Ortadoğu’da şu anda tüm gözler Gazze ve Lübnan’daki olaylara odaklanmış olsa da aslında Suriye ve Ürdün sınırında bambaşka bir çatışma sürüyor. Bu çatışmanın sebebi amfetamine benzeyen bir uyuşturucu olan captagon. Aslında Suriye ve Ürdün sınırındaki uyuşturucu mücadelesi sadece bu iki ülkeyi değil bölgedeki diğer ülkeleri de etkiliyor. Öyle ki Arap ülkeleri uyuşturucu belasından kurtulmak için 11 yıldır iç savaş nedeniyle dışladıkları, yalnızlığa ittikleri Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı yeniden aralarına almaya bile göz yumdu.
Wall Street Journal’ın haberine göre Captagon sosyal sınıf dinlemiyor. Taksi şoförleri de, militanlar da, öğrenciler de, üst düzey yöneticiler de çeşitli sebeplerle bu bataklığa batmış durumda. Uyuşturucuya talep bu kadar yüksek olunca milyarlarca dolarlık uyuşturucu ağları oluştu. Captagon ticaretinden faydalananların başında Lübnan Hizbullahı ile Esad yönetiminin geldiği iddialar arasında. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Kuveyt ve Bahreyn üç yıl önce Lübnan’la tüm diplomatik ilişkileri kestiklerini açıkladıklarında sebep olarak Hizbullah’ı göstermişti. Riyad’a göre Lübnan’ın gümrük kapılarını ve limanları ele geçiren Hizbullah dünyaya uyuşturucu sevkiyatını rahat rahat yapabiliyor.
Çiftçiler için ‘yeşil altın’
Zaten captagon’un merkezinin de çoğunlukla Şii ve Sünni Arapların yaşadıkları Bekaa Vadisi olduğu uzun zamandır bilinen bir şey. Captagon 1960’larda Almanya’da narkolepsi, depresyon ve dikkat eksikliği bozukluğunu tedavi etmek için üretilen bir ilacın markasıydı. Ama 1986’da çoğu ülkede yasaklandı. Bulgar suç grupları üretimi 1990’larda Hizbullah’ın kalesi olan Bekaa Vadisi’ne taşıdı. Suriye’deki iç savaş, Lübnan’daki siyasi ve ekonomik çöküşle birleşince bölge uyuşturucu merkezi haline geldi.
Üç yıl önce Lübnan İçişleri Bakanlığı’nın İç Güvenlik Kurumu’ndan emekli Tümgeneral Naci Malayib Anadolu Ajansı’na devlet kurumlarının güvenlik açığından faydalanan Hizbullah’ın Lübnan ve Suriye sınırı üstünde uyuşturucu üretip sattıklarını anlatmıştı. Lübnan Tarım Bakanı Abbas Hacı Hasan da 15 Kasım 2021’de hint kenevirini “yeşil altın”a benzeterek dolaylı olarak kenevirin bu bölgede üretildiğini kabul etmişti.
Altın yanlış bir benzetme sayılmaz. Bundan üç yıl önce bölgede kenevir eken çiftçiler bitkinin kilosunun tarladan 400 dolara, yurt dışına çıkınca da üç bin dolara satıldığını söylüyordu. Üstelik yılda sadece üç kez sulanan kenevirde gübre de kullanılmadığı için maliyeti fazla olmuyor. Uyuşturucuyu bir yerden bir yere taşıyanların kazancı ise çiftçilerden çok daha fazla: 10 bin dolar.
Washington’daki düşünce kuruluşu New Lines Institute, küresel captagon pazarının yaklaşık 5,7 milyar dolar değerinde olduğunu söylüyor. Bu da Avrupa’daki kokain pazarının yarısından fazlasına tekabül ediyor. Captagon ticaretini izleyen Siyasi ve Ekonomik Ağlar Gözlemevi’ne göre Esad yönetimi 2020-2022 yılları arasında captagondan yıllık ortalama 2,4 milyar dolar gelir elde etti ki bu da Suriye’nin milli gelirinin dörtte biri ediyor.
Suriye bu işin neresinde?
Esad yönetiminin rolüyle ilgili de geçen yıl BBC tarafından ortaya birtakım iddialar atılmıştı. Bu iddiaya göre Suriye’nin güneyindeki Suweyda’da Temmuz 2022’de Esad yönetimine bağlı Raji Falhout adındaki bir askerin karargahı başka bir grup tarafından basıldı. Baskın sırasında içinde dağıtıma hazırlanmış captagon haplarının olduğu anlaşılan torbalar, hap basmak için kullanıldığı düşünülen makineler, Falhout’un Suriye ordusundan olduğunu gösteren bir kimlik kartı ve kilidi olmayan cep telefonu bulundu. En önemlisi de Esad’ın kardeşi Mahir Esad’ın yönettiği Dördüncü Tümen’in bu uyuşturucuları taşıdığı yönünde iddialar olması. Oysa bugüne kadar Esad yönetimi bu işin içinde olduğunu reddediyordu.
Captagonun etken maddesi, soğuk algınlığı ve grip ilaçlarında sık bulunan psödoefedrin. Birleşmiş Milletler’e göre Suriye 2020 yılında beredeyse 50 bin kilo psödoefedrin ithal edeceğini açıkladı. O zamanlar 10 yılı aşkın süredir savaşta olan ve hem sağlık sektörü hem de ilaç endüstrisi çöken Suriye’nin neden bu kadar fazla psödoefedrin istediği açıklanmamıştı.
Uyuşturucuyla mücadelede Ürdün ön saflarda
Ürdün uyuşturucuyla mücadele kapsamında Suriye sınırından uyuşturucu akışını önlemek için ordusunun yaklaşık üçte birini görevlendirmiş durumda. Kaçakçılar uyuşturucuyu sınırdan geçirebilmek için çok çeşitli yollar bulabiliyor. Mesela kamyonlara zulalayabiliyor ya da kadın ve çocuklara para vererek ceplerini ve ayakkabılarını bu uyuşturucularla doldurabiliyorlar. Çölde yöntem daha farklı. Uyuşturucular ya mancınıkla sınır duvarından öbür tarafa atılıyor ya da dronlar kullanılıyor. Sis ve tozun geceleri görüş mesafesini en aza indirdiği kış aylarındaysa yaya olarak gizli gizli sınır değiştiriyorlar. Hatta kaçakçılar neredeyse 60 gram kristal meth taşıyabilecek şekilde eğitilmiş posta güvercinleri bile kullanıyor.
New Lines Intitute’e göre Gazze savaşı başlarından beri Ürdün’ün Suriye sınırında ele geçirdiği captagon sayısı dört kat arttı. Uyuşturucuların yanında ele geçirilen bir diğer şey de silahlar. Uyuşturucuyla mücadele kapsamında sınırdaki en kanlı olay ocak ayında meydana geldi. Ürdün sınırının 24 kilometre kuzeyindeki Orman köyünde iki patlama oldu, bu patlamalarda beşi kadın, ikisi çocuk 10 kişi hayatını kaybetti. Ürdün’ün uyuşturucuyla mücadele ekibi geçen yıl 35 bin kişiyi uyuşturucu suçlamasıyla tutukladı. Ürdünlü yetkililer haziran ayında Suudi Arabistan’ı hedef alan ve 200 milyon dolar eden 10 milyon hapı iki kaçakçılık operasyonunda çökertti.
Avrupa’da lüks bir uyuşturucu rehabilitasyon kliniği olan The Balance’ın kurucusu ve başkanı Abdullah Boulad, Wall Street Journal’a hastalarının çoğunlukla Batı’daki eğitimlerinden ya da iş hayatından döndükten sonra kendi ülkelerinin kısıtlı sosyal ortamına alışmakta zorlanan varlıklı Körfez Arapları olduğunu söylüyor.
Hem silah hem diplomasi yolu
ABD Hazine Bakanlığı, ekim ayında Esad yönetimi ve Hizbullah çıkarına captagon üretimi ve kaçakçılığına karıştığı iddia edilen üç kişiye yaptırım uyguladı. Bu kişilerden biri Suriye’deki bir fabrikatördü. ABD’ye göre bu fabrika paravan şirket olarak kullanılıyor ve uyuşturucuları endüstriyel kağıt ruloları içinde gizleyerek Avrupa’ya gönderiyor. ABD Ürdün’e captagonla mücadele için asker göndermemiş olsa da uydu güdümlü bomba tedarik ettiği biliniyor. Ayrıca Ürdünlü güvenlik güçlerine havadan gözetleme sensörleri, insansız hava araçlarının nasıl kullanılacağı ve iletişimin nasıl kesileceği konusunda tavsiyelerde bulunuluyor.
Ancak Ürdün diplomasi yolunu da kullanmak istedi. Geçen yıl Esad yeniden Arap Birliği’ne dahil edildi. Burada umut ettikleri şey, Esad artık yalnızlaştırılmayıp yeniden ticari anlaşmalara dahil edilirse uyuşturucu ticaretini bırakacağıydı. Ancak değişen bir şey olmadı. Ürdünlü yetkililer Suriye’nin başta işbirliğine açık pozları kesmesinin göstermelik olduğunu söyledi. Ürdün Dışişleri Bakanlığı’na göre Ürdün Başbakan Yardımcısı Eymen Safadi, geçen ayın başlarında Esad ile uyuşturucu kaçakçılığını görüşmek için bir araya geldi.