Hamas 6 Mayıs Pazartesi günü Katarlı ve Mısırlı arabulucuların sunduğu ateşkesi kabul ettiğini belirttiği bir açıklama yapmıştı. Bunun üzerine gözler İsrail’e çevrilmiş, 7 Ekim saldırısında Gazze’ye kaçırılan İsraillilerin yakınları başta olmak üzere birçok İsrailli Tel Aviv’de ve diğer İsrail kentlerinde sokaklara dökülerek hükümeti ateşkesi kabul etmeye çağırmıştı. Aynı gece endişeyle beklenen Refah işgalinin başladığına dair ilk haberler geldi. Ama son gelişmeler İsrail’de rehineleri geri getirmenin tek yolunun savaşın sona ermesi olduğunu söyleyen seslerin yükselmesini sağladı. Öte taraftaysa Başbakan Binyamin Netanyahu öncülüğündeki hükümet rehineleri geri getirmenin tek yolunun Refah’a girmek olduğu görüşünde.
Refah işgalinden bir hafta önce kamu yayıncısı Channel 11’de yayınlanan kamuoyu yoklamasında İsraillilerin yüzde 47’si rehinelerin serbest bırakılması karşılığında Gazze’deki savaşın sona erdirilmesini desteklerken yüzde 32’si buna karşı çıktı. Hamas teklifi kabul ettiğinde ana akım medya Hamas’ın anlaşmayı kabul etmesinin ardında bir hile olduğunu söylese de yeni ankette İsraillilerin yüzde 41’i İsrail’in anlaşmayı kabul etmesini istedi, yüzde 44’ü yine karşı çıkan tarafta yer aldı.
İsrail halkındaki bu değişimin sebeplerinden biri Hamas’ın her şeye rağmen beyaz bayrak çekmeyeceğinin altını çizerek savaşmaya devam etmesi. Örneğin Gazze’nin güneyinde İsrail’in kasım ayında kontrol altına aldım dediği Zeytun’da geçen hafta beş İsrail askeri öldürüldü.
Asker ailelerinden hükümete mektup
Gazze’de görevli 900’den fazla İsrailli askerin ailesi Refah’taki saldırıların durdurulması için çağrı yaptıkları bir mektuba imza atarak çocuklarının “ölümcül bir tuzağa” çekildiğini söyledi. Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’ye yazılan 2 Mayıs tarihli mektupta “Refah’a girileceğine dair aylardır uyarılar yapılıyor. Diğer tarafta askerlerimize saldırmaya hazırlanan güçler olduğu aklı yerinde olan herkesin malumu. Evlatlarımız hem fiziksel hem de ruhsal olarak tükenmiş durumda. Şimdi de onları bu tehlikenin içine göndermeye mi niyetlisiniz? Bu pervasızlıktan başka bir şey değil” dendi.
Mektuba başta 600 askerin ailesi imza atmıştı ama son günlerde sayı 900’e yükseldi. Gazze’deki askerlerden birinin annesi olan Anat The Guardian’a “Ordu bir bölgeden çekildiğinde Hamas’ın o bölgede hemen kontrolü ele geçirdiğini gördükçe endişelerimiz artıyor. Savaşın ilk aylarında operasyonu destekliyorduk. Gazze’de savaşıp Hamas’tan kurtulmaktan başka çare yoktu. Ama son aylarda görüyoruz ki ortada net bir plan yok” diyor. Başka bir askerin annesi olan Idit ise oğlunun Refah’a girmek istemediğini, ama emirlere uyacağı için bunu yapacağını söylediğini anlattı.
Halevi pazar günü işgal altındaki Kudüs’teki Batı Duvarı’nda düzenlenen Anma Günü töreninde yaptığı konuşmada ailelere seslenerek “Evlatlarınızın geri dönmedikleri savaşa gönderen komutan benim. Ölenlerin anısı her zaman yanımda, sizi geceleri uyutmayan soruları yanıtlamaktan ben sorumluyum” dedi. Ancak şimdiye kadar sadece ordunun askeri istihbarat şefi istifa etti. Halevi, Netanyahu ve Gallant gibi 7 Ekim’deki saldırıdan sorumlu tutulan yetkililer istifa sinyali vermiyor. Şimdiye kadar savaşta hayatını kaybeden İsrailli askerlerin sayısı da 600’ü geçti.
Netanyahu tepkilerin farkında
Öte yandan rehine aileleri savaşın başında üzüntü ve yasları için çıktıkları yürüyüşler artık öfkeye dönüştü. Yakınları Hamas’ın elinde olduğu için bu kişilerin sokağa çıkıp da ateşkes istemesi diğerlerine göre daha kolaydı. Başlangıçta “vatan haini” olarak damgalanmaktan endişelenen İsrailliler de rehine ailelerine destek vermeye başladı. Bu yürüyüşlerde savaş karşıtı ve anlaşmazlığa siyasi bir çözüm bulunması için mesajler verildi, veriliyor. Dolayısıyla bunları savaş karşıtı protestolar olarak nitelemek abartılı olmaz.
Netanyahu da bu durumun farkında. Refah’ın işgali için Hamas’ın yok edilmesi ve rehineleri kurtarmak gibi gerekçeler gösterilse de İsrailliler buna inanmıyor. Pek çoğu Netanyahu’nun rehineleri kurtarmak ya da savaşı bitirmek gibi bir niyeti olmadığını düşünüyor. Çünkü savaşın bitmesi demek halkın daha güçlü şekilde erken seçim çağrısı yapması demek. Üstelik ABD’de Demokratların büyük bir kısmı da erken seçimi destekliyor.