İki ay boyunca başbakan beklemek belki Belçikalılar, Hollandalılar ya da Almanlar için oldukça normal ama belli ki Fransızlar için 50 günlük bir bekleyiş siyasi bir kriz demek. Hatta öyle bir kriz ki 1958 anayasasında “istikrarlı çoğunlukları” ve “güçlü başkanları” tahayyül eden Charles de Gaulle mezarında ters dönmüş olmalı.
Fransa’nın yeni Başbakanı Michel Barnier, Fransız merkez sağcı Cumhuriyetçileri temsil eden Les Rebuplicains’in (LR) mensubu. LR, seçimleri 577 parlamento koltuğunun yalnızca 47’sini alarak tamamladı. LR tercihi, Macron tarafından “müzakereci ve güvenli bir lider” arayışının sonucu olabilir. Macron belki aşırı sağcı Marine Le Pen’e verdiği savaşta fırsatçılık yapıp sol gösterip sağ vurmuş olabilir ama Fransız liderin seçiminin akıbeti de yine Le Pen’in partisi Ulusal Birlik’e (RN) bağlı. Fakat şimdilik bu bir sorunmuş gibi görünmüyor. Çünkü, LR’nin hükümette tutunabilmesi için aşırı sağcılardan ilk yeşil ışık geldi. Sağcı lider Le Pen, X’te “Michel Barnier ilk kriterimizi karşılıyor, RN kamuoyuna hitap edebilecek biri” dedi. “E o zaman sorun ne?” derseniz, Le Pen’e karşı solla saf tutan Macron’un seçimlerinin yine Le Pen’e bağlı olması bir dönemin sonuna işaret ediyor olabilir.
Macron’un zorlu yazı
Şimdi Gaulle’ün Elysee Sarayı’ndaki koltuğunda oturan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bütün yazını kendi yarattığı siyasi krizi çözmeye çalışarak geçirdi. Macron, aşırı sağın Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki zaferi ardından bir kumar oynayıp, parlamentoyu feshetmişti. Haziran ayından bu yana hükümet kurulamayan Fransa ise içinde bulunduğu siyasi krizi katlayacak yeni bir haberle karşı karşıya kaldı. Parlamento seçimlerinde galip gelen sol bloğa rağmen Macron, başbakanı merkez sağdan atadı. Muhafazakar Michel Barnier, 73 yaşında başbakanlık koltuğuna oturdu.
Barnier’in partisi Les Républicains (LR), son seçimleri 577 parlamento koltuğunun yalnızca 47’sini alarak tamamladı. LR’nin hükümetteki kaderi aşırı sağcı Marine Le Pen’in partisi Ulusal Birlik’in koalisyonu kabul edip etmemesine bağlı. Macron, Barnier tercihiyle iktidardaki kaderini aşırı sağın ellerine bırakmış gibi görünüyor.
Macron Haziran ayında parlamentoyu feshettiğinde seçim galibi Yeni Halk Cephesi (NFP) başbakanın kendi adaylarından seçilmesini istemişti. NFP sosyalistler, yeşiller, komünistler ve aşırı solcuları oluşturduğu bir koalisyon.
Partiler hükümetten neden bu kadar çabuk vazgeçti?
The Guardian‘dan Paul Taylor’a göre hükümetin kurulamamasının ana nedeni Fransa siyasetinde kimsenin Macron’un “onurunu kurtarmaya” niyetli olmaması. Fransa, hükümet kriziyle beraber siyasi krize girdi, anlaşılana göre Barnier ataması da bu krize tuz biber olacak. Sağ dahil hiç kimse bütün bu krizleri yönetmekten aciz kalmış Macron’a destek vererek siyasi sermayesini harcamak istemiyor. Özellikle bir sonraki hükümetin ekonomik anlamda alması gereken önlemler düşünüldüğünde, çok sayıda parti için muhalefet sıraları hükümet koltuklarından çok daha iyi bir seçim.
Hükümete dair bu isteksizliğin bir diğer sebebi de 2026’da yapılacak belediye seçimleri ve onun ardından gelecek 2027 başkanlık seçimleri. Macron’un bir türlü başbakan atayamaması Macron’un erken istifa edeceği yönünde bazı spekülasyonları da ortaya çıkardı. Bu iddialar reddedilse de Fransa siyaseti her ihtimale karşı Macron’la “ortak” olmaktan çekiniyor.
Barnier’in “alameti farikası”
Barnier, 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesi arasında oldukça zor geçen İngiltere’nin AB’den çıkma (Brexit) müzakerelerini yürütmüştü. Macron’un tercihini Barnier’den yana kullanmasının belki de en büyük sebebi bu. Yeni başbakan, AB’nin sancılı süreçlerinde “sorunları çözen adam” olarak biliniyor.
Eski Dışişleri Bakanı ve başmüzakereci Barnier, Fransız bürokrasisinin çeşitli kademelerinde de görev aldı. Şimdi 73 yaşında olan Barnier, ilk kez 1970’lerde 27 yaşındayken milletvekili olarak siyasi kariyerine başlamıştı.
Barnier, 1970’lerden bu güne uzanan siyasi kariyeri sebebiyle “Fransa’nın Joe Biden’ı” olarak biliniyor. Merkez sağ anlayışına sahip Barnier’in aşırı sağcılar arasında lakabı da “siyasi fosil.”
Barnier, Brexit’te üstlendiği görevi anlatan “My Secret Brexit Diary: A Glorious Illusion” adlı bir kitap da yazdı. Barnier, sürece dair dedikoduların doğrularını anlattığı kitabında İngiltere’yi meslektaşlarını da bol bol övmüştü.
Barnier Macron’un eski rakibiydi
Barnier, 2022 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olamayınca siyaset sahnesinden bir süreliğine çekilmişti. Yeni başbakanın o dönemki seçim kampanyası “uzlaşmış ve saygı gören bir Fransa” vurgusu taşıyordu. Kampanyası boyunca Barnier bazı AB’li hayranlarını şaşırtan yorumlarda da bulunmuştu. Güvenlikte bir “şok tedavisi” önermiş Fransa’yı anayasaya dair bir referanduma götüreceğini vaadetmişti.
Daha önce iki kez AB komisyon üyeliği ve başmüzakerecilik yapan Barnier, Fransa’nın AB ile ilişkilerinin de sağlıklı şekilde devam etmesini sağlayabilir. Ekonomi ve uzlaşma üzerine uzmanlığı, Barnier’in Brüksel’den sempati toplamasını da sağlıyor. Sciences-Po Üniversitesi’nin Siyasal İletişim Profesörü olan Philippe Moreau-Chevrolet, Barnier seçimi yeni başbakanın “uzlaşmacı karakterine” bağlı olduğunu düşünüyor.