Birleşmiş Milletler Genel Kurulu yaptığı oylamada Filistin’e BM nezdinde ek ayrıcalıklar tanınmasını kararlaştırdı ve Güvenlik Konseyi’ne geçen ay ABD’nin vetosunun ardından Filistin’in tam üyelik talebini yeniden değerlendirmesi çağrısında bulundu. Karar 143 lehte, 9 aleyhte ve 25 çekimser oyla kabul edildi.
Beklendiği gibi ABD Filistin’in teklifine karşı oy kullandı. Washington 18 Nisan’da da Filistin’i Birleşmiş Milletler’in 194. üyesi yapacak olan ve geniş destek gören Güvenlik Konseyi kararını veto ederek engellemişti.
Filistin şu anda Vatikan’ın sahip olduğu üye olmayan gözlemci devlet statüsünde. Genel Kurul’da oy kullanamıyor ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) gibi BM organlarına katılabiliyor.
Genel Kurul’dan onayı alan karar Filistin’in “üyeliğe ehil” olduğunu belirtiyor ve Güvenlik Konseyi’ne “konuyu olumlu bir şekilde yeniden değerlendirmesini” tavsiye ediyor.
Karar ayrıca Filistin’e BM’ye tam üyelik dışında birtakım ek hak ve ayrıcalıklar da tanıyor. Bunlar arasında üye devletler arasında alfabetik sıraya göre oturma hakkı ve önerilere eş sponsorluk yapma hakkı da yer alıyor.
Tasarıda Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve devlet kurma hakkı bulunduğuna atıf yapılarak, BM Genel Sekreteri’ne (Antonio Guterres) kararın uygulanması için gerekli adımları atması çağrısı yer aldı. Uluslararası toplumun gecikmeden 1967’de başlayan İsrail işgalini sonlandırmaya ilişkin çabalarını artırması çağrısı yapılan kararda barışçıl ve kalıcı çözüm için uluslararası hukuk ve ilgili BM kararlarının uygulanması gerektiği belirtildi.
Kararda Filistin’in Genel Kurul’da oy kullanma ya da BM organlarına adaylığını koyma hakkına sahip olmadığı belirtiliyor. Bu dil ABD’nin 1990’larda çıkardığı ve Filistin devletini tanıyan BM kuruluşlarına finansman sağlamayı durdurmasını öngören yasayı tetiklememek için eklenmişti.
Karar ekinde Filistin için talep edilen düzenlemelerin bazıları şu şekilde sıralandı:
“Alfabetik sıraya göre üye ülkeler arasında oturma hakkı, Filistin ve Orta Doğu konuları dışında düzenlenen oturumlarda konuşmacı olma hakkı, grup adına açıklama yapma hakkı, teklif ve değişiklik sunma hakkı, teklifleri oylamaya açma hakkı, BM Genel Kurulunun komitelerine Filistin heyetinden üyelerin seçilmesi hakkı, BM konferansları ve uluslararası toplantılara etkin katılma hakkı.”
Ekte ayrıca “Filistin devleti, gözlemci üye olarak Genel Kurul oylamalarına katılamaz ve BM organlarına aday gösteremez” ifadesine yer verildi.
BREAKING | The UN General Assembly votes in significant favor of granting full membership to Palestine, the resolution calls upon the Security Council to “reconsider the matter favourably”
Breakdown of Voting Members:
• In Favor: 143
• Against: 9
• Abstained: 25 pic.twitter.com/r1hdrmYrtD— TIMES OF GAZA (@Timesofgaza) May 10, 2024
En büyük engel ABD
Oylama öncesinde 25 Senato Cumhuriyetçisinden oluşan bir grup, ABD fonlarının Birleşmiş Milletler ve Filistinlilere “gözlemci statüsünün ötesinde herhangi bir statü, hak veya ayrıcalık” tanıyan diğer kuruluşlara gitmesini engelleyecek bir yasa tasarısı sundu.
Amerika Birleşik Devletleri uzun zamandır Filistinlilerin dünya kuruluşlarında tanınma taleplerine karşı çıkmakta. Birbirini izleyen ABD yönetimleri, öncelikle Filistinliler ile 1967’de Filistinlilerin bağımsız anavatanlarının bir parçası olarak aradıkları toprakları ele geçiren İsrail arasında müzakere edilmiş bir anlaşma olması gerektiğini söyledi.
Filistin Büyükelçisi Riyad Mansur oylama öncesinde Genel Kurul salonunda yaptığı konuşmada “Evet oyu Filistin’in varlığına verilen bir oydur” dedi.
Mansur “Bu herhangi bir devlete karşı değil, bizi devletimizden mahrum etme girişimidir. İsrail hükümetinin buna bu kadar karşı çıkmasının nedeni de budur çünkü bağımsızlığımıza ve iki devletli çözüme tamamen karşı çıkıyorlar” diye konuştu.
Bu arada söz konusu karar Filistin’e tam BM üyeliği hakkı tanımamakla beraber çok sayıda BM üyesinin desteğini göstermesi açısından önem taşıyor. Aynı zamanda kararın “emsal teşkil etmediğinin” vurgulanmasının da daha fazla destek toplamak için tasarıya eklendiği belirtiliyor.
Filistin’in yeni bir üye olarak kabul edilmesi için en az dokuz Güvenlik Konseyi üyesinin onayı ve daimi üyeler ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ya da Çin’in veto etmemesi, ardından da Genel Kurul’da üçte iki çoğunluk oyu gerekiyor.
Filistin’in tam üyelik maratonu
Başkenti Ramallah olan Filistin yönetimi 2011’de de BM’ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak BMGK’da gereken desteği alamamıştı. Filistin 2012 yılında BM “daimi gözlemci statüsü”ne kavuştu.
Filistin Yönetimi BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur 2 Nisan’da yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e bir mektup göndererek üyelik başvurularının yeniden ele alınması talebinde bulunmuştu. Guterres de 3 Nisan’da BMGK’ye mektup yazarak, Filistin’in talebinin gündeme alınması çağrısı yapmıştı.
BMGK ise 8 Nisan’da Filistin’in talebini “Yeni Üyelerin Kabulü Komitesi’ne” iletmişti. BMGK’ya üyelikle ilgili dönüş yapması gereken komite iki toplantının ardından mutabakata varamadığını duyurmuştu. Bunun ardından Cezayir, Filistin’in üyeliği için karar tasarısını müzakerelere açmıştı.
Nisan ayının ortasında da BM Güvenlik Konseyi’nde yapılan Filistin’in tam üyeliğine ilişkin tasarı ABD engeline takılmıştı. Geçici üye olan Cezayir tarafından konseye sunulan tasarıya beş daimi üye ve 10 geçici üyeden oluşan konseyde 12 üye “evet” oyu verirken 2 üye (İngiltere ve İsviçre) “çekimser” kalmayı tercih etmişti. ABD ise tasarıyı veto etmişti. Böylelikle tasarı konseyde kabul görmemişti.
Oylamanın yapıldığı salonda ABD “İlkelerimiz değişmedi” diyerek vetoyu savunurken İsrail de “New York’ta tek taraflı zorlamayla barış gelmez” demişti.