İsrail ordusu Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’in güneyine düzenlediği saldırı sırasında rehin alınıp Gazze’ye götürülen beş İsraillinin cesedine ulaştığını duyurdu. Anaokulu öğretmeni Maya Goren ile askerler Başçavuş Ravid Aryeh Katz, Başçavuş Oren Goldin, Başçavuş Tomer Ahimas ve Çavuş Kiril Brodski’nin cesetleri çarşamba günü güneydeki Han Yunus kentinde Hamas’a ait bir tünelde bulundu.
Ordu, tünelin daha önce insani yardım bölgesi olarak belirlenen bir alanın altında olduğunu belirtti. Ayrıca Goren’in esir tutulduğu sırada öldürüldüğü, askerlerin ise 7 Ekim’de çatışmada öldürüldükten sonra cesetlerinin kaçırıldığı tespit edildi.
Bu açıklama, rehin alınan 251 kişiden 111’inin halen Gazze’de tutulduğunu ve bunlardan 39’unun öldüğünün tahmin edildiğini gösteriyor.
Rehine anlaşması tartışmaları: İsrail’den adım yok
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmada rehinelerin akıbetine sık sık değindi ancak Hamas ile ateşkes ve esir değişimi karşılığında rehinelerin serbest bırakılmasına dair bir anlaşmanın ne zaman yapılacağına dair herhangi bir bilgi vermedi.
“Konuştuğumuz gibi, serbest bırakılmalarını sağlamak için yoğun çabalar sarf ediyoruz” dedi Netanyahu. Ancak bu açıklama kayıpların ailelerine ve arkadaşlarına daha fazla umut vermedi.
Muhalefet lideri Yair Lapid ise konuşmayı “sahte” olarak nitelendirerek Netanyahu’nun bir saat boyunca “Bir rehine anlaşması olacak” demeden konuştuğunu belirtti.
Tel Aviv’in merkezindeki Rehineler Meydanı’nda kurulan ekranlardan Netanyahu’nun konuşmasını izleyen rehine yakınları öfke ve dehşetle tepki gösterdi.
Esaret altındayken öldüğü pazartesi günü teyit edilen Alex Dancyg’in torunu Talya Dancyg ağlayarak “Büyükbabam hâlâ bizimle birlikte olabilirdi. Birilerinin gelip onu kurtarmasını bekliyordu. Sizin anlaşmayı imzalamanızı bekliyordu!” dedi.
Rehine Ofer Kalderon’un kardeşi Nissan Kalderon ise “Cinayete ortak olduğunuzun farkında mısınız” diye bağırdı: “Ailelerimizi öldürüyorsunuz, siyasi hırslarınızdan vazgeçin.”
Perşembe günü İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ve İsrail Güvenlik Teşkilatı (Şin Bet) tarafından yapılan ortak açıklamada, Han Yunus bölgesinde gerçekleştirilen bir operasyon sırasında Çavuş Katz, Çavuş Ahimas ve Çavuş Brodski’nin cesetlerinin bulunduğu doğrulandı. Açıklamada “IDF ve ISA, tüm rehineleri kurtarmak amacıyla tüm istihbarat ve operasyonel kaynaklarını kullanarak operasyonlarına devam edecektir” dendi.
Diğer iki cesedin bulunduğu bilgisi de bağlı bulundukları yerleşim birimlerince doğrulandı.
İsrail saldırılarını artırdı
Perşembe öğleden sonra IDF rehinelerin cesetlerinin, daha önce Filistinli siviller için insani bölge olarak belirlenen bir alanın altında tutulduğunu açıkladı. Açıklamada “Kuvvetler, rehinelerin bulunduğu, yaklaşık 200 metre uzunluğunda ve 20 metre derinliğinde bir tünele açılan yeraltı şaftını tespit etti” dendi.
Pazartesi günü IDF, Han Yunus’un doğu mahallelerinde “önemli terörist faaliyetler ve roket ateşi” olduğunu belirterek bu mahallelerin boşaltılmasını emretti ve bölge sakinlerine El Mevasi insani yardım bölgesine gitmelerini söyledi. Birleşmiş Milletler (BM) salı akşamına kadar 150 binden fazla kişinin Han Yunus bölgesinden kaçtığını tahmin ederken, Hamas tarafından yönetilen Sağlık Bakanlığı İsrail’in hava ve topçu saldırılarında 80’den fazla kişinin öldüğünü bildirdi. Çarşamba günü ise en az altı kişinin daha öldüğü rapor edildi.
IDF Perşembe günü yaptığı açıklamada, birliklerinin Han Yunus’ta “terörist altyapı ve operatörlere” karşı operasyonlarını sürdürdüğünü ve son birkaç gün içinde onlarca Filistinli savaşçıyı öldürdüğünü iddia etti.
Rehineler ve Kayıp Aileleri Forumu, rehinelerin cesetlerinin bulunmasını “ailelerine önemli bir kapanış ve öldürülenler için ebedi huzur sağlayan çok önemli ve kararlı bir askeri eylem” olarak nitelendirdi. “Öldürülenlerin onurluca defnedilmesi ve hayatta kalan tüm rehinelerin rehabilitasyon için geri gönderilmesi İsrail’in görevidir. Geriye kalan 115 rehinenin derhal iadesi ancak bir anlaşmayla sağlanabilir!” denildi. Açıklamada ayrıca rehineler arasında 7 Ekim’den önce kaçırılan dört İsraillinin de bulunduğu belirtildi.
Forum, Netanyahu’ya İsrail müzakere ekibini “gecikmeksizin” Katar’a göndermesi çağrısında bulundu. İsrail Başbakanlık Ofisi, hafta sonu Netanyahu ile yapılan kapsamlı görüşmelerin ardından müzakerecilerin Perşembe günü yola çıkacağını açıklamıştı. Ancak çarşamba günü İsrailli yetkililer, ekibin Doha’ya ancak Netanyahu’nun Beyaz Saray’da ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmesinden sonra gideceğini bildirdi.
7 Ekim sonrası Gazze: Neler yaşandı?
Gazze’de savaş, Hamas öncülüğündeki Filistinli örgütlerin 7 Ekim’de İsrail’in güneyine düzenlediği ve çoğu sivil binden fazla kişinin ölümü, 5 bin 132 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan saldırının ardından patlak verdi. Militanlar ayrıca yaklaşık 250 rehine ele geçirdi; İsrail’in tahminlerine göre bunlardan 128’i Gazze’de kaldı, 36’sı öldü.
Gazze’de Hamas’a bağlı Sağlık Bakanlığı’na göre İsrail’in askeri misillemesi çoğu sivil ve birçoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 39 bin kişinin ölümüne neden olurken, İsrail kuşatması korkunç gıda kıtlığı ve kıtlık tehdidini de beraberinde getirdi. Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.
İsrail ordusu ise Gazze Şeridi’ne saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana 240’ı karadan işgal sürecinde olmak üzere en az 580 askerinin öldürüldüğünü duyurdu. Çatışmalara 24 Kasım 2023’te dört günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan ‘insani ara’da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı.
Öte yandan İsrail binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti. İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail güçleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında en az 400 Filistinli hayatını kaybetti.
İsrail ordusu ve Hizbullah arasında 8 Ekim 2023’ten beri yaşanan çatışmalarda en az 300 Hizbullah mensubu ve 50’den fazla Lübnanlı sivil, 40’ı aşkın Filistinli örgüt mensubu ile 6 İsrailli sivil ve 11 asker öldü.