İsrail’de yüksek mahkemeye hükümetin aldığı kararları geçersiz kılma yetkisi veren ‘makuliyet’ kuralını kaldıran yasa tasarısı, dün parlamentoda 64’e 0’lık oyla kabul edildi. Koalisyonun tüm üyeleri tasarının geçmesi yönünde oy kullanırken, muhalif milletvekilleri protesto amacıyla Knesset Genel Kurulu’nu terk etti. Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un oylamadan önce aracılık ettiği son dakika uzlaşma görüşmeleri somut bir çözüm sağlayamadı.
Kudüs’te bulunan parlamento binasının etrafındaki sokaklar, dört gün boyunca Tel Aviv’den Kudüs’e mavi-beyaz İsrail bayrağı sallayan protestocularla dolup taştı. Oylama sonucu kalabalığa ulaştığında ise ortalığı büyük bir gürültü kapladı.
67 yaşındaki Shoshana The Guardian’a yaptığı açıklamada, “Buradayım çünkü ülkede gerçekten olumsuz değişiklikler yaşanıyor ve bunun bir an önce durması gerekiyor. Hükümet halka kulak vermiyor… Bence tasarı geçtiğine göre kaos ve şiddette artış göreceğiz” dedi.
Muhalif milletvekillerinin terk ettiği Knesset’te ise mutlu bir hava esiyordu. Yasa tasarısını meclise ilk sunan ve Başbakan Benyamin Netanyahu’nun yakın müttefiki olan Adalet Bakanı Yarin Lavin, “Ülkenin adalet sistemini düzeltmek için tarihi bir sürecin ilk adımını attık” dedi.
The Times of Israel’in aktardığına göre, Aşırı sağcı Yahudi Gücü Partisi’nin lideri Itamar Ben-Gvir, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Yargı revizyonunun bir parçası olarak geçirmemiz gereken daha pek çok yasa var. Şu anda protesto edenlere sesleniyorum, siz bizim kardeşlerimizsiniz ve sizi seviyoruz” dedi.
Netanyahu’ya göre yargı reformu ‘gerekli’ bir adımdı
Dün akşam saatlerinde televizyonda konuşan Netanyahu, “Seçilmiş hükümet, vatandaşların çoğunluğunun isteği doğrultusunda politika yapabilmesi için makuliyetli ilgili değişikliğe gitti” diyerek, reformun demokrasi için ‘gerekli’ bir adım olduğunu dile getirdi.
İsrail mahkemelerinin bağımsız kalacağını söyleyen Netanyahu, koalisyonun kasım ayı sonuna kadar tartışmalı yargı reformu planı konusunda muhalefetle bir anlaşmaya varmayı umduğunu vurguladı.
Biden uzlaşma yolunda kararlı
ABD Başkanı Joe Biden, gazetecilere verdiği demeçte, “İsrail’in ABD’deki dostlarının bakış açısına göre, mevcut yargı reformu tasarısı, ülkeyi daha da bölücü bir hale getiriyor. İsrail’in şu anda karşı karşıya olduğu tehditler ve zorluklar göz önüne alındığında, İsrailli liderlerin bunu aceleye getirmesi mantıklı görünmüyor. Odak noktaları insanları bir araya getirmek ve fikir birliği oluşturmak olmalı” dedi.
Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karine Jean-Pierre, Biden’ın daha geniş perspektifli uzlaşma hedefinden vazgeçmediğini belirterek, “Oylamanın bugün, mümkün olan en düşük çoğunlukla gerçekleşmesi talihsiz bir durum” dedi.
Halkın protestolara başladığı dönemde ABD’nin de İsrail hükümetinin kararlarından endişeli olduğunu dile getirmesi, sağ kesimi rahatsız etmiş ve hatta protestoların arkasında ABD’nin olduğu iddiası ortaya atılmıştı. Netanyahu ise, “İsrail kendi meselesini kendi çözecek, herkes kendi işine baksın” minvalinde bir açıklama yaparak Biden’a sert çıkışmıştı.
Sendikalar ve gözlem grupları harekete geçti
Siyasi gözlem grubu olan Kaliteli Hükümet Hareketi, bu değişikliğin yargı organını fiilen ortadan kaldırdığını söyleyerek, mahkeme tarafından bozulması gereken bir karar olduğunu savundu ve yüksek mahkemeye temyiz başvurusunda bulunacağını açıkladı.
Ülkenin en büyük sendikası Histadrut’un Başkanı Arnon Bar-David, genel grev olasılığını görüşmek üzere diğer sendika yetkilileriyle bir araya geleceğini söyledi. Hükümet için en büyük endişe kaynağı ise reformun meclisten geçmesi halinde acil durumlarda görev başına geçmeme duyurusunu yapan özel kuvvetler, pilotlar ve istihbarat görevlilerini kapsayan 10 binden fazla yedek asker.
İsrail polisi, ülke genelinde devam eden protestolarda en az 19 kişinin gözaltına alındığını söyledi.
Halk yargı reformuna neden karşı?
Netanyahu’nun aşırı sağcı ve ultra-Ortodoks partilerden oluşan hükümet koalisyonu, aralık ayında göreve geldiğinde kapsamlı bir yargı değişikliği paketi sunmuştu. Yasa, İsrail sağına göre ‘önyargılı’ ve seçilmemiş bir organ olan yüksek mahkemenin yetki sınırını daraltmayı amaçlıyor.
Mahkemenin yasaları bozma yetkisinin sınırlandırılması ve siyasetçilere yargı atamaları üzerinde daha fazla kontrol verilmesinin de dahil olduğu bu değişiklikler, eleştirmenler tarafından demokrasiyi bozacak ve Netanyahu’ya yöneltilen yolsuzluk suçlamalarının ortadan kaldırılmasına yardımcı olacak bir güç gaspı olarak yorumlanıyor.
Yargı reformu ülkeyi dini ve etnik açıdan ikiye ayırdı, ordudaki yedek askerlerin başkaldırmasına neden oldu, ülkenin ekonomisine zarar verdi ve ABD gibi kilit önemdeki müttefiklerin İsrail’in demokrasisi konusunda endişelerini dile getirmesine yol açtı. İsrail Demokrasi Enstitüsü’nün yayımladığı bir ankete göre, tahminen her dört İsrailliden biri protestolara katıldığını söylerken, bunlardan yüzde 10’u kendini sağcı olarak tanımlıyor.