Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşın ardından tedirginlik çanlarının çalmaya başladığı İsveç ve Finlandiya tarafsızlık politikasını terk edip NATO’ya üyelik başvurusu yapmıştı. Türkiye’nin Batı ülkelerinin Ankara’ya uyguladığı silah ambargoları ve özellikle İsveç’in PKK üyelerini koruduğu gerekçesiyle karşı çıktığı üyelik başvurusu ittifakla gerilim faylarının canlanmasına neden olmuştu. Finlandiya Nisan 2023’te NATO üyesi olmayı başarsa da İsveç’in üyelik süreci henüz tamamlanmadı.
Türkiye’nin Ocak ayı sonundaki onayıyla Stockholm için zor olan Ankara engeli aşılmış oldu. Şimdi sırada Türkiye’nin hamlesini beklediğini söyleyen Macaristan onayı var. Zaten Budapeşte de onay için yeşil ışık yakmıştı, Macaristan parlamentosundan yakın zamanda Stockholm’e NATO giriş kartının çıkması bekleniyor.
Türkiye’nin İsveç’e NATO onayı vermesiyle müttefiklerle rayına oturmaya başlayan ilişkiler uluslararası basında mercek altına alınmaya devam ediyor. CNBC’de yayınlanan Natasha Turak imzalı bir analizde Türkiye’nin NATO’da sınırları zorlamasına olanak tanıyan benzersiz bir pozisyona sahip olduğu yazıldı. Yazıda Türkiye’nin Rusya’dan güçlü savunma sistemleri satın aldığı belirtilirken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için de “açık sözlü” denerek Batılı liderleri azarlar tondaki konuşmalarına değinildi. Turak bu gelişmelerin NATO müttefikleri ve Türkiye arasında ipleri iyice gerdiğini, ancak İsveç onayından sonra işlerin değiştiğini yazdı.
Peki işler ne kadar değişti?
Turak’a göre İsveç onayının ardından Türkiye ABD’den F-16’lar için beklediği hamleleri görse de hala bazı zorluklar gündemde.
Ankara’nın onay kararından saatler sonra ABD’nin Türkiye’ye 2021’den bu yana ertelenen 23 milyar dolarlık F-16 savaş uçağı satışını onayladığını anımsatan Turak ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili ve Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland’ın F-35 sinyaline de değindi. Nuland “Açıkçası bu S-400 meselesini halledebilirsek, ki yapmak istiyoruz. ABD, Türkiye’yi F-35 ailesine geri almaktan memnuniyet duyacaktır” demişti.
‘Hiçbir ülke Washington perspektifinden bu denli uzaklaşıp yine de kabul görmedi’
Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) yayın organı The National’da yazan Türkiye ve Doğu Akdeniz ilişkileri uzmanı David Lepeska Ankara’ya karşı ABD’nin tutumunu “Bir babanın hovarda oğlunun eve dönüşünü kutlamak için besili dana kurban etmesi değilse de bundan o kadar da uzak değil” diye anlatıyor. Çünkü Lepeska’ya göre Batı eksenindeki hiçbir ülke Washington’un perspektifinden bu denli uzaklaşıp da yine de her şeye rağmen böyle karşılanmadı. Yani özetle Lepeska Türkiye’nin Batı ekseninin “şımarık ve hovarda” çocuğu olduğunu ima ediyor, Turak da bu pozisyonun elementlerini ele alıyor.
Turak “Görünüşe göre Türkiye sınırları zorlamayan eşsiz bir konuma sahip” diyor ve bazı ABD’li senatörlerin daha sıkı hesap verebilirlik çağrılarına rağmen Ankara’nın tek bir İsveç hamlesiyle yoluna devam ettiğini vurguluyor.
Analistler bir ülkeye müttefikleri ve ortakları tarafından stratejik veya ekonomik düzeyde ne kadar çok ihtiyaç duyulursa o ülkenin yaptıklarından paçayı o denli kolay kurtarabileceğini belirtiyor. Yazıda Türkiye’nin NATO’nun ABD’den sonra en büyük ikinci ordusuna sahip olduğu belirtilerek İncirlik üssünün Batı’nın Ortadoğu’ya yaptığı sortiler için önemli bir kalkış noktası olduğu ve hatta 50 kadar Amerikan nükleer savaş başlığına ev sahipliği yaptığına dikkat çekiliyor. Albright Stonebridge Group’un kıdemli danışmanlarından Hakan Akbaş CNBC’ye “Türkiye, Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan ve Karadeniz’e erişimi kontrol eden jeostratejik konumu göz önüne alındığında tarih boyunca çok önemli bir NATO üyesi olmuştur” dedi. Yazıda Türkiye’nin küresel gıda ve tarım ticareti ile askeri lojistik için önemli bir deniz yolu olan İstanbul Boğazı’nı kontrol ettiğine de vurgu yapıldı.
‘Türkiye’nin stratejik değeri, askeri rolünün ötesinde’
Ancak yazıda Rusya, Suriye, Irak ve İran’a yakın kilit bir noktada bulunan Türkiye’nin bölgesel güvenlikte öne çıkan bir oyuncu ve küresel pazarlar için kritik öneme geçiş ülkesi olduğu vurgulanarak NATO açısından stratejik değerinin askeri rolünün ötesine geçtiği ifade edildi. Bu da bir örnekle anlatıldı: “Türk hükümetinin Rusya’yla dostluğu birçok NATO üyesini rahatsız ediyor, ama Karadeniz tahıl anlaşmasında aracılık yapma ve Ukrayna ile Rusya arasındaki esir takası gibi şeyler yapmasına da olanak sağlıyor.”
Washington’un Türkiye’ye F-16 satışını hızla ilerletme kararının “ABD’nin iyi niyet jesti ve Türkiye’nin ittifak içindeki kritik rolünün kabulü olarak görülebileceği” belirtilen yazıda “Batı’nın Türkiye’yi Rusya’ya karşı kendilerine daha yakın tutmasının bölgesel istikrarı dengelediği” ifade edildi.
Analizde stratejik zorunlulukların çoğu zaman tarafların taviz vermesine yol açtığı vurgulanırken NATO ve Türkiye arasında hala gerilimi yüksek tutan konulara da değinildi. “Türkiye ile başta ABD olmak üzere NATO müttefikleri hala bazı hassas alanlarda anlaşmazlık yaşıyor” denen yazıya göre Washington, Ankara’nın Rus S-400 füze savunma sistemini satın almasının NATO’nun savunma sistemleri için bir güvenlik riski oluşturduğunu söylüyor, Ankara da PKK’nın Suriye’deki çatı örgütü SDG desteğini kınıyor.
Yazıda bu nedenlerle zaten yüksek olan gerilimin en küçük olayla yeniden tırmanabileceği ifade ediliyor.