Gazze’de insani krizin bir nebze azaltılması için uluslararası toplumun yaptığı çağrılar artarken İsrail’in özellikle şeridin orta kesimindeki saldırıları da artıyor. İsrail ordusu bombardımanların ağırlaştığı bir zamanda savaşın üçüncü aşamasına geçmeye hazırlandıklarını ve sivil ölümlerini azaltmak için yeni bir sisteme geçtiklerini iddia ediyor.
Deyrul Belah’ın doğusundaki Megazi mülteci kampına gece yarısından saatler önce düzenlenen hava saldırısında en az 70 kişi hayatını kaybetti. Ölenlerin en az 12’sinin kadın, yedisinin çocuk olduğu biliniyor. Kızı ve torunu dahil ailesinden birçok kişiyi kaybeden Ahmed Turokmani Amerikan haber ajansı AP’ye “Hepimiz hedef alındık. Gazze’de zaten güvenli yer diye bir şey yok” dedi. Gazze Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref El Kudra ölü sayısının artabileceğini söyleyerek “Megazi kampında yaşananlar kalabalık bir yerleşim alanında yapılan bir katliamdır” sözlerini dile getirdi.
İsrail ordusu ise olayı incelemeye aldığını açıklayarak “Gazze’deki sivil alanlarda faaliyet gösteren Hamas teröristlerinin yarattığı zorluklara rağmen İsrail ordusu sivillere verilen zararı en aza indirmek için makul adımlar atarak uluslararası hukuka bağlılığını koruyor” iddiasında bulundu. Ancak 70 günden uzun süredir devam eden savaşta hayatını kaybeden 20 binden fazla sivil İsrail ordusunun sivil-asker ayrımı yapmadığını gösteriyor.
Megazi’ye düzenlenen hava saldırısını “korkunç bir katliam” olarak nitelendiren Hamas bunun “yeni bir savaş suçu” olduğunu söyledi. Kamp daha önce de İsrail’in saldırılarına uğramış, kasım ayında kamptaki 30’dan fazla kişi hayatını kaybetmişti.
Ordu savaşın başında Gazze’nin kuzeyine yaptığı gibi sivillerin aniden tahliyesini istemek yerine saldırmayı planladığı bölgelerden sivillerin çıkarıldığı yeni bir sisteme geçtiklerini söylüyor. İsrailli subay yeni sistemin işe yaradığını ve sivillerin İsrail saldırıya geçmeden önce hedef bölgeleri boşalttığını söylüyor. Bu durumun daha az sivil kaybına neden olduğunu iddia eden subay kayıpların çoğunun artık askerler olduğunu öne sürdü. Ne var ki İsrail’in bu iddiası henüz doğrulanamadı. El Kudra Gazze’de öldürülen insanların yüzde 70’inin kadın ve çocuk olduğunu, Han Yunus’ta ailelerin birer birer yok olduğunu söyleyerek “Ordu ölenlerin militan olduğunu söylüyorsa bize tek bir isim versin” dedi.
İsrail üç günde 16 asker kaybetti
Bir hafta süren ateşkesin sona ermesinin ardından sahadaki çatışmalar daha da şiddetlendi, savaş Gazze Şeridi’nin kuzeyinden yoğun nüfuslu güneye doğru yayıldı. Dün güneydeki Han Yunus’a düzenlenen başka bir saldırıda sekiz Filistinli hayatını kaybetti. Orduya göre 24 saatlik süre içinde yaklaşık 200 hedef vuruldu. Öte yandan Han Yunus’taki kuvvetleri komuta eden üst düzey İsrailli bir subay Han Yunus’taki asker varlığını artırdıkları için orduya zarar verilmemesi amacıyla bölgedeki hava saldırılarını azalttıklarını söylüyor. Subay binaları yıkmadan önce de istihbarat toplamak amacıyla önce içeri asker göndermeye karar verildiğini söyledi.
Hamas’ın uyguladığı gerilla taktikleri de İsrail askerleri arasında kayıpların artmasına neden oluyor. İsrail ordusundan yapılan açıklamada cumartesi günü beş, pazar günü ise 10 askerin öldürüldüğü bildirildi. Ayrıca bunlardan bağımsız olarak Lübnan sınırında Hizbullah ile çatışan bir İsrailli askerin daha öldüğü bildirildi. Ordudan gelen teyide göre cumartesi günü dört İsrail askeri el yapımı patlayıcılarla, diğer dördü zırhlı araçlarına atılan tanksavar füzeyle öldürülmüş.
Gazze’yi hedef alan işgalin sekiz hafta önce başlamasından bu yana en az 154 İsrailli asker öldürüldü. 7 Ekim’deki saldırıdan bu yana ise toplam 487 kişi hayatını kaybetti. Bu sayı İsrail’in 1980’lerin başında Lübnan’da Filistinli direnişçilerle girdiği Birinci Lübnan Savaşı’ndan bu yana verdiği en büyük kayıp oldu.
İsrail ordusundan bir subay Hamas’ın saldırı tarzını “Önce askerleri rahatsız etmek, ardından tünellere geri dönmek” şeklinde değerlendiriyor. Subay Hamas’ın saldırılarını iki ila beş savaşçıdan oluşan gruplarla sınırlı tuttuğunu da söylüyor. İsrail’in eski üst düzey istihbaratçılarından Michael Milshtein mevcut Hamas gücüne atıfta bulunarak “Yarı gerilla yarı ordudan bahsediyoruz” dedi.
Netanyahu hükümetinin savaşa bakışı
Başbakan Binyamin Netanyahu kabinesine konuşmasında “Gazze’de çok zor geçen bir günün ardından zor bir sabaha uyanıyoruz. Savaş bize çok ağır bir bedel ödetiyor ancak savaşmaya devam etmekten başka çaremiz yok” dedi. Daha sonra yayınladığı bir videoda askerlerin Hamas’a karşı “mutlak zafer” kazanana kadar Gazze’deki savaşın devam edeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ise televizyonda yayınlanan konuşmasında ülkeyi birlik olmaya çağırarak “Şu an bir sınavdayız. Ne dağılacağız ne de gözümüzü kırpacağız” dedi. Ancak savaşın başından bu yana İsrail’in en büyük destekçileri arasında yer alan ABD, Almanya ve İngiltere son dönemlerde Netanyahu hükümetine sivil ölümlerinin azaltılması yönünde baskı yapmaya başladı. Ayrıca yakınları hâlâ Hamas’ın elinde olan rehine aileleri de sevdiklerine sağ salim kavuşabilmek için yönetime ateşkes çağrısı yapıyor.
Netanyahu ise Biden ile gerçekleştirdiği “uzun” telefon görüşmesinde meydan okuyan bir tavırda konuşmuş. Kabine toplantısında bu görüşmeyi anlatan Netanyahu “Dün Başkan Biden’a ne kadar sürerse sürsün mutlak zaferi elde edene kadar savaşacağımızı söyledim. ABD de bizi anlıyor” dedi. “İsrail bağımsız bir devlettir” diyen Netanyahu ülkesinin savaş zamanı aldığı kararların “dış güçler tarafından dikte edilemeyeceğini” sözlerine ekledi.
İsrail gazetesi Haaretz’ten Amos Harel kendi köşesinde “Kamuoyu zamanla ödenen ağır bedeli, bağıra çağıra müjdelenen hedeflere ulaşılmaktan çok uzak olunduğu şüphesini ve Hamas’ın yakın zamanda teslim olacağına dair hiçbir işaret olmadığını görmezden gelmekte zorlanacak” diye yazdı.