Gazze'de işledikleri savaş suçları nedeniyle İsrail Başbakanı Netanyahu hakkında UCM tarafından verileceği belirtilen yakalama kararı konuşulmaya devam ediyor. Uzmanlar kararın UCM'nin geleceği için de kritik olduğu görüşünde.

İsrail, uzun zamandır işgal ettiği Filistin topraklarında hiçbir yaptırım ve ceza ile karşılaşmadan keyfi bir şekilde insan hakları ihlallerine devam ediyor. İsrail aynı zamanda tepkilerden ve Uluslararası Ceza Mahkemesinin olası bir tutuklama kararı çıkartmasından korunmak için Amerika Birleşik Devletleri (ABD ve Batılı müttefiklerinin desteğine güvenmekle suçlanıyor. Daha önce Avrupa Ukrayna işgali nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında tutuklama kararı çıkarttığında UCM’yi topyekûn  desteklemişti, ancak sıra İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve üst düzey İsrailli yetkililere gelince sus pus olmuş durumda. Batı’nın bu yöndeki sessizliği ve İsrail desteği “ikiyüzlülük” olarak nitelendirilirken Tel Aviv’de UCM iddiası nedeniyle endişeli bekleyiş de devam ediyor.

Al Jazeera İsrail basınının son günlerde UCM’nin vereceği kararların ülkede endişe yarattığına işaret eden haberler yaptığını yazdı. Buna göre tutuklama kararları bu hafta içinde çıkabilir. Haberlerde İsrail’in yargı bağımsızlığı konusunda dünyaya parmak sallayan ABD’den bu kararların çıkmaması için mahkemeye baskı yapmasını istediğine de değiniliyor.

Reuters haber ajansının salı günü geçtiği habere göre UCM Gazze’deki sağlık personeliyle savaş suçları hakkında görüştü ve olası tutuklama emri tartışmaları yeniden canlandı. Mart 2021’de eski UCM Savcısı Fatou Bensouda yönetiminde İsrail’in 2014’ten bu yana Gazze, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yürüttüğü faaliyetlere ilişkin UCM soruşturması zaten başlatılmıştı. Geçen yıl Kasım ayında da Bangladeş, Bolivya, Komorlar, Cibuti ve Güney Afrika İsrail’in tutumunu tekrar mahkemeye taşıdı ve mevcut Savcı Karim Han devam eden soruşturmanın İsrail’in Gazze’deki son savaşının Ekim ayında başlamasından bu yana yaşanan şiddet olaylarını da kapsayacak şekilde genişletildiğini duyurdu. Bir ay sonra Batı Şeria ve İsrail’e yaptığı bir ziyarette Han mahkemenin hem İsrail hem de Hamas tarafından 7 Ekim’de ve sonrasında işlenen suçları soruşturacağını söyledi.

Al Jazeera de bu bilgiler doğrultusunda şu soruyu dile getiriyor: “Üç yıldır devam eden bir soruşturma İsrail’de neden bu kadar ani bir endişeye yol açtı?”

İsrail ve UCM

İsrail UCM’nin kurucu anlaşması Roma Statüsü’nün tarafı değil. İsrail’in müttefiki ABD de Roma Statüsünü tanımıyor. Bu da haliyle mahkemenin İsrail’i soruşturamayacağı anlamına geliyor. Ancak mahkemenin yargı yetkisi bir üye devlet tarafından veya üye devletlerden birinin topraklarında işlenen suçları kapsıyor, bu da soruşturmanın önünü açıyor. Çünkü Filistin de 2015 yılında Batı Şeria’daki Filistin Yönetimi’nin talebi üzerine mahkemeye üye olmuştu. Bu nedenle mahkeme, ağır suçları soruşturma ve Batı Şeria ya da Gazze’de zulüm işleyen İsrailli asker ve yetkililer de dahil olmak üzere herkes hakkında tutuklama emri çıkarma yetkisine sahip.

İsrail haber kaynaklarına göre Başbakan Binyamin Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi hakkında önümüzdeki günlerde siyasi ve askeri kariyerlerini önemli ölçüde etkileyebilecek tutuklama kararları çıkabilir. Netanyahu geçen hafta sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada İsrail’in “UCM’nin doğal meşru müdafaa hakkını baltalamaya yönelik herhangi bir girişimini asla kabul etmeyeceğini” ifade etmişti.

‘Kararın verileceği an UCM için de büyük bir an olacak’

Al Jazeera’ye konuşan hukuk uzmanları UCM’nin vereceği kararların İsrail’in Gazze’deki sivilleri açlığa mahkum etmek için gıda maddelerini silah olarak kullanması ve Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırıları sırasında İsraillileri esir alması çerçevesinde şekilleneceğini söylüyor. İsrail, Hamas öncülüğünde 7 Ekim’de İsrail’in güneyine düzenlenen ve 1.139 kişinin ölümüne ve yaklaşık 250 kişinin esir alınmasına yol açan Aksa Tufanı Operasyonu ardından meşru müdafaa gerekçesiyle Gazze’ye yönelik tutumunu uluslararası alanda meşru göstermeye çalışıyor. İsrail’in Gazze işgalinde yaklaşık 35 bin Filistinli öldürüldü, bölge kıtlığın eşiğine getirildi ve orada yaşayan iki milyondan fazla insanın neredeyse tamamını yerinden edildi. İsrail o tarihten bu yana UCM gibi Lahey’de bulunan ve Birleşmiş Milletler’in en yüksek mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) soykırım suçlamalarıyla karşı karşıya.

Uzmanlar UCM iddianamelerinin İsrail’in Gazze’ye saldırısının meşruiyetini daha da zayıflatabileceğini ve Roma Statüsü’ne üye Avrupalı müttefikleriyle olan istisnai ilişkilerini zorlaştırabileceğini düşünüyor. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nde kıdemli politika uzmanı ve İsrail-Filistin uzmanı olan Hugh Lovatt “Bu kararın verildiği an UCM’nin kendisi, İsrail ve en az onun kadar önemli olan İsrail’in müttefikleri için büyük bir mesele olacaktır” dedi.

Siyasi yansımalar

UCM’nin tutuklama emri çıkarması muhtemel üç kişi arasında yer alan Netanyahu’nun kararın çıkması durumunda büyük bir ikilemle karşı karşıya kalması bekleniyor. Yolsuzluk davası devam eden ve 7 Ekim saldırılarının gerçekleşmesinin önünü açan güvenlik zafiyetlerinden de sorumlu tutulan Netanyahu halihazırda siyasi hayatını sürdürme mücadelesi veriyor. Tutuklama kararının çıkması halinde Netanyahu’nun müttefiklerinden oluşan Avrupa Birliği ziyaretleri risk teşkil edebilir. Çünkü Roma Statüsü kapsamındaki yükümlülüklerinin bir parçası olarak Avrupa Birliği ülkelerinin teorik olarak Netanyahu’yu tutuklaması gerekir.

Hukukçu Haque “[UCM’nin] 120 üyesi var ve bu ülkelere adım atmaları halinde prensipte onları tutuklamakla yükümlüler. Herhangi bir ülkenin – mahkemeye taraf olmasalar bile – onları tutuklayabileceği yönünde de bir argüman var” dedi.

King’s College London’da öğretim görevlisi olan uluslararası hukuk uzmanı Alonso Gurmendi Dunkelberg de İsrail’in “dünyanın en ahlaklı ordusuna sahip olduğunu” ve “Filistinlilerin İsrail’e haksız yere saldıran vatansız ve şiddet yanlısı bir kitle” olduğunu iddia ettiğini söyledi. Dunkelberg “İsrail’in çatışmaya ilişkin tüm anlatısı risk altında” diye ekledi. Dunkelberg “Tartışmanın sınırlarını zorlamaya başladığınızda, [İsrail’in] UAD’de soykırım nedeniyle dava edildiğini göreceksiniz… ve sonra UCM’yi de ekleyeceksiniz. Sonunda bir noktada [İsrail’in] anlatısı gerçekten zayıflamaya başlayacak” dedi.

Uzmanlara göre bu zayıflama da İsrail’in uluslararası alandan izole edilmesinin büyük ölçüde önünü açacak.

Putin’in tutuklanmasını destekleyen Batı ve çifte standardı

Hukuk uzmanı Lovatt’a göre İsrailli yetkililer hakkında UCM tarafından çıkarılacak tutuklama kararları İsrail ile olan istisnai ilişkilerini uluslararası hak temelli düzene verdikleri görünürdeki destekle dengelemek zorunda kalacak olan İsrail’in Avrupalı müttefikleri için ciddi sonuçlar doğurabilir. Lovatt “Avrupa ülkeleri [Rusya Devlet Başkanı] Vladimir Putin hakkında [Ukrayna’daki savaş suçları nedeniyle] UCM tarafından çıkarılan tutuklama kararını destekledi… Peki nasıl oluyor da birdenbire İsrailli yetkililer hakkında UCM tarafından çıkarılan bir iddianameye karşı çıkabiliyor ya da eleştirebiliyorlar” diye sordu.

“İsrail’i bir kez daha uluslararası hesap verebilirlikten korurlarsa Küresel Güney’deki diğer birçok ülkenin gözünde Batı’nın bu bariz çifte standart oyununa dahil olduğu daha da bariz hale gelecek ve bu da uluslararası hukuk düzenini zayıflatacaktır” dedi Dunkelberg. Hukuk uzmanına göre UCM’ye taahhütleri olan Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık gibi yakın İsrail müttefiklerinin ülkelerini ziyaret eden İsrailli liderleri tutuklamayı reddetme ihtimali de var.

Böyle bir hareket mahkemenin küresel güvenilirliğine zarar verir, ama bu ilk kez yapılıyor da olmaz. UCM 2009 yılında Sudan’ın eski devlet başkanı Ömer El Beşir’i savaş suçu işlemekle itham etmiş ancak Afrika ülkeleri UCM’nin tutuklama kararına uymayı reddetmişti. Dunkelberg o dönemde Avrupalı liderlerin ve insan hakları gruplarının Afrika ülkelerini Roma Statüsü kapsamındaki taahhütlerini yerine getirmedikleri için eleştirdiklerini belirterek Küresel Güney liderlerinin çoğunun çifte standardın farkında olduğunu sözlerine ekledi.

Ancak Avrupa, İsrailli yetkililere karşı UCM’nin tutuklama kararlarına uymayı reddederse mahkemeye ölümcül bir darbe vurabilir. Bu da Roma Statüsü’nü imzalayan ülkelerin UCM’nin tutuklama kararlarını basitçe reddetmesi ya da mahkemeden çekilmesi gibi bir emsal teşkil edebilir. “İsrail’e ayrıcalık tanınırsa, bu tabuta çakılan son çivi olur. Bu durum UCM için büyük bir meşruiyet krizi yaratır” diyor Dunkelberg.

Dunkelberg Avrupa’nın ikiyüzlü tavrının siyasi bir maliyeti olacağına da dikkat çekti.

UCM’den Netanyahu’ya tutuklama kararı iddiası

İsrail Başbakanı Netanyahu ile ABD Başkanı Joe Biden arasında dün yapılan telefon görüşmesinde UCM’nin Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılar nedeniyle İsrailli yetkililer hakkında olası tutuklama kararının gündeme geldiği iddia edilmişti.

İsrail’in “Walla” internet sitesindeki haberde İsrailli yetkililerin UCM’nin Netanyahu, Savunma Bakanı Yoav Gallant ve İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi hakkında tutuklama emri çıkartmaya hazırlandığı konusunda son iki haftadır daha fazla endişe duymaya başladığı belirtilmişti.

Adı açıklanmayan İsrailli iki yetkiliye dayandırılan haberde Netanyahu’nun UCM’nin olası tutuklama kararına ilişkin endişelerini Biden’e ilettiği kaydedilmişti.

Görüşmede Netanyahu’nun Biden’dan UCM’nin olası tutuklama kararını engellemek için yardım istediği aktarılmıştı.

Netanyahu’yu ‘UCM’den tutuklama kararı çıkarsa’ endişesi sardı, çareyi ABD’de arıyor