Yıl 2019. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping resmi ziyaret için İtalya’ya geldiğinde Roma’nın simge yapılarını gördüğü özel bir tur yapıldı, şerefine opera sanatçısı Andrea Bocelli’nin sahneye çıktığı bir akşam yemeği düzenlendi. Kısacası gösterişli ve sıcak bir şekilde karşılandı. Bu ziyaretin ardından İtalya Çin’in İpek Yolu’nu yeniden canlandırma projesi olan Kuşak ve Yol’a dahil edilen ilk ve tek G7 ülkesi oldu.
Şi beş yıl sonra Avrupa’ya ilk ziyaretini yapıyor. Ancak bu kez sıcak karşılanıp karşılanmayacağı muamma. Şi’nin altı günlük Avrupa turu Fransa’da ihtişamlı bir törenle başlasa da Avrupa genelinde Çin’e bakışın değiştiği su götürmez bir gerçek.
Soruşturmalar, tutuklamalar…
Ziyaretten haftalar önce Avrupa Birliği Çin ile ilgili ticaret soruşturması başlattığı gibi güvenlik ekipmanı üreten Çinli Nuctech’in Avrupa’daki ofislerine baskın düzenledi. Almanya ve İngiltere de son günlerde Çin ile bağlantılı casusluk suçlamasından en az altı kişi tutukladı. İtalya mart ayında Çin’e darbe vurarak Kuşak ve Yol projesinden resmen çıktı.
Bu gelişmelerin ardında iki temel sebep yatıyor. Öncelikle Çin’in hem ucuz hem de fazla fazla ürettiği mallar Avrupa ve ABD’nin pahalı ürünlerine tercih ediliyor. Bu da Avrupa’nın Çin’i potansiyel tehlike olarak görmesine neden oluyor. İkinci olarak Çin’in Ukrayna savaşında Rusya ile bağlarını derinleştirmesi Avrupa için endişe yaratıyor.
Ukrayna savaşı konusunda Şi’nin bu hafta görüşmelerinde kendini arabulucu rolüne konumlandırmaya çalışacağı düşünülüyor. Çin Rusya ekonomisinin ayakta kalmasına destek verip savunma alanında ihtiyaç duyduğu parçaları tedarik ederken Ukrayna’ya da dron satıyor. İki ülkeyle de ilişkilerini sürdürdüğü için arabuluculuğa talip oluyor. Ancak Batı, Çin’in Rusya’yı durdurmak için elinden geleni yapmadığını düşündüğünden arabuluculuk teklifine şüpheyle yaklaşıyor.
Neden üç ülke?
Şi’nin Fransa, Sırbistan ve Macaristan’ı kapsayan gezisi Avrupa’nın bazı bölgelerinde Çin’e hâlâ kucak açıldığını göstermek için bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Görüşmelerin yapılacağı ülkelerden Fransa, Çin ile ilişkilerin tamamen kopmamasından yana olduğunu birçok kez dile getirdi; Sırbistan ve Macaristan Rusya’ya karşı diğer Batı ülkelerinden farklı olarak ılımlı yaklaşıyor.
Uzmanlar Şi’nin Sırbistan ve Macaristan’ı seçmesinin kasıtlı olduğunu düşünüyor. Zira savaşa daha ılımlı bakan bu iki ülkede Şi’nin diğer Avrupa ülkelerinde işittiği eleştirilere maruz kalmayacak. Bu arada Şi’nin Belgrad ziyareti NATO’nun bu başkentteki Çin büyükelçiliğini bombalayarak üç kişinin ölümüne neden olduğu olayın 25’inci yıldönümüne denk geliyor. Büyükelçilik NATO’nun 1999 baharında Balkanlar’da yürüttüğü harekâtta hedef olmuştu. ABD olayın kaza olduğunu söylese de Beijing NATO’ya sert tepki vermişti. Şi’nin Belgrad’da o olayı hatırlatması Çin ile NATO arasındaki derin ayrılıkların altını çizebilir. Beijing de Rusya gibi NATO’yu Amerika’nın had bilmezliğinin bir simgesi ve Avrupa’nın güvenlik sorunlarının kaynağı olarak görüyor.
Şi’nin diğer ziyaret duraklarının da sembolik önemi var. Örneğin Fransa ziyareti iki ülkenin diplomatik ilişkilerinin başlamasının 60’ıncı yılında, Macaristan ziyareti de ilişkilerin başlamasının 75’inci yılında gerçekleşiyor.
Tavizler verilecek mi?
Şi bugün hem Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron, hem de Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile görüşmeyi planlıyor. Von der Leyen AB’nin kilit teknolojilerini sağlama alma endişeleri nedeniyle tedarik zincirinden Çin’i çıkarma çağrısına öncülük eden ve Çin’in Avrupa’ya elektrikli otomobil ithalatına karşı açılan soruşturmayı yürüten isim. Von der Leyen geçen ay “Biz adil rekabeti seviyoruz. Hoşumuza gitmeyen şey Çin’in piyasayı sübvanse edilmiş elektronik araçlarla doldurması. İşte biz buna karşı mücadele ediyoruz. Rekabete evet, dampinge hayır. Sloganımız bu olmalı” dedi.
Beijing özellikle emlak sektöründe yaşadığı sıkıntılardan sonra Avrupa’nın ticari endişelerini giderme konusunda hevesli sayılmaz. Ama bir yandan da Avrupa’nın ABD ile daha da yakınlaşmadığından emin olmak istiyor. Şi sürpriz tavizler vermeye hazır olmadıkça Avrupa’da soğuk karşılanmaya devam edebilir.
Çin de bu yılın başlarında AB’ye misilleme olacak şekilde AB’den ithal edilen brendi fiyatları için soruşturma başlattı. Bu hareket Fransa’nın konyak sektörünü vurabilir. Dolayısıyla bu ziyaretlerin Şi’nin alttan alacağı şeklinde görülmemesi daha doğru olacaktır. Şi muhtemelen görüşmelerde Avrupa’nın “Çin tehlikesinden kendini arındırma” hareketinin kıta için esas tehlike olacağı mesajlarını vermeyi, Çin’in arz fazlası ürünleriyle ilgili endişeleri de elektrikli araçlarının fosil yakıt kullanımını azaltmakta oynayacak rolünü vurgulayabilir.
Zira Şi geçen ay Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile görüşmesinde de benzer bir söylem kullandı. Scholz’un ziyareti Çin’e karşı daha yumuşak başlı davranması nedeniyle Batı’da tepkiyle karşılandı ancak Alman iş insanlarının Çin’deki yatırımları düşünüldüğünde Scholz’un sert bir tavır takınmasının kendi çıkarlarına zarar vereceği ortada.