İsrail’in cumayı cumartesiye bağlayan gece düzenlediği hava saldırıları İranlı siyasetçiler küçümseyen açıklamalar yaptılar. Saldırılarda sadece dört askerin ölmesi İran’da alay konusu bile edildi. Ancak İsrailli ve Batılı kaynaklar, İsrail’in saldırısını hiç de küçümsemiyorlar. Uydu görüntüleriyle de desteklenen iddiaya göre, İsrailli yetkililer İran’ın neredeyse bütün kritik enerji tesislerini koruyan hava savunma sistemlerini imha ettiler. Bu sistemler, Rus yapımı S-300 füzelerinden oluşuyordu.
İsrail’in saldırısı Ukrayna savaşında sergilediği yetersiz performans nedeniyle itibarı zaten zedelenen Rus hava savunma sistemlerinin bir kez daha sorgulanmasına da neden oldu. Çünkü ABD’li ve İsrailli yetkililere göre İran’ın sahip olduğu S-300 hava savunma sistemleri İsrail’in yolladığı 100 savaş uçağından atılan füzelerin çok azını durdurabildi. Hatta durdurmak şöyle dursun, İran’ın verdiği kayıplar arasında Rus yapımı üç S-300 hava savunma sistemi de var. İsrail saldırılarda hiç uçak kaybetmedi.
İran’ın İsrail’e bir misillemede bulunmayacağını ima etmesinin arkasında bu yatıyor olabilir. Çünkü şu anda İran’ın bütün kritik tesisleri savunmasız durumda ve bu açığın kısa sürede kapanması da kolay değil.
İsrail bu yılın başlarında İran’a düzenlediği saldırılarından birinde daha S-300 vurabilmişti. Rusya’ya karşı savaşan Ukraynalı birliklerin de S-300’lere karşı benzer saldırılar düzenlediği biliniyor. Hatta Kiev S-300’den daha gelişmiş olan S-400 sistemlerini bile vurmayı başardı. Bu da aslında Rus savunma sistemlerini kullananlara rahat olmamaları mesajı veriyor. Türkiye de S-400 savunma sistemlerine sahip ülkelerden biri.
İlk olarak 2007 yılında kullanılmaya başlayan S-400’ler Rusya’nın şimdiye kadarki en gelişmiş hava savunma ekipmanı. ABD’nin Patriot savunma sistemine karşı verdiği yanıt olarak görülüyor. Türkiye zamanında ABD’den Patriot alamayınca çareyi Rusya’nın S-400’lerini satın almakta buldu. Ama bu yüzden üreticisi pozisyonunda olduğu F-35 programından çıkarıldı.
S-300 ve S-400’ler Rusya’nın Çin ve Belarus gibi en yakın müttefikleriyle Hindistan, Vietnam ve Cezayir gibi en büyük müşterileri tarafından kullanılıyor. Bu ülkelerin bazıları İsrail’in saldırı kapasitesine sahip düşmanlara sahip olmayabilir. İsrail sadece silah kapasitesi bakımından değil, sahip olduğu istihbaratlarla da öne çıkıyor malum. Mesela İsrail’in bu saldırılarda özellikle S-300 hava savunma sistemlerini ve füze üretim tesislerini hedef alabilmiş olması, İran’da sahip olduğu istihbarat ağının gücünün bir göstergesi.
Bu arada hiçbir savunma sistemi tamamen dokunulmaz sayılmaz. Rusya da Ukrayna’da en az bir Patriot sistemini vurdu. Demir Kubbe, Arrow ve Davud Sapanı’yla dünyanın en güçlü savunma sistemine sahip İsrail bile İran ve müttefiklerinin bu yıl düzenlediği füze ve dron saldırılarında hasar gördü. Kaldı ki İran’ın müttefikleri dediklerimizden biri İsrail’in uzağında kalan Yemen’deki Husiler.
Bu saldırı Rusya’nın hanesine ne yazar?
İsrail’in İran’daki S-300’leri vurması Moskova’nın askeri ihracatında doğrudan etki yaratmayabilir. Çünkü zaten Rusya şu an üretebildiği tüm silahları kendisi kullanıyor. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre Rusya’nın silah ihracatı savaş başladığından beri düşüşte.
SIPRI’nin tahminlerine göre Rusya’nın başka ülkelere 2023’teki silah satışı bir önceki yıla göre yüzde 52 düştü. SIPRI raporuna göre Rusya’nın şu an aldığı siparişlerin miktarının düşük olması, silah ihracatının kısa vadede 2014-2018 seviyesinin çok altında kalacağını gösteriyor. Bu da Rusya’nın uluslararası silah piyasasındaki varlığının zaten bir süre azalacağına işaret ediyor.
Bununla birlikte analistler Rusya’nın bazı müşterilerinin savunma sanayisine duydukları inancı kaybettiklerini ve yeni tedarikçiler aramaya başladıklarını söylüyor. Ancak Moskova’nın en büyük müşterilerinin şimdilik kapısını çalabilecekleri çok az alternatif var. Rusya’nın satış buhranından faydalanma potansiyeli olanlar arasında Güney Kore, İsrail, ABD ve Çin var.
Hindistan ticareti azalttı, ama sürdürüyor
SIPRI’ye göre Rusya’nın en önemli müşterileri arasında yer alan Hindistan 2019-2023 yılları arasında Rusya’nın askeri ihracatının üçte birinden çoğunun müşterisiydi. Hindistan şimdiye kadar sipariş ettiği beş S-400 siteminden üçünü teslim aldı. Hint güvenlik yetkililerine göre teslim edilen sistemler Pakistan ve Çin sınırlarına yerleştirildi. Hindistan Hava Kuvvetleri Rusya’nın kalan iki sistemi de önümüzdeki yılın sonuna kadar teslim etmesini bekliyor. Ukrayna savaşı nedeniyle geciken teslimatın bir an önce yapılması için Yeni Delhi, Moskova’ya birçok kez baskı yaptı.
Hintli yetkililer İsrail’in İran’ı vurmasını kendileri için bir uyarı fişeği olarak yorumlamadıklarını söylüyor. Hintli bir güvenlik yetkilisi “S-400’ün dünyadaki herhangi bir hava savunma sistemiyle karşılaştırılması mümkün değil. İran’ın sahip olduğu sistemler bu silahın daha düşük bir versiyonu. İleri teknolojisi ya da performansı açısından bizim için hiçbir endişe söz konusu değil” dedi.
Hindistanlı yetkilinin söylediği gibi S-300 ve S-400 kapasiteleri arasında bariz bir fark var. S-300 genelde 100-200 kilometreye kadar hedefleri vurabilirken S-400’in menzili 400 kilometreye kadar çıkabiliyor. S-300’ün radar kapasitesi daha kısıtlı, S-400 ise daha gelişmiş bir radar sistemine sahip. S-300 sistemlerinin kurulumu ve hedefe karşı hazırlanma süresi daha uzunken S-400 hedefe çok daha kısa sürelerde yanıt verebiliyor. Bu da savaş alanında daha dinamik bir savunma yapabilmesini sağlıyor.
Ancak Hindistan da son birkaç yıldır Rusya’yla silah ticaretini azalttı. Artık kendi üretimlerine ağırlık veren ülke ticaret yapacaksa bunu alternatif ülkelerle yapmaya çalışıyor. SIPRI’ye göre Hindistan’ın 2019-2023 yılları arasında aldığı Rus teçhizatları bir önceki beş yıllık dönemden yüzde 34 daha az.