Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 10 gün sürecek Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu görüşmeleri için gittiği ABD’de şimdiye kadar milyarder Elon Musk, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Polonya Cumhurbaşkanı Andrzej Duda, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun ve Gürcistan Başbakanı Irakli Garibaşvili ile görüştü.
Bu yoğun programına üç ayrı etkinlik de sığdıran Erdoğan; Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC), İletişim Bakanlığı ve SETA’nın düzenlediği yuvarlak masa toplantısı ve Concordia Zirvesi’nde konuşma yaptı. Bu etkinliklerde pozitif, yapıcı bir dil kullanan Erdoğan’ın daha sonra mülakat verdiği PBS kanalına yaptığı açıklamalarda daha sert bir dil kullanması dikkat çekti.
Gazeteci Amna Nawaz’a söyleşi veren Erdoğan’ın özellikle F-16 ve hapiste tutulan HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, iş insanı Osman Kavala ve gazeteci Sedef Kabaş hakkındaki soruya sinirlendiği görüldü.
‘Bob Menendez Erdoğan’ı tanımıyor’
Erdoğan’ın temmuz ayındaki NATO zirvesinde, ‘İsveç meselesinin TBMM’de görüşüleceğini’ söylemesinin hemen ardından ABD’de Türkiye’ye verilmeyen F-16’lar gündeme gelmiş, ABD Başkanı Joe Biden’ın senatörlere bu konuyu hızlandırmaları konusunda direktif verdiğine yönelik bir haber çıkmıştı. Nawaz Erdoğan’a İsveç’in NATO üyeliğiyle Türkiye’ye F-16 verme kararı arasında bir bağlantı olduğunu düşünüp düşünmediğini sordu. Kendi görüşüne göre bağlantı olmaması gerektiğini dile getiren Erdoğan, “Biden, bu konuda kararı Kongre’nin vereceğini söyledi. Biz de her zaman diyoruz ki bizim de Türkiye Büyük Millet Meclisimiz var. Yani bu konulara parlamento karar verir. Parlamento bu konuda olumlu bir karar vermezse o zaman bu hususta yapacak bir şey yok” cevabını verdi.
Bu sefer de Türkiye’ye F-16 verilmesine en şiddetli karşı çıkan isimlerden biri olan Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez gündeme getirildi. Bundan altı ay önce Menendez, ‘Rusya’ya yaptırım uygulamasına destek vermemesini, Yunanistan ile ilişkilerinin kötü olmasını, İsveç’in NATO üyeliğini engellemesini’ gerekçe göstererek Türkiye’ye F-16 verilmesine karşı çıktığını açıklamıştı.
Erdoğan, Menendez’in sözlerini yeniden gündeme getiren Nawaz’a, “Bob Menendez, Türkiye’yi tanımıyor. Öyle görünüyor ki Bob Menendez, Tayyip Erdoğan’ı da tanımıyor. Menendez’in Türkiye’ye düşmanca bir yaklaşım sergilediği görülüyor ve bizi kendi seçtiği belirli tartışma alanına çekmeye çalışıyor. Ama bunun bir parçası olmayacağız” dedi ve Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostluğun yıllardır devam ettiğini vurguladı.
Geçen yıl Yunanistan ile “Bir gece ansızın gelebiliriz” seviyesine düşen diplomatik ilişkiler, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde Atina’dan gelen yardımlarla yumuşamaya başladı. BM Genel Kurulu devam ederken Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in ikili temaslarda bulunması bekleniyor.
Tutuklu isimlerin sorulması Erdoğan’ı öfkelendirdi
Erdoğan’ın gazeteciye en çok öfkelendiği anlar ise Sedef Kabaş, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş gibi ‘üst düzey tutuklamaların’ sorulduğu anlar oldu. Nawaz, “Bu kişileri susturmaya mı çalışıyorsunuz? Sizi eleştirenler bu kadar çok kişiyi hapse atmanızın onları susturmak olduğunu ve bu kişileri kendinize bir tehdit olarak gördüğünüzü söylüyorlar. Söz konusu kişileri tehdit olarak mı görüyorsunuz?” diye sordu.
Gergin bir tonla, “Sizi bu niye bu kadar ilgilendiriyor?” diye soran Erdoğan sözlerine, “Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde bu tür kararları yargı verir. Eğer yargı bu yönde bir karar vermişse, o zaman yargının verdiği bu karara saygı duyalım. Ben yargı adına konuşacak durumda değilim” diyerek, Kavala’nın ‘protestoların finansörü’ olduğunu söyledi. Nawaz bu sefer de Kabaş’ın ‘tweet atarak kendisine eleştiri yönelttiği için tutuklanmasının ne kadar doğru olduğunu’ sorunca Erdoğan sert bir dille, “Ben onlarla uğraşacak değilim” dedi.
Daha sonra Demirtaş’ın ‘terörist olduğunu’ ve ‘200’den fazla kişinin ölümüne yol açtığını’ söyleyen Erdoğan, Nawaz tarafından sözü kesilince daha da hiddetlenerek gazeteciyi, “Kesmeye hakkın yok. Saygı duyacaksın, yargının verdiği karara saygı duyacaksın” sözleriyle uyardı.
Bu sefer, “Neden hapiste bu kadar gazeteci var?” sorusunu duyan Erdoğan, Nawaz’a verileri sorunca gazeteci, “Gazetecileri Koruma Komitesi’ne göre 2021’den 2022’ye doğru hapisteki gazetecilerin sayısı iki katına çıktı. 2021’de 18 kişi tutukluyken, 2022’de 40’tan fazla kişi hapse atıldı” yanıtını verdi. Erdoğan bunun üzerine, “Eğer teröre destek verdiyseler, onlar terörü destekliyorlarsa, dünyanın neresinde özgürce yaşayabilir veya dolaşabilirler? Bu insanlar terörü destekliyor ve bu kişiler hakkında yargı kararını veriyor” dedi.
‘Batı ne kadar güvenilirse Rusya da o kadar güvenilir’
Erdoğan bu ayın başlarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i tekrardan Tahıl Koridoru Anlaşması’na dönmeye ikna etmek için Soçi’ye gitmişti. Ancak bu anlaşmadan bir sonuç alınamamış, Putin bunun yerine Katar finansmanıyla 1 milyar ton Rus tahılının Türkiye üzerinden Afrika’ya gönderilmesi çözümüyle çıkagelmişti.
Nawaz, Putin’in sözünü tutacağına güvenip güvenmediğini sorunca Erdoğan, “Benim Putin’e güvenmemem için hiçbir sebep yok. Batı ne kadar güvenilirse Rusya da en az o kadar güvenilirdir. 50 senedir bizi kapısında bekleten AB’dir. Şu anda Batı’ya ne kadar güveniyorsam Rusya’ya da o kadar güveniyorum” yanıtını verdi.
Bu sefer Nawaz Türkiye’nin Rusya ve ABD arasından hangisiyle olan ilişkisinden daha fazla fayda sağladığını sorunca Erdoğan, böyle bir sorunun siyasi bir lidere sorulmaması gerektiğini söyleyerek gazeteciyi azarladı. “Benim mümkün mertebe siyaset anlayışım, dünya genelindeki her ülkeyle ‘kazan-kazan’ senaryosuna dayalı bir bağlam oluşturmaya dayanıyor” diye devam eden Erdoğan, “ABD ile nasıl iyi ilişkilere sahipsem aynı şekilde Rusya ile de iyi ilişkilere sahip olacağım. AB üyesi ülkelerle de aynı yaklaşımla ilişkilerimi sürdüreceğim, kazan-kazan anlayışı içerisinde” diye belirtti.
‘Biz hep kendimize yetmeyi bildik’
Erdoğan’ın röportajdaki ilginç sözlerinden bir diğeri de Avrupa Birliği (AB) üyeliğiyle ilgiliydi. Erdoğan, Türkiye’den ayrılmadan önce gazetecilere verdiği demeçte, “Bizi almayacaklarsa biz de girmekten vazgeçeriz” demişti. Erdoğan’ın bu sözleri Avrupa Parlamentosu’nun birkaç gün önce kabul ettiği Türkiye Raporu’nda, ‘Türkiye böyle devam ederse AB üyeliği zor’ minvalindeki ifadelereydi.
Nawaz bu söylemlerine dayanarak Erdoğan’a, AB üyeliğinden vazgeçmeye hazır olup olmadığını sordu. “AB olumlu bir karar verirse bunu memnuniyetle karşılarız” diyen Erdoğan, “Türkiye son 50 yıldır AB’nin kapısında oyalandırılıyor. Biz her zaman kendi kendine yeten bir ülke olduk. Hiçbir zaman AB’nin katkılarına ya da desteğine muhtaç olmadık, buna ihtiyacımız yok” vurgusunda bulundu.