Gazze’deki savaş başlamadan kısa süre önce dünyanın gözü Dağlık Karabağ’daydı. Azerbaycan’ın 24 saatlik operasyonu sonucunda 120 bin Ermeni’nin neredeyse tamamı Ermenistan’a geçerek kontrolü tamamen Azerbaycan’a bıraktı. Sonuç: 30 yıldır devam eden Karabağ anlaşmazlığı sona erdi. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki barış görüşmeleri arasındaki en kritik engellerden biri ortadan kalkmış oldu. O günden bugüne taraflar arası esir takası yapıldı; Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan hem Rusya’da, hem Almanya’da yan yana geldi. Dağlık Karabağ sorunu çözülmüştü çözülmesine ama geriye çözülmesi zor bir sorun bırakmıştı: Sınırlar nasıl belirlenecekti?
Taraflar aylardır bu sorunun cevabını belirlemek için zaman zaman bir araya geliyor, tartışıyordu. Salı günü barış yolunda önemli bir adım atıldı: İlk sınır işareti Tavuş-Gazah bölgesine yerleştirildi. Anlaşmanın bir parçası olarak Paşinyan Ermeni güçlerinin 1990’larda Azerbaycan’dan aldığı dört köyü Bakü’ye vermeyi kabul etti. 10Haber bu kritik adımı ve bölgede yaşanan son gelişmeleri hem Azerbaycan hem de Ermenistan tarafıyla görüştü ve iki parçadan oluşacak bir haber hazırladı. Haberimizin ilk ayağında Aliyev’in Yeni Azerbaycan Partisi’nden Milletvekili Aydın Hüseynov ile mülakatımızı sizlerle paylaşarak Azerbaycan’ın bu görüşmelere nasıl baktığını aktaracağız. Ermenistan tarafına odaklandığımız ikinci haberimize ise aşağıdan ulaşabilirsiniz:
Karabağ’da geçen yıldan bu yana neler değişti?
Öncelikle objektifi Dağlık Karabağ’a çevirmek istiyoruz. Çünkü barış görüşmelerinin hızlandırıcısı kuşkusuz Karabağ’daki 30 yıllık anlaşmazlık oldu. Gazze’deki savaş henüz başlamamış, ekranlarda Karabağ’daki eşyalarından yanlarına ne alabilecekse alarak araçlarına yükleyen ve yollara dökülen Ermenileri gördük. Dağlık Karabağ’da 120 bin Ermeni yaşıyordu. Herkesin gidip gitmediğini, kalanların olup olmadığını Milletvekili Hüseynov’a sorduk. Hüseynov Karabağ’da sayıları çok olmasa da bazı Ermenilerin kaldığını, “Ermeniler az sayıda olsa da, diğer Ermenilerden farklı olarak Azerbaycan yasalarıyla yaşamayı tercih ediyor” sözleriyle anlattı.
Karabağ’da biri 90’larda, diğeri 2020’de olmak üzere iki savaş oldu. İlkinde Ermenistan galip gelmiş, Hocalı Katliamı yaşanmıştı. 44 gün süren ikinci savaşın galibi ise Azerbaycan’dı; Karabağ uluslararası alanda bir kez daha Azerbaycan toprağı kabul edildi. Ancak bölgedeki ayrılıkçı Ermeniler uluslararası alanda bir karşılığı olmasa da kendi içinde seçime gidiyor, kendi yöneticilerini kendi seçiyordu. Karabağ’daki ayrılıkçı kurumun Azerbaycan topraklarında sona erdirilmesinin önlerindeki en büyük sorun olduğunu söyleyen Hüseynov “Bunu çözmek için Ermenistan’la masada ya da savaş meydanında karşı karşıya gelmek yeterli değildi. Çünkü Ermenistan üzerinden bu savaşı yürütenler, onlara destek verenler dışarıdaydı. Görüşmeler sürecinde bu güçlerin müdahalesini hissediyorduk” dedi.
Bölgeden ayrılanlar sadece Ermeniler değildi; 17 Nisan’da Rus Barış Gücü birlikleri de Karabağ’dan çekildi. Hüseynov Rus birliklerin zamanında Ermenilerle Azerbaycanlıların entegrasyon sorununu çözmek için bölgede konuşlandırıldığını söyleyerek “Ama ayrılıkçı liderlerin ve Ermenistan’ın kışkırtmaları sonucu Ermeniler bölgeyi terk edince Rus Barış Gücü’ne ihtiyaç kalmadı” dedi.
Sınırlar belirleniyor
Şimdi geçen yılın sonuna gidelim. Birleşik Arap Emirlikleri’nde Cop28’in artık son günleri, bir yandan fosil yakıtlarla ilgili karar alınmaya çalışıyor diğer yandan da seneye zirveyi kimin ev sahipliği yapacağı konusunda tartışmalar sürüyor. Rusya “Bana yaptırım uygulayan hiçbir ülkeye evet oyu vermem” diyor. Böylelikle Avrupa kafadan elenmiş oluyor. Yeni bir isim çıkıyor ortaya: Azerbaycan. Bakü’nün ev sahipliğini reddedebilecek ülkelerin başında Ermenistan geliyor ama o da Azerbaycan’a evet oyu veriyor ve yeni bir ılımlı adım atılmış oluyor. Bunu izleyecek diğer ılımlı adım da taraflar arası esir takası. Sonra bir bakıyoruz Aliyev ve Paşinyan St. Petersburg’da, Bağımsız Devletler Topluluğu zirvesinde yan yana. Sonrasında Almanya’da da yan yana gelecekler.
Peki heyetler yan yana geldiklerinde neler konuştu? Azerbaycan savaştan galip gelen devlet olduğu için masada da üstünlüğe sahip olduklarını söyleyen Hüseynov “Ancak farklı bir tavır sergileyerek barış anlaşması için Ermenistan’a beş temel ilkeye uygun bir belge gönderdik” diyor. Bu belgelerin “uluslararası standartlara uygun” ve “ülkelerin birbirlerinin toprak bütünlüğünü tanıması, gelecekte herhangi bir toprak iddiasında bulunmamasına” yönelik maddeler olduğunu söyledi.
Burada öne çıkan konu Gazah bölgesindeki Bağanis Ayrım, Aşağı Eskipara, Heyrimli ve Kızılhacılı köylerinin Azerbaycan’a verilmesi var. Paşinyan geçen ay Tavuş bölgesinin sakinleriyle bir araya geldiğinde “Hemen şimdi gidip Azerbaycan’a ‘Hayır bu konuda hiçbir şey yapmayacağız’ diyelim. Böyle bir durumda hafta sonu savaş başlar. Savaş çıkmasına izin vermemeliyiz. Ermenistan’ın bu kısımlarında sınırların belirlenmesi yönünde karar vermemizin nedeni de budur” diyerek bu köylerin iadesine zemin hazırlamıştı.
Azerbaycan Başbakan Yardımcısı Şahin Mustafayev ile Ermeni mevkidaşı Mher Grigoryan 19 Nisan’da Sovyet dönemi haritalarına dayalı sınır belirleme konusunda ön anlaşmanın sağlandığını duyurdu. Akıbeti belli olmayan köyler var ama Hüseynov onların da önümüzdeki süreçte açıklığa kavuşacağını söylüyor. Kararın ardından Ermeni halkından gelen tepkilere yarınki haberimizde değineceğiz ama Hüseynov’un tepkisinden Azerbaycan’ın anlaşmadan memnun kaldığını anlıyoruz. Milletvekili “En önemlisi sınırların belirlenmesi ve tespit edilmesi sürecinin başlamasıdır” diyor ama sık sık Ermenistan’ın dış etkilerde kalmasından bahsederek “Batı ülkeleri Erivan’ın Bakü ile barış yapmasına izin vermiyordu. Artık süreç Azerbaycan’ın kontrolü altındadır, Ermenileri iki taraflı görüşmelere çekebildik ve sonuçları aldık” diye ekliyor.
Aliyev kamuoyuna açıklamasında barışa hiç olmadığı kadar yakın olduklarını söyleyerek “Barış anlaşmasının nasıl olması gerektiği konusunda artık ortak bir anlayışa sahibiz. Geriye ayrıntıları konuşmak kalıyor” derken Paşinyan da ilk sınır işaretinin fotoğrafını paylaştı.
Ermenistan’da Rusya’dan kopuş, Avrupa’ya yakınlaşma
“Ermenistan Avrupa Birliği ile birliğin mümkün gördüğü ölçekte yakın olmaya hazırdır. Şu anda bu yönde ilerliyor gibi görünüyoruz çünkü çok önem verdiğimiz şekilde bu kamuya açık bir süreç. Şeffaflık bizim için son derece önemli.” Paşinyan bu sözleri Avrupa Birliği ile Ermenistan arasında son dönemdeki yakınlaşmayla ilgili olarak dile getirmişti.
Son dönemde bu yakınlaşmanın işareti olarak Erivan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) kuruluş tüzüğü olan Roma Statüsü’nü kabul etti. UCM geçen yıl Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında tutuklama kararı çıkardı, UCM’ye taraf tüm ülkeler Putin’i tutuklamakla yükümlü. Bir diğer somut gösterge ise Rusya’nın liderliğindeki Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nden (KGAÖ) ayrılmasıydı. Zaten son dönemde KGAÖ’nün tatbikatlarına katılmak yerine ABD ile tatbikat yaparak örgütten ayrılmak istediğinin sinyallerini veriyordu.
‘Ermenistan başkalarının desteği olmayan yaşayamaz’
Hüseynov’a Ermenistan’ın Rusya’dan uzaklaşıp Batı’ya yaklaşmasını nasıl değerlendirdiğini sorduk. Bize verdiği yanıt şöyleydi:
“Ermenistan bir vassal ülkedir. Başkalarının desteği olmadan yaşayamazlar. Kendi güvenliklerini, varlıklarını başka ülkelerin kollarında görürler. Şimdiye kadar Ermenistan Rusya’nın ‘forpost’u (askeri üssü) olarak kabul ediliyordu. Rusya’nın liderliğini yaptığı Avrasya Ekonomik Birliği’nde kendilerini ekonomik açıdan güvende hissettikleri gibi, Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (KGAÖ) çatısı altında askeri dokunulmazlık kazandıkları düşüncesindeydiler. Ancak KGAÖ’nün etkisinin olmadığı, yani Azerbaycan topraklarında savaş devam ederken bu askeri kurumun Ermenistan’a yardım edemediği anlaşıldığında, bu durum Ermenistan yönetimini Avrupa’ya yönelmeye itti. Elbette Avrupa için Ermenistan gibi fakir, sosyal sorunlarla boğuşan bir ülke gerekli değil. Avrupalıları Ermenileri desteklemeye teşvik eden yalnızca Hıristiyan dayanışması. Ancak Avrupa Birliği’nde bütün devletlerin Fransa gibi düşünmediği, kendi prensipleri ve koşulları olduğu unutulmamalıdır. Ermenistan ise bu koşulların hiçbirine cevap verebilecek güçte değil.”
Zengezur Koridoru’nda durum ne?
Taraflar arası en büyük anlaşmazlık konusu sınır sorunu gibi görünse de bir diğer sorun Zengezur Koridoru ve Türkiye de bu sorunun bir parçası. Çünkü bu koridor Azerbaycan’ı hem Nahçıvan’a hem de Türkiye’ye karayolu ve demiryolu üzerinden bağlayacak. Bir yanda Çin’in Kuşak ve Yol’u, diğer yanda ABD’nin Hindistan’dan Körfez’e, oradan da Avrupa’ya uzanan koridor çalışması varken Türkiye’yi koridor açısından önemli bir nokta haline getirecek koridorlar Zengezur ve Irak Kalkınma Yolu.
Ancak Zengezur Ermenistan toprağı. Mevcut şartlarda Ermenistan tarafı koridora sıcak bakmıyor. İkinci Karabağ Savaşı’ndan sonra Dağlık Karabağ ve Ermenistan arasında karasal bağlantı olacak Laçın Koridoru’na karşılık Zengezur Koridoru öne sürülmüşse de Ermeniler Karabağ’dan ayrıldığı için Laçın’ın Ermenistan açısından bir önemi kalmadı. Bununla birlikte Hüseynov Zengezur’un Azerbaycan’ın gündeminde olduğunu ve önemini koruduğunu söylüyor. Hüseynov konu sadece Azerbaycan’dan Türkiye ve buradan da Avrupa’ya geçiş olsa bunun Gürcistan üzerinden yapılabileceğini ya da İran tarafıyla anlaşarak koridorun oradan geçerek Nahçıvan’a ulaşmasının sağlanabileceğini söylüyor.
Ancak İkinci Karabağ Savaşı’ndan sonra Rusya’nın da taraf olduğu üçlü beyannamede koridorla alakalı bir maddenin olduğunu vurgulayan Hüseynov “Ermenistan bu belgenin ilgili maddesini yerine getirmek zorundadır. Biz Azerbaycan’dan Azerbaycan’a (Nahçıvan’a) ulaşım koridorunun açılmasında ısrarcıyız” diyor. İran’dan Nahçıvan’a yeni bir hattın inşa edildiğini söyleyen Hüseynov “Ancak Zengezur koridoru kesinlikle açılacak. Ermenistan’ın üçlü Beyannamedeki ilgili hükmü ortadan kaldırmak istemezliği mümkün değil. Azerbaycanlılar ülkenin bir ucundan diğerine gitmek için başka bir ülkeden izin almamalıdır” vurgusu yapıyor.