Moldova dün ülke genelinde yapılan referandum için günlerdir, haftalardır süren bir hazırlığın içindeydi. Referandumda soru şuydu: 2030’a kadar Avrupa Birliği’ne (AB) katılmalı mıyız katılmamalı mıyız? Moldova’yı bu sürece hazırlanmaya zorlayan da halkı bir görüşe ikna etmekten ziyade Rusya’nın dezenformasyonlarına karşı mücadele etmekti. Dün o referandum yapıldı ve sandıktan bıçak sırtı bir sonuç çıktı. Oy verenlerin yüzde 50,30’u AB’ye girmeyi desteklerken yüzde 49,70’i desteklemedi.
AB özellikle Rusya Ukrayna’yı işgal ettikten sonra 2030’a kadar genişleme planını daha da ciddiye almaya başladı. Bu listede Ukrayna, Balkan ülkeleri ve Moldova var. AB geçen yılın sonunda Moldova ile üyelik müzakerelerini başlatarak bunu bir adım ileriye taşıdı. Ancak şimdi halkın neredeyse yarısı AB’ye üyeliği desteklemediğini söylüyor. Kampanya yetkilileri oy sayımı tamamlanmak üzereyken yurtdışında yaşayan seçmenlerin henüz sayıma dahil edilmediği uyarısı yaptı. Ancak süreç hakkında bilgi sahibi kişiler AB yanlısı kampanyanın başarısızlığa uğradığı endişelerinin arttığını söyledi.
Oy sayımı yüzde 90’ı geçtikten sonra acil basın toplantısı düzenleyen Moldova Cumhurbaşkanı Maia Sandu “yabancı güçlerle el ele veren suç örgütlerinin ülkeyi belirsizlik ve istikrarsızlık içinde tutmak” amacıyla “milyonlarca Euro, yalan ve propaganda” kullandığını iddia etti. Aslında Sandu’nun söylemleri seçim öncesinden beri Moldovalı yetkililerin dile getirdiği bir endişenin devamı. Demokratik süreci baltalamak için hiç görülmemiş düzeyde sahtekarlık yapıldığını söyleyen Moldovalı yetkililer “Kesin sonuçları bekliyoruz, sonrasında sert duruşumuzla yanıt vereceğiz” dedi.
Ülke genelinde yapılan referandumda 1,56 milyondan fazla seçmen sandığa gitti. Bu da ülke geneline vurduğumuzda katılımın yüzde 51,65 olduğunu gösteriyor. Moldova’da referandumların geçerli sayılabilmesi için katılımın ülke genelinde en az üçte bir oranında olması gerekiyor. Yüzde 51,65, sonuçların geçerli sayılması için hayli hayli yeterli bir oran. Önümüzdeki yıllarda Moldova’nın nasıl bir jeopolitika izleyeceğini de şekillendirecek.
Cumhurbaşkanlığı seçimi de ikinci tura kaldı
Referandumla eşzamanlı olarak yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci dönemi için aday olan Sandu yüzde 42,21 ile yarışı ilk sırada tamamladı. En yakın rakibi ve aynı zamanda Kremlin yanlısı olduğu bilinen Sosyalist Parti lideri Alexandr Stoianoglo ise yüzde 26,15 ile ikinci sırada yer aldı. Ancak Sandu salt çoğunluğu elde edemediği için şimdi ikinci turda Stoianoglo ile karşı karşıya gelmek zorunda kalacak.
Aslında Sandu büyük bir farklı kazanmayı bekliyordu. Elde edilen sonucun iktidar için utanç kaynağı olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz. Ayrıca Sandu’nun AB’ye entegrasyonu savunması nedeniyle ikinci tura eli daha zayıf girdiğini de not düşmek gerekiyor. Stoianoglo iktidara gelirse AB, Rusya, ABD ve Çin ile ilişkileri dengeli hale getireceği bir dış politika izleyeceğini söylüyor. Bu yüzden de referandumu boykot eden Stoianoglo, Sandu’nun bu şekilde oylarını artırmaya çalıştığını ileri sürdü.
Bu hafta başında Politico’ya konuşan Moldova Başbakan Yardımcısı ve aynı zamanda AB’te entegrasyondan sorumlu Cristina Gherasimov, Moskova’nın yarattığı tehdit hesaba katıldığında hükümetin AB üyeliğini “varoluşsal” bir gereklilik olarak gördüğünü söyledi ve “Referandumu kazanmak için bir B planı yok” dedi.
Moldova’nın eski Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Vlad Lupan “Beklentimiz görevdeki cumhurbaşkanının büyük bir zafer kazanacağı yönündeydi. Moldova’daki kamuoyu yoklamaları hata payının epey yüksek olması nedeniyle güvenilmezliğiyle bilinir. Bugünün açıklamalarından biri de bu olacak. Diğeriyse Rusya yanlılarının seçmenleri satın alma planı. Moldova nispeten fakir bir ülke ve özellikle de düşük gelirli olanlar hedeflerindeydi” dedi.
Rusya’nın zaferi diyebilir miyiz?
Hemen sınırının öte tarafında Ukrayna savaşı sürerken Moldova da yönünü hızla Batı’ya çevirdi. Ukrayna savaşı başladığından beri çevresindeki ülkelerin yüzünü Batı’ya çevirmesinden Rusya epey rahatsız. Moldovalı yetkililer de bu rahatsızlığın farkında. Buna göre Rus istihbarat teşkilatının hem referandumu hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerini bozmak için aktif girişimleri oldu.
Gherasimov “Rusya’nın seçimleri etkilemek için kullandığı klasik hibrid savaş yöntemlerini kullandığını görüyoruz. Ancak bunu eşi benzeri görülmemiş bir boyutta yapıyor. Postane ve havaalanı gibi kritik kamu kurumlarına hibrid saldırılar görüyoruz. Oyların satın alındığını görüyoruz. Yozlaşmış yerel vekillerin ve siyasi partilerin sahadaki durumu istikrarsızlaştırmaları için rüşvet veriliyor” dedi.
Ukraynalı güvenlik yetkilileri de Sandu’yu devirme amaçlı komplolar tespit ettikleri uyarısını yaparken AB Rusya’dan gelebilecek tehditlere direnmesine yardımcı olsun diye Moldova’ya sivil misyon gönderdi. Dün sabah Rusya’daki iki seçim merkezinde büyük kalabalık görüntüleri medyaya yansıdı. Moldovalı yetkililer bu kalabalıkların “seçim sürecini tehlikeye atmak için yapay olarak yaratıldığını” söyledi.