İran İnsan Hakları (IHR) ve Norveç merkezli Hengaw grubu verilerine göre Gazze savaşının başından bu yana İran’daki idam sayılarında korkunç artış oldu. 7 ekimden bu yana aralarında kadın ve çocukların da olduğu 127 kişi idam edildi. Ülkedeki üçüncü bir insan hakları örgütü olan İnsan Hakları Aktivistleri (HRA) bunu doğrulayarak hükümetin sadece geçen çarşamba günü yedi kişiyi idam ettiğini duyurdu.
İdamlardaki “kaygılandırıcı” artışa ilk dikkat çeken Birleşmiş Milletler’di (BM). Ekim ayında İran’da idam cezalarının infazındaki artışı kınayan BM ocak ve temmuz arasında ülkede en az 419 kişinin idam edildiğini bildirmişti. Bu 2022 yılının aynı dönemine kıyasla yüzde 30’luk bir artışı gösteriyor. Son iki ayda ise ilk yedi aydakinin dörtte biri kadar infaz oldu. İdam cezası infaz edilenlerin sayısı 700’ün üzerine çıktı.
Hem insan hakları aktivistleri, hem de idam edilenlerin aileleri dünyanın Gazze’deki savaşla meşgul olmasını fırsat bilen hükümeti muhaliflerden intikam alma amaçlı yargısız infazla suçluyor. IHR Yöneticisi Mahmud Amiri Mukaddem “Dünya savaşın başlayalı İran’da insan haklarının ne durumda olduğuna odaklanmayı bıraktı. Dolayısıyla idamlardaki büyük artışa kayda değer tepki de gelmedi” diyor. Mukaddem ekim ve kasım aylarındaki idam cezası infaz sayısının ağustos ve eylüle kıyasla iki kat arttığını söylüyor.
17 yaşındaki bir çocuk idam edildi
Son iki ay içinde idam edilenlerden biri 17 yaşındaki Hamidreza Azari. Birleşmiş Milletler (BM) geçen hafta bu çocuğun ölümünü “içler acısı” olarak niteledi. IHR cinayet suçundan hakkında idam kararı verilen Azari’nin Sabzevar cezaevinde yetkililer tarafından itirafa zorlandığını söylüyor. Ayrıca grup devlet medyasının Azari’nin ölüm haberini çocuğun yaşını “yanlışlıkla” 18 olarak açıkladığını duyurarak verdiğini iddia ediyor. İran’da 18 yaşından küçüklerin idam edilmesi hukuken yasak.
BM Zohrevand’ın da idamını kınayarak “mevcut bilgilerin, yargılamasının uluslararası insan hakları hukuku kapsamında adil yargılamanın temel gerekliliklerinden yoksun olduğunu gösterdiğini” ve idamının ardından Zohrevand’ın ebeveyninin tutuklandığına dair haberlerden “rahatsız olduğunu” belirtti.
İran hükümeti 7 Ekim’den bu yana gerçekleştirdiği idamların sayısıyla ilgili teyit talebine henüz yanıt vermedi. Ancak zaten ülkede kaç kişinin idam edildiğini açıklayan resmi bir istatistik de yayınlanmıyor, bunları hak gruplarının yayınladığı verilerden öğreniyoruz.
İranlı bir aktivist The Guardian’a verdiği demeçte “Sokaklarda ahlak polisleri nedeniyle artan kısıtlamalarla karşı karşıyayız. İdam ya da cinayet haberlerini sosyal medyada paylaşırken bile taciz ya da tutuklamalarla karşı karşıya kalıyoruz. Özgürlük talebimizin intikamını almak için uluslararası toplumun sessizliğinden faydalanıyorlar” dedi.
Ailelerine bile haber verilmiyor
Yönetime yöneltilen iddialardan biri idam cezalarının gizlice, ailelere haber vermeden ve idam cezasına çarptırılan kişiye avukat tarafından temsil edilme hakkı tanınmadan yapılıyor olması.
Uyuşturucu suçundan idam cezasına çarptırılan 27 yaşındaki Hüseyin Ali Dil Beluç 19 Ekim’de idam edildi. Ancak ailesine göre oğullarının cezası infazdan önce delil yetersizliği nedeniyle indirilmişti. Kendilerine idamla ilgili haber verilmediğini söyleyen aile oğullarını ölmeden önce görme şansının ellerinden alındığını söylüyor.
Aktivistlere danışmanlık ve hukuk eğitimi verme merkezi Dadban’da insan hakları avukatı olarak çalışan Moein Kazaeli “Bu davaların çoğunda, en azından yüzde 95’inde sanıklar avukattan yoksundu. Devrim mahkemesinin elindeki davaların çoğunda sanıkların dosyaya erişimi bile yoktu, dolayısıyla ne tür suçlamalar yöneltildiğini bilmiyorlardı” diyor.
Aktivistlere göre bu uygulamalar en çok Sistan-Belucistan, Kürdistan bölgelerinde ve ülkenin en büyük gayrimüslim grubu Bahai topluluklarında yaşayan hükümet karşıtı ve azınlık gruplarına karşı yapılıyor. İnsan hakları gruplarına göre ekim ayının başından bu yana 38 Bahai çıktığı mahkemede topluca 133 yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı.