İsrail ve Filistinli örgütler arasında devam eden savaşta yaşanan insani faciaların boyutu her geçen gün daha da artıyor. Bir yandan İsrail’in parlamentosu Knesset’te Gazze için “tam işgal” sesleri yükseliyor, diğer yandan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarihte örneğine sıkça rastlanacağı üzere ellerinde gelecek planlarıyla hem Tel Aviv’de hem de Batı Şeria’da ikna çalışmalarını sürdürüyor. Tüm bunlar yaşanırken bütün bedeli ödeyip, yükü sırtlanan da sivil halk oluyor.
Hatta bazılarının hayatı, “dost” sandıkları namlulardan çıkan küçük bir kıvılcımla, sonradan birilerinin “yanlışlıkla” diyeceği kadar basitmişçesine sonsuza dek bir sayıya, zaiyata dönüştürüyor. Son örneğini İsrail Savunma Güçleri (IDF) itirafında gördük. İsrail ordusu, askerlerin Hamas’ın elindeki üç İsrailli esiri “yanlışlıkla” öldürdüğünü söylemişti. Soruşturmada çıkan yeni detaylara göre ise bu “yanlışlıkla” yapılan eylem, kurbanların beyaz bayraklar taşımalarına rağmen gerçekleştirildi.
İsrail ordusundan yapılan “Yanlışlıkla 3 İsrailli rehinenin öldürülmesi” olayıyla ilgili açıklamada, askerlerin beyaz bayrak sallayan üstleri çıplak rehinelere ateş açması sonucu ikisinin hemen öldüğü, yaralı halde binaya sığınan üçüncüsünün İbranice çağrısına rağmen yaylım ateşine tutulduğu itiraf edildi.
Ordudan yapılan açıklamada, Hamas militanlarının genelde sivil kıyafet giydiği ifade edilerek askerlerin “yanıltma” hamlesine karşı aksiyon aldıkları belirtildi. askerlerin sivilleri görünce “Terörist!” diye bağırarak ateş etmeye başladığını açıklayan ordu yetkilisi, “(Rehinelerin) Hepsi gömleksizdi ve üzerinde beyaz bir giysi olan bir sopa tutuyorlardı. Asker, tehdit edildiğini hissediyor ve ateş açıyor. Onların terörist olduğunu bildirince İsrail güçleri ateş açıyorlar, ikisi hemen öldürülüyor” dedi.
Ateşkes emrine rağmen yaylım ateşi
Yaralanmasının ardından bir binaya sığınarak İbranice yardım isteyen rehinenin öldürülmesine ilişkin aynı yetkili, “Tabur komutanı hemen ateşkes emri çıkarıyor, ancak yine üçüncü kişiye doğru tekrar yaylım ateşi açılıyor ve o da ölüyor” diye konuştu.
Yetkili, “Bu bizim angajman kurallarımıza aykırıydı” diye de ekledi.
Ordunun ölü halde İsrail’e getirdiği rehineler; Yotam Haim, Samer Talalka ve Alon Shamriz Hamas tarafından 7 Ekim’de İsrail’e düzenlenen saldırıda kaçırılmıştı.
Beyaz bayrak taşıyanı hedef almak 1899 ve 1907 Lahey Sözleşmeleri kapsamında yasaklanmıştı. Beyaz bayrak, taşıyanın silahsız olduğu, teslim olmaya hazır ya da iletişime açık olduğunu belirten uluslararası arenada kabul görmüş bir simge.
Rehine aileleri tepkili: Biden ile görüşmek daha kolay
İsrailli rehinelerin aileleri savaşın başından bu yana sokaklarda önce İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve aşırı sağcı hükümetine, şimdi de savaş kabinesine seslerini yükseltmeye devam ediyor. Hamas’ın 7 Ekim’deki operasyonundan bu yana kaçırılan yakınları için bir an bile sokakları terk etmeyen aileler, zaten rehinelerin sağ salim İsrail’e getirilmesinin Knesset’in önceliği olmaması nedeniyle öfkeliydi. Bugün ise üç rehinenin İsrail ordusu tarafından yanlışlıkla öldürülmesi ardından büyük bir öfkenin yansımaları Tel Aviv sokaklarını doldurdu.
Rehine ailelerden Chen, oğlu Itay için meydanlarda elindeki kum saatiyle bekleyişini sürdürüyor. Hem İsrail hem de ABD vatandaşı olan Chen, “Zamanımız yok, bu yüzden hem burada hem de ABD’de bu kum saatiyle dolaşıyorum” diyor. İki talepte bulunuyor: “İsrail kabinesinin bugün bizimle görüşmesi ve bize masada hangi teklifin olduğunu söylemesi.”
Chen’e göre, kabine rehinelerin aileleriyle görüşmekten kaçınıyor: “ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmek, savaş kabinesiyle görüşmekten daha kolay.”
ABD Başkanı Joe Biden, Hamas tarafından rehin tutulan Amerikalılar’ın aile üyeleriyle 13 Aralıkta bir araya gelmişti.