Adına ‘Astana Formatı’ veya ‘Astana Zirvesi’ denen toplantılar Suriye iç savaşında Rusya ve İran’ın doğrudan müdahil olmasıyla muhalefetin gerilemeye, hatta askeri anlamda ciddi yenilgilere uğradığı bir dönemde Türkiye’nin girişimleriyle başlamıştı.
Türkiye, Rusya ve İran’ı aynı masaya çekmeyi başarmış ve Suriye iç savaşında muhalefetin tamamen yok edilmesini önlemiş, hem çatışmaların azaltılmasını sağlamış, hem de ülkenin dört bir yanından muhalif savaşçıların ve ailelerinin Türkiye sınırındaki İdlib kentine sığınmasını sağlamıştı.
Şimdi bu format belki de son toplantısını dün Katar’ın başkenti Doha’da yaptı. Ancak Suriye’deki son derece hızlı gelişmeler bu toplantıyı da anlamlı olmaktan çıkardı.
Astana Formatı’nın tarafları olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un yanı sıra Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır ve Irak’ın dışişleri bakanları Suriye’deki son gelişmeleri ele almak için Katar’ın başkenti Doha’da bir araya geldi.
Toplantının ardından yapılan ortak yazılı açıklamada “Katılımcılar Suriye’deki son olaylarla ilgili yaptıkları ortak açıklamada Suriye krizinin devam etmesinin ülkenin güvenliğiyle bölgesel ve uluslararası güvenlik açısından tehlikeli bir gelişme teşkil ettiğini ve tüm tarafların Suriye krizine askeri operasyonların sona ermesine ve sivillerin bu krizin yansımalarından korunmasına yol açacak siyasi bir çözüm araması gerektiğini vurguladı” dendi.
Ortak açıklamada Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2254 sayılı kararı temelinde kapsamlı siyasi sürecin başlatılmasına hazırlık amacıyla askeri operasyonların durdurulmasının, daha fazla masum ve savunmasız insanın kanının dökülmesine ve krizin uzamasına yol açan askeri tırmanışa son verilmesinin yanı sıra Suriye’nin birliği, egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün korunması, kaos ve terörizme sürüklenmesinin engellenmesi ve mülteciler ile yerlerinden edilenlerin gönüllü geri dönüşlerinin sağlanması gerektiği vurgulandı.
Açıklamada “Katılımcılar bölgede güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesine yönelik çabaların artırılmasının yanı sıra Suriye krizine, Suriye halkının güvenlik, istikrar ve adalet özlemlerini giderecek şekilde barışçıl bir çözüm bulunmasına etkin bir şekilde katkıda bulunmak amacıyla aralarındaki yakın istişare ve koordinasyonun sürdürülmesinin önemini vurgulamışlardır” değerlendirmesi yapıldı.
BM Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen’in katılımcıları bilgilendirdiği belirtilen açıklamada katılımcıların BMGK’nin 2254 sayılı kararı temelinde Suriye krizine siyasi çözüm bulunmasına yönelik BM çabalarına desteklerini teyit ettiği bildirildi.
Bu bildirinin yayınlandığı saatlerde Suriyeli muhalifler güneyden başlattıkları saldırıyla Şam’ın kapısına dayanmış durumdaydı. İran bütün güçlerini Suriye’den çekmiş, ülke üzerinde etkisi kalmamıştı. Rusya ise bildirinin yayınlanmasından birkaç saat sonra Suriye’deki en büyük hava üssü olan Hymemim’den devasa bir tahliye operasyonuna başlayacaktı. Suriye’deki Rus askeri varlığı sona ermiş değil; hem bu hava üssü hem de Tartus’taki dev deniz üssü Rusya’nın kontrolünde olmaya devam ediyor.
Muhaliflerin Şam’ı ilk kez tamamen ele geçirmesi ve bu arada Beşar Esad’ın Şam’dan ayrılıp bilinmeyen bir yere gitmesi Suriye’de şu an için öngörülebilirliği yok etmiş durumda, ama muhaliflerin Esad’ın ve ailesinin geleneksel sığınağı olan Batıda Akdeniz kıyısındaki Latakya ve Tartus bölgelerine girmesi de an meselesi, çünkü bu bölgelerdeki Suriye ordusu da tamamen çözüldü.
Lavrov’un sözleri
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Doha’daki Astana toplantısında en zor durumdaki isimlerden biriydi. Lavrov toplantı sonrası gazetecilere “Çatışmaların derhal durdurulması, Suriye yönetimiyle yasal muhalif güçler arasında diyalog başlatılması çağrısında bulunduk” dedi. Muhalefeti ‘yasal’ olarak nitelemek Rusya için bir ilk.
Türkiye’nin Suriye’deki rolünü değerlendiren Lavrov “Onlar (Türkler) etkili rol oynuyor. Suriye sınırındaki güvenlik durumundan endişeliler” dedi.
Sergey Lavrov Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesinin gerektiğini ve bu konuda ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarını söyledi.
Hakan Fidan’ın hızlı trafiği
Suriye’deki durum Türkiye’yi günlerdir bu ülkeyle ilgili her türlü temasın merkezi haline getirdi. Bu sebeple son günlerde hayli hızlı bir trafik içinde olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın günlük programı da çok yoğundu.
Daha iki gün önce Malta’da AGİT zirvesinde kıdemli diplomat Feridun Sinirlioğlu’nun AGİT Genel Sekreteri olmasını sağlayan, ondan önce NATO zirvesine katılan Fidan, Malta’dan doğrudan Katar’ın başkenti Doha’ya geçmişti.
Fidan dün önce Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen ile bir araya geldi, ardından Suriye Müzakere Komisyonu Başkanı Bedir Camus ile görüştü. Arada Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, Mali Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Abdoulaye Diop ile de ayrı ayrı bir araya geldi. Fidan’ın en önemli görüşmelerinden biri Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin ileydi. Son olarak Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan ile bir araya geldi.