya'da birçok üyesi darbe girişiminden tutuklanan aşırı sağcı Reichsbürger (İmparatorluk Vatandaşı) hareketi kamusal alanlara sızarak paralel toplumlar kurmayı hedeflemekle suçlanıyor. Örgütün eylemleri Alman istihbaratını harekete geçirdi.

Aşırı sağ ideolojinin tüm dünyada, özellikle de Avrupa’da yükselişte olduğu bu dönemde Almanya’da İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Nazizm ilk kez bu kadar hortladı. Aralık ayının ortasında Reichsbürger (İmparatorluk Vatandaşı) hareketi olarak bilinen aşırı sağcı grubun davasında darbe girişimi iddiasıyla 27 örgüt mensubunun yargılanmasına karar verilmiş, sanıklara “vatana ihanet girişimi” ve “terör örgütüne üye olma” suçlamaları yöneltilmişti.

Örgüt bu kez Almanya’da özellikle kırsal kesimde vatandaşların mülküne el koymakla suçlanıyor. İç istihbarat teşkilatı (BfV) ve bakanlıklara göre örgüt ülke genelinde stratejik kırsal arazi gaspıyla devletten bağımsız topluluklar yaratmayı hedefliyor. Yetkililer ve aşırı sağcı grupları izleyen STK’lar 1945 sonrasının Alman devletini reddeden Reichsbürger hareketi üyelerinin paralel toplumlar kurmak ve okul, kulüp ve devlet dairesi gibi yapılara sızmak için çaba harcadığını söylüyor.

Muhalefetteki sol parti Die Linke’den Martina Renner’in Federal İçişleri Bakanlığı’na yaptığı bilgi edinme başvurusuna göre aşırı sağcı örgütler son iki yılda Almanya genelinde 40 mülk satın aldı. Bu rakam on yıldan uzun süredir gözlemlenen ve satılması zor ev, bar ve tarım arazilerinin sağcı gruplar tarafından yaşam alanlarından doğum evlerine, spor salonlarından eğlence mekanlarına her şey için kullanıldığı bir modelin hızlandığını gösteriyor.

‘Mülkler korku alanı yaratmak için kullanılıyor’

Renner “Mülkler Reichsbürger ve aşırı sağcı kesimin yatırım olarak ilgisini çekmiyor; daha ziyade paralel toplum kurmak ve dünya görüşlerini paylaşmayan herkes için korku alanı yaratmak için kullanılıyor” dedi.

Bu örgütlerin en önde gelenlerinden biri 2012 yılında görkemli bir törenle kurulan ve kendi para birimi ve anayasasıyla devlet benzeri bir yapıya sahip olan Königreich Deutschland (Almanya Krallığı) ya da diğer adıyla KRD. KRD toprak ve gayrimenkul satın almak suretiyle “ulusal topraklar” olarak adlandırdığı bölgeleri ele geçirerek yayılmayı amaçlıyor.

Alman yetkililer Federal Almanya Cumhuriyeti’ni reddeden ve KRD dahil hükümeti devirmeyi amaçlayan tüm aşırı sağcı Nazi sempatizanı gruplar için Reichsbürger (İmparatorluk Vatandaşları) terimini kullanıyor. Yetkililere göre hareketin takipçilerinin hayali  modern Alman devletini devirmek.

Brandenburg eyaletinde Berlin’in kuzeyine arabayla 90 dakika mesafede yer alan rahat ve tenha Rutenberg köyü KRD’nin özerk topluluk kurma girişimlerinin son hedeflerinden biri haline geldi. Köy KRD’nin kendisine “Kral” dedirten Peter Fitzek ve avanesi tarafından “Gemeinwohldorf” (ortak iyilik köyü) olarak adlandırılıyor. KRD ilk olarak köyün merkezinde bulunan ve “Naturscheune” ya da (doğa ahırı) olarak adlandırılan terk edilmiş bir çiftlik arazisini örgüte organik gıda sağlayacak bir “kamu işletmesi” oluşturmak amacıyla satın aldı. İç istihbarat ajansına göre örgütün köye bitişik 44 hektarlık (108 dönüm) bir araziye doğru genişleme planları var.

Özerk bir yönetime sahip olan KRD 2012 yılında eski aşçı ve karate öğretmeni Fitzek tarafından Saksonya eyaletinin Wittenberg kentindeki eski bir hastane arazisinde kuruldu. Fitzek asa ve cübbeli kombiniyle çıktığı törende takdim edilen tacı giyip “I. Peter” unvanına layık görüldü.

Fitzek ve sayısı iki ila beş bin arasında olduğu tahmin edilen takipçileri modern Alman devletini açıkça reddediyor ve onu ele geçirip yerine kendi krallıklarını kurmayı hayal ediyor. Bu amaçla şimdiden kendi pasaportunu çıkaran KRD, kendi para birimi Engelgeld’i basan bir de bankanın sahibi.

İstihbarat yetkilileri uyarıyor: Büyük bir dolandırıcılık

KRD kendi deyimiyle “mevcut sistemden çıkışı arayanlara” 340 euro karşılığında bunu nasıl yapacaklarına dair seminerler veriyor ve vergi ödememek dahil özgürlük, altı saatlik iş günü ve geleneksel tıp yerine homeopati vadediyor. İstihbarat yetkilileri ise bunu “büyük dolandırıcılık” olarak tanımlıyor. İnsanların Engelgeld karşılığında paralarını vermeye teşvik edildiğini ve daha sonra paralarını geri alamadıklarını söylüyorlar.

BfV yetkilileri KRD’yi ve Rutenberg’deki “anti-demokratik genişleme hırslarını” 2022’nin başından beri izlediklerini söylüyor. Yetkililer KRD’nin daha fazla mülk satın alma ve davalarına sempati duyan insanları buraya taşınmaya ikna etme planları konusunda uyarıda bulunuyor. Ayrıca antisemitik eğilimleri olan tarikat benzeri yeni çağ örgütü “Anastasia” hareketiyle güçlü bağlantıları olduğunu bildiriyorlar. 1990’ların sonunda Rusya’da başlayan Anastasia hareketi başka yerlere de yayılmıştı.

Yetkililer ek olarak, benzer bir hareket olan “Völkisch”in de Almanya’nın başka yerlerinde, genellikle terk edilmiş bölgelerde ve hayatın büyük ölçüde gözden uzak sürdüğü ihmal edilmiş köylerde toprak gasp ettiğini söylüyor. Söylenene göre Kovid-19 pandemisiyle ilan edilen karantina grubun bazı bölgelere sessizce ulaşmasını kolaylaştırdı.

Yetkililer Almanya’da yaklaşık 25 bin Reichsbürger ve özyönetim taraftarı olduğunu ve sayının giderek arttığını tahmin ediyor.

Kendisini ezoterik Avrupa Ortaçağ edebiyatında referans gösterilen Başmelek Uriel’in reenkarnasyonu olarak gören Fitzek 14 Temmuz’da tutuklansa da popülaritesini artırmaya devam ediyor. KRD’ye yöneltilen suçlamaları defalarca reddeden örgüt lideri grubunun aşırılıkçı olduğunu inkar ediyor ve “işbirliği ve uluslararası anlayış” çerçevesinde hareket ettiklerini savunuyor.

Almanya’da darbe girişimi davası: 27 aşırı sağcı hakim karşısına çıkacak