Rusya Devlet Başkanı Putin, UCM tarafından hakkında çıkarılan tutuklama kararının ardından yeni yeni ülke ziyaretlerine başlıyor. Kırgızistan'dan sonra bu sefer Çin'e giden Putin, kendi deyimiyle 'dostu' ve Çinli mevkidaşı Şi ile bir araya geldi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile görüşmek üzere Beijing’e geldi. Şi, ‘sevgili dostu’ Putin’i Çin’in üçüncüsü düzenlenecek Kuşak ve Yol Girişimi forumuna davet etmişti. Putin, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın başladığı 24 Şubat 2022’den beri ilk kez Çin’e gitti.  Putin ve Şi Beijing’de bir araya geldi. Beijin’de liderler aile fotoğrafı çekimine de katıldı.

Kuşak ve Yol forumunda 130 ülkenin lideri, Şi’nin imza attığı uluslararası projeleri tartışacak ancak forumda tartışılacak projelerin İsrail-Hamas arasındaki savaş ve Rusya’nın Ukrayna’ya işgalinin gölgesinde kalması bekleniyor.

Putin’in gündeminde Avrupa’ya giden Rus doğalgazının Çin’e yönlendirilmesine yardımcı olacak Sibirya’nın Gücü 2 doğalgaz boru hattı projesi var. Moğolistan üzerinden bir boru hattı inşa edilmesini gerektiren projeye Beijing’in desteğinin ne büyüklükte olduğu belli değil.

Ne var ki İsrail ve Hamas arasındaki savaşın öngörülemeyen etkilerinden biri de doğalgazın küresel fiyatı olacağından anlaşmanın tamamlanması daha da güçleşiyor. London Stock Exchange Group’un baş enerji analisti Yan Qin, “Şu anda bir fiyat anlaşması yapamayacak kadar çok belirsizlik var” diyor.

Ortadoğu’daki savaşın ortasında bir küçük ziyaret

İki lider bugün bir araya geldi. Şi ve Putin’in Batı egemenliğindeki küresel düzene meydan okuyan ortaklıklarının gücünü göstermeye çalışması bekleniyor. Sözkonusu ‘Batı karşıtı koalisyon’ buluşması ise Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği, İsrail’in Gazze’ye hava saldırıları düzenlemesine neden olan savaşın yaşandığı bir döneme denk geliyor. Rusya, Çin ve ABD arasındaki oldukça karmaşık ilişkiler, üçünün de nükleer silahı var, Ortadoğu’daki krizle iyice karışık hale geliyor. ABD desteğini İsrail’den yana kullanırken, Putin mevcut çatışmadan ABD’yi sorumlu tuttu.

Hem Rusya hem de Çin, Hamas’ı doğrudan kınamak gibi bir adım atmadı. Her iki ülke de bunun yerine şiddetin sona erdirilmesini ve iki devletli çözüm önerinin yeniden canlandırılmasını istedi. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, hafta sonu yaptığı açıklamada İsrail’in Gazze’deki saldırılarıyla çok ileri gittiğini söyleyerek İsrail’i kınadı. Putin de pazartesi günü Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinde Gazze Şeridi’ndeki insani felaketin önlenmesini istedi.

Çin ve Rusya’nın İsrail-Hamas çatışmasındaki tutumu jeopolitik hırslarının da bir yansıması. Her iki ülke de kısmen petrol zengini Arap dünyasının yanındaki konumunu güçlendirmeye çalışıyor. Her iki ülkenin de ABD’ye karşı ortak bir kininin olması, iki lideri yakınlaştıran bir unsur oldu.

Bu arada iki liderin görüşmesi ABD ve Çin arasında ilişkilerin nasıl normalleşebileceği konusunun tartışıldığı bir döneme de denk geliyor. Geçen hafta ABD Senatosu’nun Çoğunluk Lideri Chuck Schumer, Şi ile bir araya gelmiş ve Çinli liderden Putin ile arasına mesafe koymasını talep etmişti. Çin bu tavsiyeye kulak asmak yerine Putin’i Beijing’e davet etti.

İki dost yan yana

Putin, Beijing ziyareti öncesinde Çin devlet medyasına verdiği demeçte, “Başkan Şi Cinping bana dostum diyor, ben de ona dostum diyorum” demişti. Çin, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından hakkında tutuklama kararı çıkarıldığından beri Putin’in ziyaret ettiği ilk ülkelerden biri. Rus lider bu ayın başlarında da Kırgızistan’ı ziyaret etmişti. Her iki ülke de UCM’ye taraf olmadığı için Putin’i yargılanması için Lahey’e teslim etmek zorunda değil.

Zaten Ukrayna savaşının başından beri de Beijing, Moskova ile işbirliğine yönelik eleştirilere kulak tıkayarak, bunun uluslararası normları ihlal eden bir şey olmadığını ve Çin’in istediği ülkeyle işbirliği yapma hakkına sahip olduğunu vurguluyordu.

Çin ve Rusya arasındaki ticaret, yılın ilk dokuz ayında yüzde 30 arttı, 2023 yılındaki toplam ticaretin geçen yılki 190 milyar dolarlık rekoru kırması bekleniyor. Rus petrol ihracatının üçte birinden fazlası artık Çin’e gidiyor ve bu da Kremlin’in savaş finansmanının büyük bir kısmı için kaynak sağlıyor. İki liderin görüşmesinde de bu konu, öne çıkan başlıklar arasındaydı. Putin, Rusya ile Çin arasındaki ticaret cirosunun yıl sonunda 200 milyar doları aşacağını söyledi. Çin lideri, ikili ticaret hacminin tarihi rekorlara ulaştığını ve siyasi güvenin derinleştiğini doğruladı.

Hem Çin hem de Rusya bakımından bu ilişki kazan kazan şeklinde ilerliyor. Savaşın uzaması Rusya’nın ekonomik ve diplomatik olarak Çin’e bağımlı, Orta Asya’daki jeopolitik çıkarlarının örtüştüğü bölgelerde Beijing’e karşı koyamayacak kadar da dikkati dağınık bırakıyor. Öbür yanda da Çin’in varlığı Rusya için Batılı müşterilerinden boşalan koltuğun dolması anlamına geliyor.

Tabii yine de bu ilişkinin Çin için bazı sıkıntıları olabilir. Kuşak ve Yol Girişimi ilk başlatıldığında Şi bunun hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için fırsat kapısı olarak tanıtmıştı. Pek çok Batılı lider girişime sıcak bakmazken, Putin’in varlığı Çin için durumu daha da zorlaştırıyor.

Council on Foreign Relations’da Asya çalışmaları alanında çalışan David Sacks WSJ’ye verdiği demeçte, “Çin, Kuşak ve Yol’u kullanarak Batı Avrupa’ya gerçek bir giriş yapmayı, AB’yi bölmeyi ve Çin politikası konusunda transatlantik ilişkilerde bölünme yaratmayı umuyordu. Ancak Rusya’ya verdiği destek bu hedefini tamamen baltaladı. Avrupa ülkeleri artık Çin’e şüpheyle bakıyor” dedi.

Bu yabancılaşma Beijing’in dikkate alması gereken bir sorun çünkü ülke hâlâ her yıl ABD ve Avrupa’ya yüksek miktarlarda mal ihraç ediyor ve ticari bağlarını rayında tutmak için istikrarlı bir diplomatik bağlantıya ihtiyacı var.

Zelenski, Rusya işgalinden beri ilk kez NATO karargâhında… ‘Kış korkusu’