İsrail’in Gazze’deki işgalinin 200’üncü günü. Bugüne kadar en az 34 bin Filistinli hayatını kaybetti, bazıları enkaz altında kaldığı için cesetlerine ulaşılamadı. Bazıları hava saldırılarında öldü, bazıları açlıktan. Hava bombardımanlarında savaşçı-sivil ayrımı yapılmadı; hastaneler bombalanmasa bile çevreleri bombalandı, ambulanslar hedef alındı. İsrailli askerler bugüne kadar Gazze’nin en büyük hastanelerini kuşatarak “Hamas avı”na çıktı.
Uluslararası insan hukukuna göre savaş halinde hedef alınmayacak yerlerin başında hastaneler, okullar geliyor. Çünkü buralar hava bombardımanlarından kaçınmak isteyen, saldırılarda evlerini kaybetmiş sivillerin sığındığı yerler oluyor. Ancak İsrail bu yerleri “Hamas’ın sivilleri kalkan olarak kullandığı yerler” olarak niteleyerek hedef alıyor. Hamas ise iddiaları reddediyor.
Filistin Sivil Savunma kuruluşu Şifa Hastanesi’nde toplu mezar bulunmasından iki hafta sonra şeridin güney yakasındaki Nasır Hastanesi’nin arazisinde ortaya toplu mezar çıkarıldığını söyledi. Grubun yöneticisi Yemen Ebu Süleyman CNN International’a salı günü hastane çevresinde 35 kişinin daha bulunduğunu, toplam sayının 310’a ulaştığını söyledi. 73 kişinin cesedine de pazartesi günü ulaşılmıştı. Daha öncesinde grubun sözcüsü ve arama ekibinin başındaki Raid Sakr 400 kişinin daha cesedini aradıklarını anlatmıştı.
Kuruluşun sözcüsü Mahmud Basal Han Yunus’ta bulunan cesetlerden bazılarının kelepçelenmiş, bazılarının başından vurulmuş, bazılarının da tutuklu kıyafeti giymiş halde olduğunu aktardı ve toplu mezardan İsrailli askerleri sorumlu tuttu. İsrail ordusu iddialara yanıt vermeyi reddetti.
BM devreye girdi
Bu kez Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları Ofisi devreye girdi, İsrail güçlerinin çekildiği hastanelerde bulunan toplu mezarlarla ilgili bağımsız soruşturma başlatılmasını istedi. Bunun üzerine ordu, Nasır Hastanesi “civarında” Filistinlilerin gömdüğünü iddia ettiği cesetleri çıkararak birer birer incelediklerini, bunu rehinelerin yerini tespit etmek için yaptıklarını söyledi. Ama toplu mezarlarla ilgili açıklama yapılmadı.
Ordu sözcüleri kaç cesedin mezardan çıkarılıp yeniden gömüldüğünü, nasıl öldüklerini ya da bölgede rehine izine rastlayıp rastlamadıklarını söylemedi. Zaten böyle bir bulguları olsa daha önce de yaptıkları gibi rehinelerin cesetlerini bulduklarını söylerlerdi. Buna ek olarak cesetlerin rehinelere ait olup olmadığını belirlemek için nasıl bir inceleme yapıldığını açıklamamakla birlikte “İncelememiz ölenlere saygı gösterilerek yapılıyor. Cesetlerden İsrailli rehinelere ait olmayanlar yerlerine bırakılıyor” dendi.
Toplu mezarlarda bulunan kişilerin ilkin nereye gömüldükleri bilinmiyor. İstanbul’un bir semti kadar büyük bir yerde ağır bombardıman altındaki Filistinliler yakınlarını bulabildikleri yere gömüyor. Ocak ayında Nasır Hastanesi’nden bir yetkili gazetecilere hastane çalışanlarının çatışmalar nedeniyle mezarlığa gitmeyi tehlikeli buldukları için 150 kişiyi hastanenin bahçesine gömdüklerini söylemişti. Filistin tarafı ateşkes olursa yakınlarını usulüne uygun şekilde gömmek istiyor.
Toplu mezarlara gömülenlerden birinin ağabeyi kardeşini palmiye ağacının altına geçici olarak gömdüğünü ama tekrar açıp baktığında kardeşinin naaşını bulamadığını söyledi ve ekledi: “İsrailliler gömülenleri bulup yerlerini değiştiriyor. DNA testi yapıp farklı yerlere geri koyuyorlar.”
Art arda iki hastaneye baskın
İsrail ordusu 15 Şubat’ta Nasır Hastanesi’ne baskın düzenlemiş, hastaneye sığınmış yüzlerce kişinin tahliyesini istemişti. Ancak hastane yetkilileri tedavisi devam eden hastaları tahliye etmenin zor olduğunu belirtmişti. Hem Gazze Sağlık Bakanlığı hem de hastanedeki sağlık çalışanları baskın sırasında Nasır’dan gitmeye çalışan bazı kişilere askerler tarafından ateş açılmıştı. Bazılarının öldüğü, yaralandığı söylenmişti. İsrail ordusu o dönemde bölgedeki sivillerin tahliyesi için “güvenli yol oluşturduğunu” iddia etmişti ancak sağlık çalışanlarının yönelttiği eleştirilere yanıt vermekten kaçınmıştı.
Nasır Hastanesi’ndeki mezara ek olarak daha üç hafta önce Gazze Merkez’deki Şifa Hastanesi’nde İsrail’in baskınının hemen ardından toplu mezar bulunduğu açıklanmıştı. Gazze hükümeti Şifa’daki iki mezarda 30 ceset daha bulunduğunu, bunlardan sadece 12’sinin kimliğinin tespit edildiğini bildirdi.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk “devam eden cezasızlık ortamı göz önüne alındığında” toplu mezarlarla ilgili İsrail’in değil; uluslararası soruşturmanın gerekli olduğunu söyledi. Türk’ün sözcüsü Ravina Şamdasani “Alarmı yükseltme ihtiyacı hissediyoruz çünkü çok sayıda ceset bulundu” dedi.