Gazze'deki savaşın bitimiyle İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı bir harekata girişmesi ihtimali tartışılırken, Nasrallah'ın İran'a "İsrail'e karşı tek başımıza savaşırız" dediği öne sürüldü.

7 Ekim’de Gazze Şeridi’nde başlayan savaşta çatışmalar Lübnan’a da sıçrıyor. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ile Hizbullah arasında 8 Ekim 2023’ten beri yaşanan çatışmalarda en az 240 Hizbullah mensubu ve 40’tan fazla Lübnanlı sivil, 30’u aşkın Filistinli örgüt mensubu ile 6 İsrailli sivil ve 11 asker öldü.

Reuters’a konuşan yedi kaynağa göre, müttefiki Hamas Gazze’de saldırı altındayken, İran’ın Kudüs Gücü Komutanı Şubat ayında Beyrut’u ziyaret ederek İsrail’in bir sonraki hedefinin Lübnan Hizbullah’ı olması hâlinde Tahran’ın bölgedeki ana ortağına ciddi zarar verebilecek olası bir saldırının yaratacağı riski görüştü.

Kaynaklar Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani’nin Beyrut’ta Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ile Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’in güneyine düzenlediği saldırılar ve İsrail’in Gazze’ye yönelik yıkıcı misillemesinden bu yana en az üçüncü kez bir araya geldiğini söyledi.

Kaynaklara göre görüşmede İsrail’in kuzeyde, Lübnan’da kapsamlı bir saldırıya geçme ihtimali de gündeme geldi. İktidarın yakın çevresinde yer alan üç İranlı kaynağa göre böyle bir tırmanış Şii İslamcı gruba zarar vermenin yanı sıra İran’ı 7 Ekim’den bu yana olduğundan daha güçlü bir tepki vermeye zorlayabilir.

İsrail’in ezeli düşmanı olan Hizbullah son beş ay içinde İsrail’in kuzey sınırına çok sayıda roket atarak Hamas’a verdiği desteği gösterdi.

‘Nasrallah güvence verdi’

Tüm kaynaklar daha önce rapor edilmeyen görüşmede Nasrallah’ın Kaani’ye İran’ın İsrail ya da ABD ile bir savaşın içine çekilmesini istemediği ve Hizbullah’ın kendi başına savaşacağı güvencesini verdiğini söyledi. Görüşmeler hakkında bilgi sahibi bir İranlı kaynak Nasrallah’ın Kaani’ye “Bu bizim savaşımız” dediğini aktardı.

Lübnan’daki çatışmalar büyük bir tırmanıştan kaçınmak için minimal düzeyde devam etse de on binlerce insanı sınırın her iki tarafındaki evlerinden etti.

Son günlerde İsrail’in karşı saldırılarının yoğunluğu ve kapsamı artarken, müzakereciler Gazze’de geçici bir ateşkes sağlasa bile şiddetin kontrolden çıkabileceği korkusunu körüklüyor.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant Şubat ayında yaptığı açıklamada Gazze’de ateşkes sağlanması hâlinde Hizbullah savaşçılarını sınırdan kararlı bir şekilde uzaklaştırmak için saldırıları artırmayı planladıklarını belirtmiş ancak diplomasiye açık kapı bırakmıştı.

Kuzey sınırında bir savaş İsrail’i zorlayabilir

2006 yılında İsrail, Hizbullah ile Lübnan için yıkıcı olan kısa ama yoğun bir hava ve kara savaşına girmişti.

İsrail güvenlik kaynakları daha önce yaptıkları açıklamalarda İsrail’in çatışmaların yayılmasını istemediğini ancak gerekirse yeni cephelerde savaşmaya hazır olduklarını belirtmişlerdi. Fakat Kuzey sınırında topyekün bir savaş İsrail’in askeri kaynaklarını zorlayabilir.

Tahran hükümetinin görüşlerine yakın iki kaynak, İran ve Hizbullah’ın Lübnan’da geniş çaplı bir savaşın yayılma ve İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırılara yol açma tehlikesi de dahil olmak üzere ciddi tehlikelerinin farkında olduğunu söyledi.

Öte yandan ABD İran’ı “terörizmin devlet sponsoru” olarak nitelendiriyor ve yıllardır Tahran’ın nükleer programını dizginlemeye çalışıyor. İsrail uzun zamandır İran’ı “varoluşsal bir tehdit” olarak görüyor. İran ise nükleer silah arayışında olduğunu reddediyor.

Reuters bu haber için dört İranlı ve iki bölgesel kaynağın yanı sıra görüşmenin içeriğini doğrulayan Lübnanlı bir kaynakla konuştuğunu aktardı. İki ABD’li kaynak ve bir İsrailli kaynak İran’ın bir İsrail-Hizbullah savaşının geri tepmesini önlemek istediğini söyledi. Kaynakların tamamının hassas konuları tartışmak için isimlerinin açıklanmasını istemediği ifade edildi.

Analistlere göre Beyrut’taki toplantı İran’ın Irak, Suriye ve Yemen’deki müttefik silahlı gruplar aracılığıyla Ortadoğu’da Gazze’ye güç ve destek verirken bölgede büyük bir gerilimi tırmandırmaktan kaçınma stratejisindeki gerilime işaret ediyor.

Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi adlı düşünce kuruluşundan Jon Alterman görüşmeyle ilgili bir soruya verdiği yanıtta Kaani ve Nasrallah’ın “İran’ı Ortadoğu’daki bir dizi vekil aktörü desteklemenin sonuçlarından daha fazla izole etmek istediklerini” söyledi: “Muhtemelen Lübnan’da askeri harekat olasılığının azalmak yerine arttığını değerlendirdikleri için.”

İsrail’in Hamas’a karşı başlattığı saldırı, potansiyel ABD-Suudi savunma ve İsrail-Suudi normalleşme anlaşmaları ve ABD’nin İran’ın Hamas-İsrail çatışmasına müdahil olmaması gerektiği yönündeki uyarıları da dahil olmak üzere Tahran’ın bölgede dikkatle beslediği etkisi şimdiden kısıtlanıyor.

Gazze’de ateşkes Lübnan sınırına sükûnet getirir mi?

Kaani ve Nasrallah on binlerce savaşçıya ve geniş bir roket ve füze cephaneliğine hükmediyor. Tahran’ın müttefik ağının baş aktörleri olan Kaani’nin seçkin Kudüs Gücü, İran Devrim Muhafızları’nın yabancı lejyonu olarak hareket ediyor.

Hizbullah, İsrail’in Gazze saldırısı durduğunda Tel Aviv’e yönelik saldırılarını durduracağını açıklarken, ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein geçen hafta Gazze’de ateşkesin Güney Lübnan’da otomatik olarak sükûneti tetiklemeyeceğini söyledi.

Arap ve Batılı diplomatlar İsrail’in, Hamas’ın 1200 kişinin ölümüne ve 253 kişinin rehin alınmasına neden olan saldırısına benzer bir saldırıdan korktuğu için Hizbullah’ın ana savaşçılarının sınır boyunca bulunmasına artık izin vermeme konusunda güçlü bir kararlılık ifade ettiğini bildiriyor.

İsrail’in Gazze’ye yönelik misilleme saldırısı 31 binden fazla Filistinlinin ölümüne ve kıyı bölgesinin yerle bir olmasına neden oldu.

Eski bir İsrail istihbarat yetkilisi olan ve şu anda Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü’nde İran programının başında bulunan Sima Shine “Gazze’de bir ateşkes olmasına ilişkin İsrail’de iki düşünce ekolü var ve benim izlenimim, Hizbullah ile sınırda savaşa devam etme önerisinin daha güçlü olduğu yönünde” dedi.

Üst düzey bir İsrailli yetkili de İran’ın tam bir savaş peşinde olmadığı görüşüne katılarak İsrail’in Hamas’a yönelik saldırısına Tahran’ın verdiği ölçülü tepkiye dikkat çekti: “Görünen o ki, inandırıcı bir askeri tehditle karşı karşıya olduklarını düşünüyorlar. Ancak bu tehdidin daha inandırıcı hâle gelmesi gerekebilir.”

Washington, Hochstein ve Fransa aracılığıyla 2006 savaşının sona ermesine yardımcı olan 1701 sayılı BM kararı doğrultusunda Hizbullah savaşçılarını sınır bölgesinden uzaklaştıracak diplomatik öneriler üzerinde çalışıyor ancak bir anlaşmaya varılması zor görünüyor.

‘Hizbullah İran için ilk savunma hattı, ABD bu tuzaktan kaçmalı’

Bölgedeki iki kaynağa göre Lübnan’da Hizbullah’ı ciddi şekilde zayıflatacak bir savaş, İsrail’e karşı bir siper olarak ve bölgedeki çıkarlarını desteklemek için 1982’de kendi desteğiyle kurulan örgüte bel bağlayan İran için büyük bir darbe olur.

Yemen’deki bir düşünce kuruluşu olan Sana’a Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde kıdemli araştırmacı Abdulghani Al-Iryani, “Hizbullah aslında İran için ilk savunma hattıdır” dedi.

İktidarın yakın çevresindeki İranlı kaynaklar, İsrail’in Hizbullah’a karşı büyük bir askeri harekata girişmesi halinde Tahran’ın vekalet savaşını yoğunlaştırmak zorunda kalabileceğini söylüyor.

Ancak İranlı bir güvenlik yetkilisi böyle bir tırmanışın maliyetinin İran’ın müttefiki olan gruplar için çok yüksek olabileceğini kabul etti. Yetkili, İran’ın doğrudan müdahil olmasının İsrail’in çıkarlarına hizmet edebileceğini ve ABD askerlerinin bölgedeki varlığını sürdürmesi için gerekçe sağlayabileceğini de sözlerine ekledi.

Bir ABD’li yetkili, Tahran’ın Hizbullah’la on yıllardır süren kapsamlı bağları göz önüne alındığında aralarına mesafe koymanın imkansız olmasa da zor olacağını belirtti.

Hamas’ın İsrail’e saldırmasından bu yana İran, Gazze’deki müttefikini destekleyen eylemlere onay verdi; Iraklı grupların ABD çıkarlarına yönelik saldırıları da buna dahil. Ayrıca Kızıldeniz’deki gemilere karşı Husi operasyonları için istihbarat ve silah sağladı.

Ancak üç Filistinli kaynağın söylediğine göre Hamas 7 Ekim’den sonra İran’dan destek beklediği İsrail’e karşı sınırsız ve çok cepheli bir savaştan uzak durdu.

Bir İranlı yetkiliye göre Nasrallah’la Beyrut’taki görüşmeden önce Kaani Şubat başında İran’da Yemen, Irak ve Suriye’deki operasyonların milis komutanları, üç Hizbullah temsilcisi ve bir Husi delegasyonuyla birlikte iki günlük bir toplantıya başkanlık etti.

Yetkili, Devrim Muhafızları Başkomutanı Tümgeneral Hüseyin Selami’nin de toplantıda hazır bulunduğunu söyledi. Hamas ise toplantıya katılmadı. İranlı yetkili “Toplantı sonunda tüm katılımcılar İsrail’in savaşı genişletmek istediği ve bölgede daha fazla ABD askeri bulunmasını haklı çıkaracağı için bu tuzağa düşmekten kaçınılması gerektiği konusunda hemfikir oldular” dedi.

Kısa bir süre sonra Kaani Iraklı grupların saldırılarına ara vermesini sağladı. Hizbullah şu ana kadar kısasa kısas tepkilerini, gözlemcilerin İsrail’e karşı yazılı olmayan angajman kuralları olarak adlandırdıkları çerçevede tuttu.

İran’ın 1979 devriminden bu yana onlarca yıl süren vekalet çatışmalarına rağmen İslam Cumhuriyeti İsrail ile hiçbir zaman doğrudan bir savaşa girmedi ve dört İranlı kaynak da bunun değişmesi için bir istek olmadığını söyledi.

İranlı kaynağa göre dini lider Ayetullah Ali Hamaney, geçen yıl ülke içinde yönetime karşı duyulan hoşnutsuzluğun kitlesel protestolara dönüştüğü İran’da bir savaş çıkmasını istemiyor.

Iryani “İranlılar pragmatisttir ve savaşın genişlemesinden korkuyorlar” dedi ve ekledi: “İsrail tek başına olsaydı savaşırlardı ama savaş genişlerse ABD’nin de işin içine gireceğini biliyorlar.”

İsrail ve Hizbullah arasında kayış kopmak üzere, Gallant ‘Askeri operasyon yakın’ dedi

Hamas esir takası şartlarını duyurdu, Netanyahu ‘akıl dışı’ diyerek reddetti

Sandıkta Amini etkisi beklentisi: İran seçimlere gitti