İsrail'deki aşırı sağcı protestocular Filistinli mahkumlara kötü muamele uyguladıkları için tutuklanmak istenen askerlere destek vermek için askeri üssü bastı. Aşırı sağcı bakanlar protestolara destek verirken Savunma Bakanı Gallant tepki gösterdi.

Batı Şeria İsrail’in yıllardır çeşitli gerekçelerle Filistinlileri tutukladığı, birçoğunu yargılamadan tuttuğu bir yerleşim bölgesi. Savaşla tutuklamalar daha da arttı. Şimdiye kadar Batı Şeria’da 9800’den fazla Filistinli esaret altına alındı. Gazze’deki Filistinliler de Hamas savaşçısı oldukları iddiasıyla çoğu zaman hiçbir kanıt olmadan gözaltına alınıyor. Serbest bırakılan Filistinliler tutukluluk boyunca ağır şiddete uyguladıklarını anlatıyor. İsrailli yetkililer bugüne kadar iddiaları kabul etmiyordu. Ta ki Sde Teiman yerleşkesindeki mahkumlara cinsel istismara varan fiziksel şiddet uyguladıkları suçlamasıyla yedek askerlere soruşturma açılana kadar. Yetkililer soruşturma sonucu bu dokuz askeri gözaltına almaya kalkınca aşırı sağcılar askeri üs bastı. 

Sde Teiman 7 Ekim saldırılarına karıştığı düşünülen Filistinlilerin tutulduğu bir gözaltı merkezi olarak kullanılıyor, İsrail ordusunun Gazze’de tutukladığı şüpheliler burada sorgulanıyordu. Hem İsrail basını hem de uluslararası basın askeri üsten “İsrail’in Guantanamo’su” olarak bahsediyor, çünkü üste çok ciddi insan hakları ihlalleri olduğu söyleniyor. Bu üsse İsrail’in Guantanamo’su denmesinin sebebi ikisinin benzer yanları. ABD’nin Guantanamo üssündeki işkence merkezinde El Kaide ve Taliban gibi örgütlerle bağlantısı olduğu düşünülen kişiler tutuluyor. Kampta tutulanların yasal durumları da belirsiz çünkü ne sebeple orada oldukları bilinmiyor. İsrail gazetesi Haaretz İsrail’in Guantanamo’sunda 7 Ekim’den beri 30’dan fazla tutuklunun öldüğünü söylüyor.

Kırılma noktası bir mahkum oldu

İsrail ordusu son haftalarda uluslararası çevreden de tepkilerin artması üstüne gözaltı merkezini kapatırken İsrailli insan hakları örgütleri üste yaşandığı iddia edilen ihlallerle ilgili yüksek mahkemeye başvuru yaptı. Birkaç hafta önce tesise getirilen Filistinli bir mahkum anüsünden kan gelip de hastaneye kaldırılınca üsteki “Force 100” biriminde görev yapan dokuz yedek asker hakkında soruşturma açıldı. Çünkü muayeneyi yapan doktor mahkumun kendi başına bu yaraları alamayacağı sonucuna vardı.

Askeri polis birimi üsteki dokuz askeri mahkumlara tecavüz ettikleri gerekçesiyle gözaltına almak istedi. Ancak yedek askerlerden bazıları teslim olmayı reddetti. Operasyonla ilgili haberler ve videolar medyada yer bulmaya başladığında aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben Gvir, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Netanyahu’nun partisi Likud’daki bazı bakanlar tutuklamaları kınayan açıklamalar yaptı.

Aşırı sağcı bakanlar ayaklanmaya öncülük etti

Ordunun üst düzey komuta kademesinin “teröristlere karşı mücadele eden askerleri” aşağıladığını söyleyen bakanlar destekçilerinden güneydeki üsse giderek kararı protesto etmelerini istedi. Ben Gvir ve Smotrich de üsse gelerek protestoculara destek verdi. Tutuklanan yedek askerlerin artık üste olmadığı birkaç saat sonra anlaşıldı. Böylelikle protestocular üsten ayrıldı, ama dağılmadılar. Bu kez de Tel Aviv’in kuzeyindeki askeri polis merkezine, ordu gözaltı merkezine ve ordu mahkemesine ev sahipliği yapan başka bir askeri üsse geçtiler.

Yedek askerlerin bağlı olduğu birliğin bazı üyeleri de yüz maskeleri takarak silahları ellerinde protestoculara katıldı. Ordu yetkililerine göre Ben Gvir’in kontrolündeki İsrail polisi ayaklanmalara karşı etkili karşılık vermedi. İki üste de protestoculardan tutuklanan olmadı. Oysa bugüne kadar rehinelerin evlerine döndürülmesi ve savaşın sona erdirilmesi için düzenlenen protestolarda onlarca kişi gözaltına alındı.

İsrail’in kuzey sınırındaki Lübnan Hizbullahı’na karşı olası bir saldırıyla ilgili olarak katıldığı toplantıları iptal eden Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi protestocuların kuşattığı karargaha geldi. Halevi üsse vardığında protestocular istifa sloganları atmaya başladı.

Savaş hazırlıkları devam ederken gelen bölünme

Ülkedeki kargaşa hali 12 saat boyunca sürdü. İşgal altındaki Golan Tepeleri’ne düzenlenen saldırıdan sonra Lübnan Hizbullahı’na nasıl karşılık verilmesi gerektiğini değerlendiren yetkililer Halevi örneğinde de olduğu gibi dikkatlerini ülke içindeki krize vermek zorunda kaldı. En önemlisi de İsrail daha büyük bir savaşın içine girecek gibiyken ülke içindeki böyle bir bölünme ordu içindeki birliği zayıflatabilir. Zaten ordudaki bazı yedek askerler gerek komutanlarının Gazze’de yürüttüğü politikalardan duydukları rahatsızlık, gerek operasyonların rehineleri evlerine döndüremeyeceğine daha fazla inanmaları nedeniyle bir daha orduya dönmek istemediklerini söylüyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu protestocuların ilk üssü basmasından iki saat sonra sükunet çağrısı yaptığı tek satırlık bir açıklama yayınladı ve bunun dışında yorum yapmaktan kaçındı. Şimdiye kadar protestocuları sadece Savunma Bakanı Yoav Gallant ve İçişleri Bakanı Moshe Arbel kınadı. Diğer bakanlar ya yedek askerleri destekleyerek ordu mahkemesine saldırdı ya da sessizliğini korudu. Gallant böyle hareketlerin “savaş zamanı düşmanın eline koz verdiğini” söyledi. 

Bu ayaklanmanın gösterdiği bir diğer şey aşırı sağcıların Netanyahu yönetiminde iyice cesaretlenmiş olması. Netanyahu’nun iktidara gelebilmesi için aşırı sağcı partilerin desteğini alması gerekiyordu. Bunun için de Ben Gvir ve Smotrich gibi sicili kabarık aşırı sağcı siyasetçilerle anlaşmaya gitti. Bugün ateşkesin ilan edilememesinde de aşırı sağcı bakanların etkisi çok büyük. Çünkü bu bakanlar Netanyahu’yu olası bir ateşkeste iktidardan çekilmekle tehdit ediyor.

Netanyahu Golan’daki Mecdel Şems’e gitti: Katil, defol!